Translation of "Cenar" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "Cenar" in a sentence and their turkish translations:

- ¡Es hora de cenar!
- Es hora de cenar.

Akşam yemeği zamanı.

- ¿Puedo invitarle a cenar?
- ¿Puedo invitaros a cenar?

Ben sizi akşam yemeğine davet edebilir miyim?

- ¿Puedo invitarte a cenar?
- ¿Puedo invitaros a cenar?

Ben sizi akşam yemeğine davet edebilir miyim?

- ¿Qué hay para cenar?
- ¿Qué hay de cenar?

- Akşam yemeğinde ne var?
- Yemekte ne var?

No quiero cenar.

Ben akşam yemeği istemiyorum.

Acabo de cenar.

Akşam yemeğini daha yeni yedim.

Acabamos de cenar.

Biz sadece akşam yemeği yedik.

Voy a cenar.

Akşam yemeği yiyeceğim.

Quédate a cenar.

Akşam yemeği için kalın.

- Es aquí donde suelen cenar.
- Aquí es donde suelen cenar.

İşte onların genellikle akşam yemeği yedikleri yer.

Nos invitó a cenar.

O bizi akşam yemeğine davet etti.

Me gustaría cenar contigo.

Ben, akşam yemeğini sizinle birlikte yemek istiyorum.

¿Estáis listos para cenar?

Akşam yemeği için hazır mısınız?

¿Salimos a cenar hoy?

Akşam yemeğini bugün dışarıda yiyelim mi?

¿Puedo invitaros a cenar?

Ben sizi akşam yemeğine davet edebilir miyim?

Los invité a cenar.

Onları akşam yemeğine davet ettim.

Es hora de cenar.

- Akşam yemeği zamanı.
- Akşam yemeği vakti.

Estamos invitados a cenar.

Biz akşam yemeğine davet edildik.

¿Qué hacemos para cenar?

Akşam yemeği için ne istiyorsunuz?

Me invitaron a cenar.

Onlar beni akşam yemeğine davet etti.

¿Te gustaría cenar conmigo?

Benimle akşam yemeği yemek ister misin?

¿Tienes planes para cenar?

Akşam yemeği için planların var mı?

¿Qué vamos a cenar?

Akşam yemeğinde ne yiyeceğiz?

Quiero cenar con vosotros.

Ben, akşam yemeğini sizinle birlikte yemek istiyorum.

Ya terminé de cenar.

Akşam yemeğini zaten bitirdim.

¿Con quién piensas cenar?

- Kimle akşam yemeği yemeyi planlıyorsun?
- Akşam yemeğini kimle yemeği planlıyorsun?

¿Qué hay para cenar?

Akşam yemeğinde ne var?

- ¿Lo invitaste a Tom a cenar?
- ¿Invitaste a cenar a Tom?

Tom'u akşam yemeğine davet ettin mi?

- ¿Podés venir a cenar esta noche?
- ¿Puedes venir a cenar esta noche?

Bu gece akşam yemeği için gelebilir misin?

- Quiero cenar en un restaurante.
- Quiero ir a cenar a un restaurante.

Bir restoranda akşam yemeği yemek istiyorum.

Pronto será hora de cenar.

Yakında akşam yemeği vakti olacak.

Tony estudia después de cenar.

Tony akşam yemeğinden sonra çalışır.

¿Qué tal pescado para cenar?

Akşam yemeği için balık yemeğe ne dersin?

Casi es hora de cenar.

Yaklaşık akşam yemeği zamanı.

¿Vais a cenar en casa?

Evde akşam yemeği yiyecek misiniz?

¿Tony estudia después de cenar?

Tony akşam yemeğinden sonra çalışır mı?

Ella me invitó a cenar.

- O, beni akşam yemeğine davet etti.
- Onun tarafından akşam yemeğine davet edildim.

Tom, ¿qué quieres de cenar?

Tom, akşam yemeği için ne istiyorsun?

Decliné su invitación a cenar.

Akşam yemeğine davetini reddettim.

Gracias por invitarnos a cenar.

Bizi akşam yemeğine davet ettiğiniz için teşekkürler.

Tom quería cenar en cama.

Tom akşam yemeğini yatakta yemek istedi.

Invité a Jane a cenar.

Jane'i akşam yemeğine davet ettim.

Tomo café después de cenar.

Akşam yemeğinden sonra kahve içerim.

¡Sácame a cenar, por favor!

Lütfen akşam yemeği için beni dışarı götür!

