Examples of using "Armario" in a sentence and their turkish translations:
Ben dolaba baktım.
Tom dolabı açtı.
Dolaba saklan.
Yeni bir elbise dolabına ihtiyacım var.
Onlar dolapta saklanıyor.
Laura dışarı çıkmaya karar verdi.
O dolapta ne var?
Onu dolaba koy.
Bu şifoniyer çok yer kaplar.
Masa örtüsü dolapta.
Dolabı bu anahtarla aç.
Süpürgeyi dolaba koy.
Takım elbisenizi dolaba asın.
Elbise dolabından mavi bir elbise seçti.
Dolabın üstüne bir resim yapıştırıyorum.
Üçüncü gardırobu açmanın zamanı geldi.
Dolabı bu anahtarla aç.
Andy gömleğini dolaba astı.
Giyecek bir şey için dolabıma baktım.
Tom yatak odası dolabını temizledi.
Hırsız çocuğu dolaba kapattı.
Tom kız kardeşini dolaba kilitledi.
Bu kapları çekmeceye koyun lütfen.
Tom salon dolabından süpürgeyi çıkardı.
Tom'un yatak odasında büyük bir dolabı var.
- Mary'nin bir gömme gardırobu var.
- Mary'nin bir giyinme odası var.
Ne bir gardırobumuz, ne de kitap rafımız var.
Dolapta, vardır...Dolapta ne olduğunu söylemiyorum; o benim büyük sırrımdan arta kalandır.
Tom dolabın kapısını çarparak kapattı.
Tom zaten dolaptaki topunu aradı mı?
Ceketimi salondaki dolaba astım.
Mary giyecek uygun bir şey bulmaya çalışarak dolabına baktı.
Kullanabilmen için bu dolabı boşaltacağım.
Soldaki dolabı aç. Şişeler orada.
Dolap kapağını sola doğru açın , şişeler oradadır.
Lütfen faraşı süpürge dolabına koy.
Tom'un yarışmalarda kazandığı kupalarla dolu bir dolabı var.
Çocuk hırsızları Tom'un ağzını tıkadılar ve onu bir dolaba kilitlediler.
Tom gömleklerinden birini dolaptan çıkardı ve onu giydi.
Taburenin üstünde durursan, dolabın tepesine yetişebilirsin.
Ben dolabı temizlerken bazı eski aile fotoğraflarına rastladım.
Küçük siyah bir elbise olmadan bir kadının dolabı tam değildir.
Tom dolapta saklanıyor.
Giyecek bir şey için dolabıma baktım fakat ortam için uygun bir şey bulamadım.