Translation of "Arma" in Turkish

0.019 sec.

Examples of using "Arma" in a sentence and their turkish translations:

- Baja tu arma.
- Baja el arma.

Silahını indir.

- Deshazte del arma.
- Deshágase del arma.

Silahtan kurtul.

Depuso el arma.

O silahı yere bıraktı.

Dame el arma.

Bana silahı ver.

Es un arma.

Bu bir silahtır.

¡Suelta tu arma!

Silahını bırak.

¿Llevaba algún arma?

Yanında hiç silah var mıydı?

Necesito un arma.

Bir silaha ihtiyacım var.

Deme su arma.

Bana silahını ver.

Elige tu arma.

Silahını seç.

Es un arma biológica

biyolojik bir silahtır

Ella disparó un arma.

O bir silah sıktı.

¿Quién tiene el arma?

Kimin silahı var?

Encontramos el arma homicida.

Cinayet silahını bulduk.

¿Tenía Tom un arma?

Tom'un bir silahı var mıydı?

¿Has comprado un arma?

Bir silah satın aldın mı?

¿Dónde está tu arma?

Silahın nerede?

Tom cargó el arma.

Tom silahını doldurdu.

No encontramos el arma.

Silah bulmadık.

No es un arma.

Bu bir silah değil.

Tom tenía un arma.

Tom'un bir silahı vardı.

¿Quién disparó el arma?

Silahı kim ateşledi?

¿Tu arma está cargada?

Silahın yüklü mü?

Tom recargó su arma.

Tom silahını yeniden doldurdu.

¡Policía! ¡Tira el arma!

Polis! Silahını bırak!

El arma se disparó.

Silah bozuldu.

- El arma homicida no fue hallada.
- No se encontró el arma homicida.

Cinayet silahı bulunamadı.

Y como un arma sísmica

ve deprem silahı gibi

El arma se disparó accidentalmente.

Silah kazara ateş aldı.

¿Por qué trajiste un arma?

Neden bir silah getirdin?

El arma no está cargada.

Silah yüklü değil.

La solidaridad es un arma.

Dayanışma bir silahtır.

Tom estaba buscando un arma.

Tom bir silah arıyordu.

Un arma podría resultar útil.

Bir silah işe yarayabilir.

Bajó el arma y se marchó.

Silahı indirdi ve yürüyüp gitti.

—Entregue su arma —dijo el policía.

Polis "Silahınızı teslim edin" diye söyledi.

Tom apuntó un arma hacia Mary.

Tom Mary'ye bir silah çekti.

Su buena memoria es su arma.

İyi bir bellek onun silahıdır.

Tom apuntó su arma hacia María.

Tom silahını Mary'ye doğrulttu.

No me apuntes con tu arma.

Silahını bana doğrultma.

¿Por qué Tom tiene un arma?

Tom'un neden bir silahı var?

¿A quién le pertenece el arma?

Tabanca kime ait?

Él les apuntaba con una arma.

O, onlara bir silah doğrultuyordu.

Tom fingió que tenía un arma.

Tom bir silahı varmış gibi yaptı.

Usaba su brazo como un arma extraña.

Kolunu tuhaf bir silah gibi kullanıyor.

Él puso el arma en el suelo.

O silahı yere bıraktı.

Ella puso el arma en el suelo.

O silahı yere bıraktı.

Él sabe cómo se usa esta arma.

- Bu silahın nasıl kullanılacağını bilir.
- Bu silahın nasıl kullanılacağını biliyor.
- Bu silahı nasıl kullanacağını biliyor.

¿Quién dijo que yo tenía un arma?

Bir silahım olduğunu kim söyledi?

Ya nadie usa ese tipo de arma.

Artık hiç kimse o tür silah kullanmıyor.

Quizá deberías aprender a usar un arma.

Belki bir silahı nasıl kullanacağını öğrenmelisin.

¡El arma no es un juguete, chico!

Bu silah bir oyuncak değildir, çocuk!

No apuntes a nadie con tu arma.

Silahını kimseye doğrultma.

La bomba atómica es un arma terrible.

Atom bombası korkunç bir silahtır.

Él usó su paraguas como un arma.

- O, şemsiyesini bir silah olarak kullandı.
- Şemsiyesini silah olarak kullandı.

Estos hilos de seda son el arma secreta

Bu ipeksi iplikler gizli bir silahtır.

El hombre llevaba un arma en la cintura.

Adam beline bir silah taktı.

Las lágrimas son el arma de los niños.

Gözyaşları çocukların silahlarıdır.

El soldado apuntó con su arma al hombre.

Asker silahını adama doğrulttu.

