Translation of "Averiguar" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Averiguar" in a sentence and their turkish translations:

Pude averiguar su dirección.

Onun adresini bulabildim.

- Quiero averiguar qué ocasionó el problema.
- Quiero averiguar qué provocó el problema.

Neyin soruna neden olduğunu öğrenmek istiyorum.

No pudimos averiguar su paradero.

- Onun nerede olduğunu bulamadık.
- Onun bulunduğu yeri bulamadık.

¿Podrías averiguar cómo llegar ahí?

Oraya nasıl gideceğini öğrenir misin?

Quisiera averiguar más sobre Tom.

Tom hakkında daha fazla bilmek istiyorum.

Quiero averiguar quién hizo esto.

Bunu kimin yaptığını bilmek istiyorum.

Tengo que averiguar la verdad

Gerçeği bulmalıyım.

Acabo de averiguar quién eres.

Az önce senin kim olduğunu çıkardım.

Y debemos averiguar cómo usar eso

ve bizim onun nasıl kullanıldığını

Debo averiguar exactamente qué salió mal.

Neyin yanlış gittiğini tam olarak öğrenmeliyim.

Quisiera averiguar más acerca de Boston.

Boston hakkında daha fazla bilmek istiyorum.

Quisiera averiguar cómo se rompió esto.

Bunun nasıl kırıldığını öğrenmek istiyorum.

Tom pretende averiguar qué está pasando.

Tom ne olduğunu öğrenmeyi planlıyor.

Necesitamos averiguar quién condujo ese coche.

O arabayı kimin sürdüğünü bulmak zorundayız.

Eso es lo que necesito averiguar.

Öğrenmem gereken şey bu.

Eso es lo que quiero averiguar.

Ben de bunu öğrenmek istiyorum.

Y muchas ideas sobre cómo averiguar más.

Ve daha fazlasını keşfetmek için bir sürü fikrimiz.

Él trató de averiguar contra qué iba.

O, onun neye karşı olduğunu bulmaya çalıştı.

No he podido averiguar nada al respecto.

Ben onun hakkında bir şey bulamadım.

Acabo de averiguar que ella estaba embarazada.

Onun hamile olduğunu az önce öğrendim.

No puedo averiguar cómo subir una imagen.

Bir resmin nasıl yükleneceğini bilmiyorum.

Ojalá pudiera averiguar como grabar un DVD.

Keşke DVD'ye nasıl kayıt yapılacağını bilebilsem.

Desearía poder averiguar cómo controlar mi apetito.

- Keşke iştahımı nasıl kontrol edebileceğimi anlayabilsem.
- Keşke iştahımı nasıl kontrol edeceğimi anlayabilsem.

Necesito averiguar lo que hace falta hacer.

Ne yapılması gerektiğini öğrenmem gerekiyor.

Y tenemos que averiguar cómo construir nuestras coaliciones

ve biz bu güçler üzerine koalisyonumuzu nasıl kuracağımızı

Debemos averiguar la causa, y deshacernos de ella.

Nedenini bulup ondan kurtulmalıyız.

Creo que deberías averiguar cuándo Tom cuenta irse.

Bence Tom'un ne zaman gitmeyi planladığını bulmalısın.

Creo que deberías averiguar adónde se fue Tom.

Bence Tom'un nereye gittiğini bulmalısın.

Quiero averiguar el origen de este irresponsable rumor.

Bu sorumsuz söylentinin kaynağını öğrenmek istiyorum.

Tom no pudo averiguar la dirección de Mary.

Tom, Mary'nin adresini bulamadı.

Tom decidió fisgonear y ver que podía averiguar.

Tom etrafı merakla gezmeye ve ne olduğunu görmeye karar verdi.

Tom salió para averiguar qué era todo ese jaleo.

Tom bütün kargaşanın ne olduğunu anlamak için dışarı çıktı.

He tratado de averiguar qué le pasó a Tom.

Tom'a ne olduğunu bulmaya çalışıyorum.

Me gustaría averiguar cómo desactivar comentarios en mi blog.

Keşke blogumdaki yorumları nasıl devre dışı bırakacağımı çözebilsem.

Tom trató de averiguar la respuesta por sí solo.

Tom cevabı tek başına bulmaya çalıştı.

Que intentaba averiguar qué iba a hacer con mi vida.

Ne olacağımı belirlemeye çalışıyordum.

Él estaba extasiado de averiguar que su hijo había triunfado.

O, oğlunun başarılı olduğunu öğrendiği için çok mutlu oldu.

Creo que deberías averiguar lo que le pasó a Tom.

Bence Tom'a ne olduğunu bulmalısın.

Traté de averiguar cuántas personas viven realmente en esta ciudad.

Bu kasabada gerçekten kaç kişinin yaşadığını öğrenmeye çalıştım.

No puedo averiguar cómo eliminar lo que acabo de postear.

Postaladığım şeyi nasıl iptal edeceğimi anlayamıyorum.

No puedo averiguar cómo transferir archivos MP3 a mi iPod.

MP3 dosyaları iPOD'uma nasıl aktaracağımı anlayamıyorum.

Quiero averiguar qué se va a poner María para el baile.

Mary'nin dans için ne giyeceğini öğrenmek istiyorum.

Quiero averiguar si Tom va a salir a comer con nosotros.

Tom'un bizimle dışarı çıkıp çıkmayacağını ve yemek yeyip yemeyeceğini öğrenmek istiyorum.

Ella lo siguió hasta su casa para averiguar en dónde vivía.

Onun nerede yaşadığını öğrenmek için onu eve kadar izledi.

Me dirijo a usted para averiguar si tiene algún puesto disponible.

Herhangi bir mevcut pozisyonunuz olup olmadığını sormak için yazıyorum.

Hay solo una forma de averiguar cómo hacer eso. Preguntarle a Tom.

Bunun nasıl yapılacağını öğrenmek için yalnız bir çare var. Bunu Tom'a sor.

No llego a averiguar cómo se registra un nuevo nombre de dominio.

Yeni bir alan adına nasıl kaydolacağımı anlayamıyorum.

Visite nuestra página de Patreon para averiguar cómo puede apoyar el canal, obtener

Kanalı nasıl destekleyebileceğinizi öğrenmek, reklamsız erken erişim elde etmek ve gelecekteki konuları seçmenize yardımcı olmak için

- Ojalá pudiera deducir cómo funciona.
- Ojalá pudiera averiguar cómo hacer que esto funcione.

Keşke bu işi nasıl yapacağımı anlayabilsem.

Ojalá fuera capaz de averiguar cómo convencer a Tom de que se quedara.

Keşke Tom'u kalması için nasıl ikna edebileceğimi çözebilsem.

Visite nuestra página de Patreon para averiguar cómo puede apoyar el canal, obtener acceso

erişim elde etmek ve gelecekteki konuları seçmenize yardımcı olmak için

- Viniste aquí porque querías saber la verdad.
- Viniste aquí porque querías averiguar la verdad.

Gerçeği öğrenmek istediğin için buraya geldin.

No puedo averiguar cómo exportar mis direcciones de correo electrónico a un archivo de texto.

E-posta adreslerimi bir metin dosyasına nasıl aktaracağımı bulamıyorum.