Translation of "Discutir" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Discutir" in a sentence and their turkish translations:

- Necesito discutir algo contigo.
- Necesito discutir algo con ustedes.

Seninle bir şey görüşmeliyim.

- Hay mucho que discutir hoy.
- Hay mucho por discutir hoy.

Bugün tartışacak çok şey var.

- Tom no quiere discutir contigo.
- Tom no quiere discutir con vosotros.
- Tom no quiere discutir con vosotras.

Tom sizinle tartışmak istemiyor.

¿Quieres discutir de nuevo?

Tekrar tartışmak ister misin?

Tenemos negocios que discutir.

Tartışacak işimiz var.

Tom siempre quiere discutir.

Tom her zaman tartışmak istiyor.

No deseo discutir contigo.

- Seninle tartışmak istemiyorum.
- Seninle kavga etmek istemiyorum.

¿No podemos discutir esto?

Bunu tartışamaz mıyız?

No quiero discutir contigo.

Seninle tartışmak istemiyorum.

Algunas personas odian discutir.

- Bazıları tartışmaktan nefret ederler.
- Bazı insanlar tartışmaktan nefret ederler.

Necesitan discutir el documento.

Onlar dokümanı tartışmalı.

Algunos no querían discutir.

Bazıları tartışmak istemedi.

- Quisiera discutir algo con usted.
- Quisiera discutir una cosa con usted.

Seninle bir şey görüşmek istiyorum.

- Es inútil discutir con él.
- No sirve de nada discutir con él.

Onunla tartışmanın faydası yok.

Son asuntos que necesitamos discutir.

Onlar tartışmamız gereken konular.

Es inútil discutir con ella.

Onunla tartışmanın faydası yok.

No quiero discutir sobre eso.

Bunu tartışmak istemiyorum.

Quiero discutir esto con Tom.

Bunu Tom'la tartışmak istiyorum.

No quiero discutir más esto.

Artık bunu tartışmak istemiyorum.

- No discutas.
- Deja de discutir.

- Tartışmayı kesin.
- Tartışmayı kes.

No tenemos nada que discutir.

Tartışacak bir şeyimiz yok.

Es inútil discutir con él.

Onunla tartışmanın faydası yok.

Dejen de discutir por dinero.

Para hakkında tartışmayı bırak.

Tengo algo que discutir contigo.

Benim sizinle konuşacak bir şeyim var.

Me rehúso a discutir la cuestión.

Sorunu tartışmayı reddediyorum.

No vale la pena discutir esto.

O tartışmaya değmez.

Quisiera discutir una cosa con usted.

- Sizinle bir şey tartışmak istiyordum.
- Sizinle bir şey hakkında konuşmak istiyordum.

Hay un asunto más que discutir.

Tartışacak bir madde daha var.

Tenemos un asunto más que discutir.

Görüşmek için bir maddemiz daha var.

No puedes discutir con un ángel.

Sen bir melekle tartışamazsın.

Empezaron a discutir acerca del dinero.

Onlar para üzerine tartışmaya başladı.

Tomás y María empezaron a discutir.

Tom ve Mary münakaşa etmeye başladılar.

No tiene caso discutir con él.

Onunla tartışmaya çalışmanın faydası yok.

Tom no quería discutir con Mary.

Tom, Mary ile tartışmak istemiyordu.

Tom no quiere discutir con Mary.

Tom, Mary ile tartışmak istemiyor.

- No voy a discutir con vos.
- No voy a discutirlo contigo.
- No pienso discutir contigo.

Seninle tartışmayacağım.

- Yo quiero que ustedes dos paren de discutir.
- Yo quiero que ustedes dos dejen de discutir.

Siz ikinizin tartışmayı bırakmasını istiyorum.

Es inútil discutir con él sobre eso.

Konu hakkında onunla tartışmanın bir faydası yok.

Él sabe cómo discutir con el gerente.

O, müdürle nasıl tartışacağını biliyor.

Hay algo importante que quiero discutir contigo.

Seninle tartışmak istediğim önemli bir şey var.

Vamos a sentarnos y discutir con calma.

Oturup sakince tartışalım.

No lo voy a discutir con él.