Tom puso su arma abajo de la almohada.

Tom silahını yastığının altına koydu.

Confisqué un arma a un estudiante esta mañana.

Bu sabah bir öğrenciden bir silah ele geçirdim

El arma de la mujer es su lengua.

Kadının silahı dilidir.

Tom murió con un arma en la mano.

Tom elinde bir silah ile öldü.

Tom entró al cuarto con su arma desenfundada.

Silahını çizilmiş Tom odaya girdi.

Tom no sabía que el arma estaba cargada.

Tom silahın dolu olduğunu bilmiyordu.

- Tom soltó la pistola.
- Tom bajó el arma.

Tom silahı indirdi.

Un arma reptante cargada con un gatillo muy sensible.

Tereddütsüz saldıran, sürüngen bir makine.

Pero, ¿qué es un arma en la era digital?

Ama bilgi çağında silah ne olabilir?

Según el Departamento de Estado, potencialmente, sería un arma.

Dışişleri Bakanlığına göre bu, potansiyel olarak bir silah.

Si tienen ese gran aguijón, es como un arma.

Büyük pençeleri varsa, silahları odur.

No juegues con esa arma, no es un juguete.

O silahla oynama, o bir oyuncak değil.

La mejor arma contra el enemigo es otro enemigo.

Düşmana karşı en iyi silah başka düşmandır.

Tom no ha limpiado su arma en mucho tiempo.

Tom uzun zamandır silahını temizlemiyor.

CA: Parece que tienes esta otra arma secreta en Netflix,

CA: Netflix'te diğer gizli silaha sahip gibisin,

De repente el hombre comenzó a disparar con su arma.

Adam aniden silahını ateşlemeye başladı.

El hombre le disparó a tres pájaros con un arma.

Adam bir silahla üç kuşu vurdu.

Hay un tipo ahí dentro con un arma. Necesito refuerzos.

Orada silahlı bir adam var. Desteğe ihtiyacım var.

El policía le ordenó al sospechoso que soltara su arma.

Polis şüphelinin silahını bırakmasını emretti.

Tom le dijo a María que él tenía un arma.

Tom, Mary'ye bir silahı olduğunu söyledi.

Eres la única persona que conozco que posee un arma.

Silahı olan tanıdığım tek kişisin.

- Las huellas dejadas en el arma coinciden con las del sospechoso.
- Las huellas dejadas en el arma se corresponden con las del sospechoso.

Silahta kalan parmak izleri şüphelininki ile uyuşuyor.

El arma secreta del perezoso es un estómago de cuatro partes

Tembel hayvanların gizli silahı dört bölmeli bir mide

Pensé que ese tipo tenía un arma, así que le disparé.

O adamın silahı olduğunu sandım, o yüzden onu vurdum.

El hombre puso el arma contra su frente y presionó el gatillo.

Adam silahı alnına dayadı ve tetiği çekti.

- Pon la pistola sobre la mesa.
- Pon el arma sobre la mesa.

Silahı masanın üzerine koy.

Tom ocultó el arma en la jarra de galletas encima del refrigerador.

Tom silahını buzdolabının üstündeki kurabiye kavanozuna sakladı.

¿Crees que yo sería lo suficientemente estúpido para venir aquí sin un arma?

- Silahsız olarak buraya gelecek kadar aptal olacağımı düşünüyor musun?
- Silahsız buraya gelecek kadar aptal olacağımı düşünüyor musun?

Él marcha hacia Placentia y arma un campamento al otro lado del río River.

Placentia'ya hareket ediyor ve Po Nehri'nin karşısına kampını kuruyor.

La Policía comparó las huellas digitales en el arma con las de la puerta.

Polis silahtaki parmak izlerini kapıdakilerle karşılaştırdı.

Según el informe de balística, esta pistola no pudo ser el arma del crimen.

Balistik raporuna göre, bu silah cinayet silahı olamaz.

Amenazar con matar la tierra propulsada por gases que son el arma mortal para ella

gazı olan karbondioksitin yol açtığı dünyayı öldürmekle tehdit ederek

Tom llevaba puesto guantes para evitar dejar sus huellas digitales en el arma del asesinato.

Tom cinayet silahında parmak izlerini bırakmaktan kaçınmak için eldivenler giydi.

- Las lágrimas son el arma de los niños.
- Las lágrimas son las armas de un niño.

Gözyaşları bir çocuğun silahıdır.

El folclorista Jonathan Young dice que lo único que puede lastimarlo era un arma fijada con saliva humana.

Halkbilimci Jonathan Young ona zarar verebilecek tek şeyin, insan tükürüğünde bulunan bir silah olduğunu söylüyor.