Apenas tuvimos tiempo para cenar.

Akşam yemeği yemek için neredeyse zamanımız yoktu.

Él me invitó a cenar.

O beni akşam yemeğine davet etti.

Hoy voy a cenar contigo.

Bugün seninle akşam yemeği yiyeceğim.

Estudio inglés después de cenar.

Akşam yemeğinden sonra İngilizce çalışırım.

Me gustaría cenar con usted.

Ben, akşam yemeğini sizinle birlikte yemek istiyorum.

Se convida siempre a cenar.

O her zaman akşam yemeği için bir yere davetsiz gider.

¿Qué hay para cenar hoy?

- Bu akşam yemekte ne var?
- Bu gece akşam yemeği için ne yiyoruz?
- Bu gece akşam yemeği için ne var?

¿Cuándo vamos a cenar, mamá?

Akşam yemeğini ne zaman yiyeceğiz, Anne?

¿Te gustaría ir a cenar?

Akşam yemeğine gitmek ister misin?

¿Has pensado en cenar conmigo?

Akşam yemeğini benimle yemeyi düşündün mü?

¿Con quién vas a cenar?

Kimle akşam yemeği yiyeceksin?

Tom estudia después de cenar.

Tom akşam yemeğinden sonra ders çalışır.

¿Va a cenar mi padre?

Babam akşam yemeği yemeyecek mi?

Quiero cenar en un restaurante.

Bir restoranda akşam yemeği yemek istiyorum.

¿Vas a cenar en casa?

Evde akşam yemeği yiyecek misiniz?

- ¿Invitaste a Tom a cenar sin decírmelo?
- ¿Invitaron a Tom a cenar sin decírmelo?

Bana söylemeden Tom'u yemeğe mi davet ettin?

- He invitado a cenar a mis vecinos.
- He invitado a mis vecinos a cenar.

Komşularımı akşam yemeğine davet ettim.

- ¡Es hora de cenar!
- Es hora de cenar.
- Es la hora de la cena.

- Akşam yemeği zamanı.
- Akşam yemeği vakti.

- Puedes ver la televisión después de cenar.
- Podéis ver la televisión después de cenar.

- Yemekten sonra televizyon izleyebilirsiniz.
- Yemekten sonra televizyon izleyebilirsin.
- Akşam yemeğinden sonra televizyon izleyebilirsin.

¿Qué dices de cenar juntos afuera?

Birlikte dışarıda akşam yemeği yemeye ne diyorsun?

Acaba los deberes antes de cenar.

Akşam yemeğinden önce ev ödevini bitirdiğini gör.

Él sacó a Jane a cenar.

O, Jane'i akşam yemeğine çıkardı.

Tom invitó a Mary a cenar.

Tom Mary'ye akşam yemeği ısmarladı.

Tom llevó a Mary a cenar.

Tom Mary'yi akşam yemeğine götürdü.

Invité a mis amigos a cenar.

Arkadaşlarımı akşam yemeğine davet ettim.

Gracias por haberme invitado a cenar.

Beni akşam yemeğine davet ettiğiniz için teşekkür ederim.

No puedes salir después de cenar.

Akşam yemeğinden sonra dışarı çıkmamalısın.

Comimos fruta fresca después de cenar.

Biz akşam yemeğinden sonra taze meyve yedik.

Hice los deberes después de cenar.

Akşam yemeğinden sonra ev ödevimi yaptım.

¿Adónde vamos a cenar esta noche?

Bu akşam nerede yiyeceğiz?

Invita a tu amiga a cenar.

Akşam yemeği için arkadaşını davet et.

Lo siento, no puedo cenar contigo.

Üzgünüm ama sizinle akşam yemeği yiyemem.

No me puedo quedar a cenar.

Akşam yemeği için kalamam.

Mi jefe me invitó a cenar.

Patronum beni akşam yemeğine davet etti.

Ve la televisión después de cenar.

Akşam yemeğinden sonra televizyon izler.

¿Te gustaría cenar conmigo esta noche?

Bu akşam benimle akşam yemeği yemek ister misin?

Mis amigos me invitaron a cenar.

Arkadaşlarım beni akşam yemeğine davet ettiler.

«¿Cuánto queda para cenar?» «Cinco minutos.»

"Akşam yemeğine ne kadar var?" "Beş dakika."

Espera a que acabe de cenar.

Yemeğin bitmesini bekle.

Tom te ha invitado a cenar.

Tom seni yemeğe davet etti.