Translation of "Aparte" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Aparte" in a sentence and their turkish translations:

aparte de eso

onun dışında ise

Bueno, aparte de risitas,

Tüm saçmalıklar ve gülüşmeleri çıkarırsak

Ponga este paquete aparte.

Bu paketi kenara koyun.

Eso es cuestión aparte.

O ayrı bir soru.

Aparte de John, todos llegaron.

John hariç, onların hepsi geldi.

No sé nada aparte de esto.

Bundan başka bir şey bilmiyorum.

El cargo por servicio es aparte.

- Servis ücreti ekstradır.
- Ayrı bir servis ücreti tahsil edilecektir.

No tengo pasatiempos aparte del fútbol.

Futbol hariç, hobilerim yok.

Y aparte, está creciendo el desempleo.

Bunun yanında işşizlik artıyor.

Nadie hizo nada aparte de bailar.

Hiç kimse dans etmekten başka bir şey yapmadı.

¿Habla usted otro idioma aparte de inglés?

- İngilizceden başka bir dil konuşabiliyor musun?
- İngilizceden başka bir dil konuşabiliyor musunuz?

Aparte del clima, fue un buen picnic.

Hava dışında, iyi bir piknikti.

No tengo ningún amigo aparte de ti.

Benim senden başka arkadaşım yok.

¿Alguien más le vio aparte de Jim?

Jim'den başka onu gören biri var mı?

Aparte del inglés, él puede hablar francés.

İngilizce konuşmakla beraber Fransızca da konuşabilir.

Aparte de los relámpagos, ahora, está totalmente oscuro.

Çakan şimşeklerin dışında artık ortalık zifiri karanlık.

aparte de eso, proviene de cualquier familia privada

onun dışında herhangi bir özel aileden geldiği

aparte de eso hay muy poco que sabemos

onun dışında bildiğimiz çok az şey var

Aparte de Taro, Jiro es el más alto.

Taro hariç, Jiro en uzundur.

Él no tiene más amigos aparte de mí.

Benim dışımda hiç arkadaşı yok.

Él tiene pocos amigos aquí aparte de ti.

Sen hariç burada az sayıda arkadaşı var.

No se podía hacer nada aparte de esperar.

Beklemekten başka, bir şey yapılamazdı.

La silla roja fue puesta aparte. Era especial.

Kırmızı sandalye ayrıldı. O özeldi.

No hay nada que hacer aparte de disculparse.

Özür dilemekten başka yapacak bir şey yok.

No hay nada que temer aparte de la temeridad.

Korkusuzluk dışında korkacak bir şey yok.

Aparte de mi hermana, mi familia no ve televisión.

Kız kardeşimden başka, ailem televizyon izlemez.

Tom no hace mucho más aparte de tocar guitarra.

Tom gitar çalmanın dışında çok az şey yapar.

Aparte de eso, muchas compañías ya estaban usando este programa.

onun dışında zaten bir çok şirket bu programı zaten kullanıyordu

Aparte de algo de fruta, él no ha comido nada.

Biraz meyve dışında hiçbir şey yemedi.

¿Quién estuvo en la fiesta aparte de Jack y María?

Partide Jack ve Mary'nin yanındaki kimdi?

No puedo ofrecer nada aparte de sangre, esfuerzo, sudor y lágrimas.

Kan, çaba, gözyaşı ve terden başka verebilecek hiçbir şeyim yok.

Tom no come nada aparte de las verduras que él mismo cultiva.

Tom kendi büyüttüğü sebzeler hariç hiçbir şey yemez.

- No había nadie ahí excepto yo.
- No había nadie allí aparte de mí.

- Benim dışımda orada kimse yoktu.
- Orada benden başka kimse yoktu.

- Fuera de bromas, a lo mejor funciona.
- Bromas aparte, a lo mejor funciona.

Şaka bir yana, çalışıyor olabilir.

No sé nada de él aparte de lo que tú me has contado.

Senin bana söylediğinin ötesinde bir şey bilmiyorum.

- Sé muy poco aparte de eso.
- Más allá de eso, apenas conozco nada.

Onun ötesinde çok az şey biliyorum.

Tres de mis amigos, aparte de mí, fueron autorizados para entrar en el bar.

Benim dışımda, üç arkadaşım bara kabul edildi.

Los conquistados siempre se equivocan. La historia no tiene en cuenta nada aparte de su derrota.

Fethedilenler her zaman hatalıdır. Tarih, onların yenilgilerinden başka hiçbir şeyi görmez.

- No vi a nadie aparte de ti.
- No he visto a nadie más que a ti.

Senden başka hiç kimseyi görmedim.

Eres la única persona que conozco, aparte de mí mismo, a la que no le gusta ver béisbol.

Kendim dışında Beyzbol izlemeyi sevmeyen, tanıdığım tek kişi sensin.

Durante el ayuno del ramadán aparte de no comer ni beber también hay que mantenerse alejado de cosas como peleas, discusiones y cotilleos.

Ramazan'da oruçluyken yeme-içme dışında; kavga, tartışma ve dedikodu gibi şeylerden de uzak durmaya çalışmak lazım.