Translation of "Dieta" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Dieta" in a sentence and their turkish translations:

- ¿Está a dieta?
- ¿Usted está a dieta?
- ¿Estás a dieta?
- ¿Estáis a dieta?

Diyette misiniz?

- Ella está a dieta.
- Está a dieta.

O bir diyette.

Está a dieta.

O bir diyette.

- He hecho una dieta estricta.
- He seguido una dieta estricta.

Ben sıkı bir diyette bulunuyorum.

- ¿Tiene tu dieta demasiada grasa?
- ¿Tiene su dieta mucha grasa?

Diyetin çok fazla yağlı mıdır?

Él está a dieta.

O, diyet yapıyor.

Ella está a dieta.

O diyet yapıyor.

Necesito ponerme a dieta.

Diyete başlamalıyım.

¿Qué dieta es mejor?

Hangi diyet daha iyi?

Mañana empiezo la dieta.

Yarın diyete başlıyorum.

Tom está a dieta.

Tom diyet yapıyor.

Empecé una nueva dieta.

Yeni bir diyete başladım.

Y por último: la dieta

Ve son olarak: diyet.

Lo interesante de esta dieta

Bu diyet hakkında ilginç olan şey ise,

Tom tiene que hacer dieta.

Tom diyet yapmak zorunda.

Tengo que hacer una dieta.

Diyete girmek zorundayım.

Nuestra dieta es muy variada.

Bizim diyet çok çeşitlidir.

¿Tengo que cambiar mi dieta?

Diyetimi değiştirmeli miyim?

Mi madre está a dieta.

Annem diyette.

Ya no estoy a dieta.

Artık diyette değilim.

Representa un cuarto de su dieta.

Beslenmesinin dörtte birini oluştururlar.

- Estoy a régimen.
- Estoy a dieta.

Ben diyetteyim.

Trato de tener una dieta balanceada.

Dengeli bir diyet yemeye çalışıyorum.

Tom sigue una dieta vegana estricta.

Tom sıkı bir vegan diyeti izler.

Esta dieta está repleta de vitaminas.

Bu diyet vitamin dolu.

- Él estuvo haciendo dieta por dos meses.
- Él ha estado a dieta durante dos meses.

İki aydır diyette.

- A la dieta de Tom le faltan proteínas.
- La dieta de Tom es escasa en proteínas.

Tom'un diyeti proteinden yoksun.

¿Por qué no te pones a dieta?

Neden bir diyet yapmıyorsun?

Está ausente el calcio en su dieta.

Onun diyetinde kalsiyum yoktur.

Si quiere estar delgada, siga esta dieta.

Zayıflamak istiyorsan, bu diyeti izle.

Ella le aconsejó seguir una dieta estricta.

O ona sıkı bir diyet yapmasını tavsiye etti.

Puede que quieras intentar ponerte a dieta.

Bir diyet yapmayı denemek isteyebilirsin.

La dieta es una forma de ganar estrógenos,

Bu bakımdan diyet, östrojen almak için iyi bir yol

Yo he llevado una dieta por dos semanas.

İki haftadır diyetteyim.

La dieta de Tom hizo que perdiera peso.

Tom'un diyeti kilo kaybıyla sonuçlandı.

Tom me dijo que María estaba a dieta.

Tom bana Mary'nin diyette olduğunu söyledi.

La dieta de Tom es deficiente en proteínas.

Tom'un diyeti proteinden yoksun.

Pero no los de esta dieta, que son seguros.

ama bu diyette bulunanlar güvenli.

Con una buena combinación, se logra una dieta saludable.

Bilirsin ki iyi bir karışımla çok sağlıklı bir diyetin olabilir.

Y añaden minerales vitales a su limitada dieta vegetariana.

Kısıtlı vejetaryen diyetlerine hayati mineraller ekliyorlar.

Ella intentó ponerse a dieta y bajar cinco kilos.

O bir diyet yapmaya çalıştı ve beş kilo kaybetti.

Dame un shawarma y una coca cola de dieta.

Bana bir şavurma ve bir diyet kola ver.

He estado a dieta durante más de un año.

Bir yıldan daha fazla bir süredir diyetteyim.

No me gusta la carne. Prefiero una dieta vegetariana.

Et sevmem. Bir vejetaryen diyet tercih ederim.

Una dieta natural es conveniente para la digestión humana.

Doğal bir diyet, insan sindirimi için uygundur.