Bunu onunla tartışmayacağım.

No lo voy a discutir con ella.

Bunu onunla tartışmayacağım.

Discute sólo por el gusto de discutir.

O sadece tartışmış olmak için tartışır.

Es necesario discutir el problema sin demora.

Gecikmeden sorunu görüşmek gereklidir.

No sirve de nada discutir con ella.

- Onunla tartışmanın faydası yok.
- Onunla tartışmak işe yaramaz.

Tom es la clase de persona a la que le gusta discutir sólo por el placer de discutir.

Tom sadece tartışma olsun diye tartışan kişi türü.

No olvides suscribirte al canal, cuídate para discutir ...

kanala abone olmayı da unutmayın kendinize iyi bakın görüşmek üzere...

¿Hariás una lista con los temas a discutir?

Tartışılacak konuların bir listesini yapar mısın?

Tom tiene algo que discutir con todos nosotros.

Tom'un hepimizle tartışacak bir şeyi var.

Tocaste justamente el tema que yo quería discutir.

Sen tam da tartışmak istediğim konuya değindin.

Lo que necesitamos ahora es actuar, no discutir.

Şu an ihtiyacımız olan şey iş, laf değil.

Es inútil discutir así con un individuo trastornado.

Böyle sorunlu bir birey ile tartışmak anlamsız.

Tom no tenía intención de discutir con Mary.

Tom'un Mary ile tartışmaya niyeti yoktu.

Me gustaría discutir con vos sobre el precio.

Seninle fiyat hakkında konuşmak istiyorum.

No estoy en una posición para discutir eso.

Onu tartışacak durumda değilim.

Mi comentario hizo que el grupo empezara a discutir.

Benim yorumum grupta bir tartışmayı ateşledi.

Tom y Mary estaban muy cansados para discutir entre ellos.

Tom ve Mary birbirleriyle tartışamayacak kadar yorgundular.

No tengo tiempo para discutir contigo, estoy preparando la comida.

Seninle tartışacak zamanım yok; yemek hazırlıyorum.

Tom no tiene a nadie con quien discutir sus problemas.

Tom'un problemini tartışacak kimsesi yok.

No vale la pena discutir por mil liras de nada.

Bin liracık için tartışmaya değmez.

- No tiene sentido discutir sobre qué es verdad y qué no.
- No tiene sentido discutir acerca de qué es cierto y qué es falso.

Neyin doğru ve neyin yanlış olduğu hakkında tartışmanın bir anlamı yok.

No olvides apoyar la suscripción al canal, ten cuidado de discutir.

kanala abone olarak destek olmayı da unutmayın görüşmek üzere kendinize iyi bakın

Al discutir sobre esos hechos se lo toman como un ataque personal.

gerçeği tartışmak kişisel bir saldırıdır.

Discutir sobre este asunto no nos va a llevar a ninguna parte.

Konuyu tartışmak bizi herhangi bir yere götürmez.

Tom pidió a María no discutir a esas horas de la noche.

Tom Mary'den gece geç saatlerde davul çalmamasını rica etti.

[Lucía] No es lo mismo discutir por las cuestiones privadas y las políticas.

Özel sorunları tartışmakla siyasi meseleleri tartışmak aynı şey değil.

Tom trató de no oír a Mary y a John discutir su situación financiera.

Tom, Mary ve John'un finansal durumlarını tartışmalarını dinlememeye çalıştı.

Si está cansado de discutir con extraños en Internet, intente hablar con uno de ellos en la vida real.

İnternette yabancılarla tartışmaktan bıktıysanız, gerçek hayatta onlardan biriyle konuşmayı deneyin.

El ministro de educación nacional convocó a 81 directores provinciales de educación nacional para una reunión urgente para discutir este tema

milli eğitim bakanı da bu konuyu konuşmak üzere 81 il milli eğitim müdürünü acil toplantıya çağırmış

Podemos discutir sobre la mejor manera de lograr estos objetivos, pero no podemos ser complacientes con los objetivos en sí mismos.

Bu hedeflere en iyi şekilde nasıl ulaşılabileceğimiz konusunda tartışabiliriz, ancak hedeflerin kendileri konusunda kayıtsız olamayız.