Translation of "Conversar" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Conversar" in a sentence and their turkish translations:

Si quieres conversar, conversar.

Konuşmak istiyorsan, konuşalım.

¿Podemos conversar?

Sen ve ben konuşabilir miyiz?

Nos gusta conversar.

Konuşmak istiyoruz.

Pueden conversar aquí.

Burada konuşabilirsin.

¿Te gusta conversar?

Siz konuşmayı sever misiniz?

Tal vez podamos conversar.

Belki konuşabiliriz.

- ¿Podemos hablar?
- ¿Podemos conversar?

Konuşabilir miyiz?

¡Trabaja en vez de conversar!

- Sohbet yerine çalışın!
- Konuşmak yerine çalışın!

¿De verdad quieres conversar conmigo?

Gerçekten benimle konuşmak istiyor musun?

Fue agradable conversar con ella.

Onunla sohbet etmek güzeldi.

Disfruté conversar con mi novia.

Kız arkadaşımla konuşmaktan zevk aldım.

- Me gusta hablar.
- Me gusta conversar.

Konuşmayı severim.

- Nos gusta hablar.
- Nos gusta conversar.

Biz konuşmaktan hoşlanıyoruz.

Ni siquiera quiero conversar con Tom.

Tom'la konuşmak bile istemiyorum.

- Nos gusta charlar.
- Nos gusta conversar.

Biz konuşmaktan hoşlanıyoruz.

Tom encontró divertido conversar con Mary.

Tom konuşmak için Mary'yi eğlenceli buldu.

- ¿Quieres conversar en mi oficina?
- ¿Quieren conversar en mi oficina?
- ¿Quieres hablar en mi oficina?

Ofisimde konuşmak ister misin?

Quisiera tener tiempo para quedarme y conversar contigo.

Keşke seninle kalmak ve konuşmak için zamanım olsa.

Las mujeres suelen conversar para mantener relaciones personales.

Kadınlar kişisel ilişkileri sürdürmek için konuşmayı kullanırlar.

Es grosero conversar en medio de un concierto.

Bir konser sırasında konuşmak terbiyesizliktir.

Si tenés ganas de conversar, sabés donde encontrarme.

Eğer konuşmak istersen beni nerede bulabileceğini biliyorsun.

Los ancianos necesitan a alguien con quien conversar.

Yaşlı insanların konuşacak birine ihtiyaçları vardır.

Alguien que pueda apoyarlos como amigos, con quien conversar,

arkadaş gibi yanında olacak, konuşacak birini bulmak

Ahora estoy ocupado pero podremos conversar durante el almuerzo.

Şu anda meşgulüm ancak öğle yemeği sırasında konuşabiliriz.

Hay algo muy importante de lo que tenemos que conversar.

Görüşmek zorunda olduğumuz çok önemli bir şeyimiz var.

- Tengo ciertos asuntos que conversar.
- Tengo cosas serias que hablar.

Görüşecek biraz işim var.

- Quisiera conversar contigo.
- Me gustaría hablar dos palabras con usted.

Seninle konuşmak istiyorum.

Tom tenía algo de lo que necesitaba conversar con Mary.

Tom'un Mary ile konuşması gereken bir şey vardı.

No tengo amigos con los que pueda conversar de cosas así.

Böyle şeylerden konuşabileceğim arkadaşlarım yok.

Lo que Tom verdaderamente quería era un buen amigo con quien conversar.

Tom'un gerçekten istediği konuşabileceği iyi bir arkadaştı.

Los pasajeros no deberán conversar con el conductor mientras el bus está en movimiento.

Otobüs hareket halindeyken yolcular şoförle konuşmamalıdır.

A Bill y a John les gusta juntarse a conversar una vez al mes.

Bill ve John konuşmak için ayda bir kez bir araya gelmekten hoşlanıyorlar.

- Ojalá tuviera más tiempo para conversar contigo.
- Ojalá tuviera más tiempo para hablar con usted.

Keşke seninle konuşmak için daha fazla zamanım olsa.

- Tom no tiene tiempo para hablar ahora.
- Tom no tiene tiempo para conversar contigo ahora.

Tom'un şimdi seninle konuşmak için zamanı yok.

Quiero conversar con él, quiero abrazarlo y amarlo; y si estas cosas no se realizaran, dejadme morir.

Onunla sohbet etmek istiyorum, sarılmak ve onu sevmek istiyorum bunlar da gerçekleşmeyecekse bırakın da öleyim.

- Es difícil mantener una conversación con alguien que sólo dice "sí" y "no".
- Es difícil conversar con alguien que sólo dice "sí" y "no".

Sadece "evet" ve "hayır" diyen biriyle bir konuşmayı sürdürmek zor.