Translation of "Alcanzar" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Alcanzar" in a sentence and their turkish translations:

Y alcanzar niveles educativos

eğitim seviyesini ve standart yaşam şeklini

¿Lograsteis alcanzar algún pacto?

Herhangi bir anlaşmaya vardınız mı?

Es imposible alcanzar esa meta.

Bu amaca ulaşmak mümkün değildir.

No puedo alcanzar el tragaluz.

Tavan penceresine ulaşamayız.

Él es fácil de alcanzar.

Ona ulaşmak kolaydır.

De alcanzar a esas mentes futuras.

gelecek zihinlere ulaşmanızı sağlayan güce sahip.

Apúrate, y podrás alcanzar el tren.

Acele et, ve treni yakalayabileceksin.

Tom trató de alcanzar a Mary.

Tom, Mary'ye ulaşmaya çalıştı.

Tom corrió a alcanzar el tren.

Tom treni yakalamak için koştu.

Voy corriendo para alcanzar el tren.

Trene yetişmek için koşuyorum.

No voy a alcanzar a hacerlo.

Bunu zamanında yapmayacağım.

Esta nave puede alcanzar velocidades altísimas.

Bu gemi, son derece yüksek hızlara ulaşabilir.

Este oasis está resultando difícil de alcanzar.

Vaha kandırmacaymış.

La velocidad puede alcanzar los 1000 kilómetros

hızı 1000 kilometreye ulaşabiliyor

Su peso puede alcanzar las 60 toneladas

ağırlığı 60 tonu bulabiliyor

Me apresuré y logré alcanzar el bus.

Acele ettim ve otobüsü yakaladım.

Si corres rápido puedes alcanzar el tren.

Hızlı koşarsan treni yakalayabilirsin.

Nick se apuró para alcanzar el bus.

Nick otobüsü yakalamak için acele etti.

Me apuré para alcanzar el primer tren.

İlk treni yakalamak için acele ettim.

¿Puedes alcanzar la caja de esa estantería?

O raftaki kutuya erişebilir misin?

Tom va corriendo para alcanzar el bus.

Tom otobüse yetişmek için koşuyor.

Partieron temprano para alcanzar el primer tren.

İlk trene yetişmek için erken ayrıldılar.

No puedo alcanzar esa lata de tomate.

- Bu domates konservesine ulaşamıyorum.
- O domates konservesine erişemiyorum.

Tomé un taxi para alcanzar el tren.

Trene ulaşmak için bir taksiye bindim.

Es el quid de esto, alcanzar ese pináculo.

Önemli olan şey, şuraya ulaşabilmem.

Quise saber cómo podríamos alcanzar nuestro potencial ilimitado

Sınırsız potansiyelimize nasıl erişebileceğimizi bilmek istedim.

Tenemos que alcanzar nuestro objetivo a cualquier precio.

Ne pahasına olursa olsun amacımıza ulaşmalıyız.

Él era demasiado bajo para alcanzar las uvas.

Üzümlere ulaşamayacak kadar kısaydı.

¿Quién fue el último en alcanzar la meta?

En son hedefe ulaşan kimdi?

Me voy temprano para alcanzar el primer tren.

İlk trene yetişmek için erken gidiyorum.

Tom corrió como loco para alcanzar a Mary.

Tom Mary'ye yetişmek için deli gibi koştu.

Los pinos pueden alcanzar los treinta metros de altura.

Çam ağaçları otuz metre yüksekliğe kadar büyüyebilirler.

El accidente de tráfico me impidió alcanzar el tren.

Trafik kazası treni yakalamamı engelledi.

Es demasiado bajo para alcanzar el libro del estante.

Raftaki kitaba ulaşamayacak kadar çok kısa.

Con habilidad y perseverancia es posible alcanzar cualquier objetivo.

Beceri ve azimle herhangi hedefe ulaşabilirsiniz.

- No lo puedo alcanzar.
- No puedo llegar.
- No puedo alcanzarlo.

Ben ona ulaşamam.

¿Qué necesitas hacer para alcanzar tus metas de este año?

Bu yılki hedefine ulaşmak için ne yapman gerekir?

Ella corrió muy rápido para alcanzar a los otros miembros.

O, diğer üyelere yetişmek için çok hızlı koştu.

Ella no corrió lo suficientemente rápido para alcanzar el autobús.

O, otobüsü yakalamak için yeterince hızlı koşmadı.

John corrió a la estación para alcanzar el último tren.

John son treni yakalamak için istasyona koştu.

Tom no corrió lo suficientemente rápido para alcanzar el bus.

Tom otobüse yetişmek için yeterince hızlı koşmadı.

Tom caminó tan rápido como pudo para alcanzar a Mary.

Tom Mary'ye yetişmek için elinden geldiğince hızlı yürüdü.

Corriendo lo más rápido que pude, logré alcanzar a mi amigo.

Koşabildiğim kadar hızlı koşarak, arkadaşımla arayı kapatabildim.

Ella corrió tan rápido como pudo para alcanzar a los demás.

O diğerlerine yetişmek için elinden geldiği kadar hızlı koştu.

Un imán puede alcanzar y sostener muchos clavos a la vez.

Bir mıknatıs bir seferde çok sayıda çiviyi toplayabilir ve tutabilir.

- Disculpe, ¿podría acercarme el azúcar?
- Disculpe, ¿me puede alcanzar el azúcar?

Affedersiniz, şekeri bana uzatabilir misiniz?

Que Dios te conceda alcanzar tu objetivo, sea el que sea.

Allah ne muradın varsa versin.

Para alcanzar lo que les han hecho creer que es la belleza.

bu riski alıp bu ürünleri kullanmaya istekliler.

Si te levantas sobre este taburete, puedes alcanzar lo alto del armario.

Taburenin üstünde durursan, dolabın tepesine yetişebilirsin.

No importa cuánto me esfuerce, no logro alcanzar los requerimientos de mis padres.

Ne kadar çok çabalarsam çabalayayım ailemin gereksinimlerini elde etmeyi başaramıyorum.

Por primera vez, parecía posible que pudieran alcanzar el objetivo del presidente Kennedy y

İlk defa, Başkan Kennedy'nin hedefine ulaşmaları

En septiembre, ellos se convirtieron en los primeros Británicos en alcanzar el Pacífico...donde

Eylül ayında Drake ve adamları Pasifik'e ulaşan ilk İngilizler oldular...

Llegamos a la conclusión de que era esencial ayudarse mutuamente para alcanzar la meta.

Biz hedefe ulaşmak için karşılıklı yardımın gerekli olduğu sonucuna vardık.

Tengo un comezón justo en el centro de la espalda y no lo puedo alcanzar. ¡Arrgghh!

Şu anda sırtımın ortası kaşınıyor ve ben oraya ulaşamıyorum. Arrgghh!

Antes de que puedan alcanzar el Danubio, los otomanos son interceptados por la caballería de Vlad. Sólo unos

Tuna'ya ulaşmadan önce Vlad'ın saldırısına uğrarlar

- ¿Puede pasarme la sal, por favor?
- ¿Puede pasarme la sal?
- ¿Me podrías pasar la sal, por favor?
- ¿Me podrías alcanzar la sal, por favor?

Bana tuzu uzatabilir misin, lütfen?

- ¿Puede pasarme la sal, por favor?
- ¿Puede pasarme la sal?
- ¿Me podrías pasar la sal, por favor?
- ¿Me podrías alcanzar la sal, por favor?
- ¿Podríais pasarme la sal, por favor?
- ¿Puedes pasarme la sal?

Bana tuzu uzatabilir misin, lütfen?