La dieta es la siguiente: 3 tazas de hojas verdes

Diyet şu: Üç kap yeşil yaprak,

La dieta básica de los japoneses es arroz y pescado.

Japonların temel beslenmesi pirinç ve balıktan oluşur.

Entre nos, la bruja gorda y fea está a dieta.

Aramızda kalsın, şişman çirkin cadı diyet yapıyor.

Creo que es hora de que considere hacer una dieta.

Sanırım bir diyet yapmayı düşünmemin zamanıdır.

Tom comía lo que muchas personas llaman una dieta saludable.

Tom birçok insanın sağlıklı bir diyet dediğini yedi.

Entre tú y yo, el gordo feo está a dieta.

Senin ve benim aramda, şişman çirkin adam diyette.

Yo creo más en la dieta que en los medicamentos.

Diyete ilaçlardan daha çok inanıyorum.

Pero tienen una forma macabra de complementar su dieta. Son carnívoras.

Fakat beslenmelerini korkunç bir yöntemle takviye ederler. Etçildirler.

Creo que tendré que volver a hacer dieta después de navidad.

Sanırım ben Noel'den sonra diyete geri dönmek zorundayım.

Las frutas y las verduras son imprescindibles para una dieta equilibrada.

Meyve ve sebzeler dengeli bir diyet için gereklidir.

Una dieta sana y equilibrada es muy importante para todos nosotros.

Sağlıklı ve dengeli bir diyet hepimiz için çok önemlidir.

La dieta en especial influye al microbioma, que es el canal GI

Diyet özellikle sindirim yolundaki mikrobiyomu etkiliyor

La mujer prometió ponerse a dieta, dejar de fumar y hacer ejercicio.

Kadın diyet yapacağına, sigarayı bırakacağına ve fiziksel egzersiz yapacağına söz verdi.

No hay evidencia de que esta enfermedad sea causada por la dieta.

Bu hastalığın diyetten kaynaklandığına dair hiçbir kanıt yoktur.

Tom está en una dieta baja en grasas y alta en proteínas.

Tom düşük-yağlı, yüksek-proteinli diyet yapıyor.

- Hay pocas chances de mantenerte esbelto, a menos que te apegues a una dieta.
- Hay pocas posibilidades de mantenerte delgada a menos que continúes con la dieta.

Bir diyete sıkı sıkıya sarılmadıkça, çok az zayıf kalma şansı vardır.

El médico le dijo a Tom que necesita comer una dieta más balanceada.

Doktor Tom'a daha dengeli bir diyet yemesi gerektiğini söyledi.

Puede que haya miles de otras historias en las que la dieta no funcionó,

Tek başına diyetin işe yaramadığı binlerce başka hikâye olabilir

- Yo opino que mejor te pongas a dieta.
- ¿Hiciste tu tarea por tú solo?

- Sanırım diyet yapsan iyi olur.
- Bence bir diyet yapsan iyi olur.

La torta de chocolate la tentó a pesar de que ella estaba a dieta.

O diyette olsa da çikolatalı kek onu cezbetti.

A pesar de mi dieta, no pude evitar tomar una rebanada de pastel de chocolate.

Diyetime rağmen, bir dilim çikolatalı kek almaktan kendimi alamadım.

La malnutrición se produce cuando la dieta de una persona contiene muy pocos o demasiados nutrientes.

Kötü beslenme bir kişinin diyetinde çok az ya da çok besin içerdiği zaman oluşur.

Tom no ha perdido nada de peso a pesar de que diga que ha estado a dieta.

Diet yaptığını söylese de Tom hiç kilo vermedi.

- Estás trabajando demasiado duro. Relájate un rato.
- Estás trabajando demasiado. Relájate un tiempo.
- Estás trabajando muy duro. Tómelo con calma por un tiempo.
- Creo que será mejor que te pongas a dieta.

Çok çalışıyorsun. Bir süre ağırdan al.

La resistencia es la capacidad de llevar a cabo una actividad física o mental durante un período de tiempo prolongado sin cansarse. Se puede aumentar la resistencia con el entrenamiento, el mantenimiento de un estilo de vida saludable y el consumo de una dieta sana y equilibrada.

Yaşama gücü yorulmadan zamanın geniş bir süreci için bir fiziksel veya zihinsel aktivite taşıma kapasitesidir. Sen sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürerek sağlıklı ve dengeli bir diyet tüketerek, eğitim tarafından yaşama gücünü artırabilirsin.