Translation of "Trató" in Turkish

0.018 sec.

Examples of using "Trató" in a sentence and their turkish translations:

Trató de ahogarle.

onu boğmaya çalıştı.

Ella trató de nadar.

O yüzmeye çalıştı.

Tom trató de pegarme.

Tom bana vurmaya çalıştı.

Tom trató de matarse.

Tom kendini öldürmeye çalıştı.

Él trató de ayudarla.

O ona yardım etmeye çalıştı.

Él trató de ayudar.

O yardım etmeye çalıştı.

Ella trató su herida.

O, onun yarasını tedavi etti.

- Tom trató de camuflar su escritura.
- Tom trató de disimular su escritura.

Tom el yazısını gizlemeye çalıştı.

Tom trató de no llorar.

Tom ağlamamaya çalıştı.

Ese hombre trató de matarme.

- O piç beni öldürmeye çalıştı.
- O pislik beni öldürmeye çalıştı

Esa flor trató de atacarme.

O çiçek bana saldırmaya çalıştı.

Él trató de aprender francés.

Fransızca öğrenmek için gayret etti.

Ella trató de no llorar.

- Ağlamamaya çalıştı.
- O ağlamamaya çalıştı.

Tom trató de golpearme anoche.

Tom dün gece bana vurmaya çalıştı.

Se trató de limpiar las heridas,

Yaralarını temizlemeye çalıştı

Él trató de traer la paz.

O, barış getirmek için çalıştı.

Ella trató en vano de complacerlo.

Onu memnun etmek için boşuna çalıştı.

Él trató de hablarnos en francés.

Bizimle Fransızca konuşmayı denedi.

Tom trató de alcanzar a Mary.

Tom, Mary'ye ulaşmaya çalıştı.

Tom trató de mantener la calma.

Tom sakin kalmaya çalıştı.

Ella trató de reducir sus gastos.

Giderlerini düşürmeye çalıştı.

Ella trató de bajar sus gastos.

Ona giderlerini azaltmaya çalıştı.

Ella trató de ocultar su enfado.

Öfkesini gizlemeye çalıştı.

Tom trató de intimidar a Mary.

Tom Mary'nin gözünü korkutmaya çalıştı.

Tom trató de consolar a Mary.

Tom Mary'yi teselli etmeye çalıştı.

Él trató de resolver el problema.

- Problemi çözmeyi denedi.
- Sorunu çözmeye çalıştı.

Tom ni siquiera trató de ayudar.

Tom yardım etmek için bile uğraşmadı.

Tomás trató de matar a María.

Tom, Mary'yi öldürmeye çalıştı.

Tom trató de contener sus lágrimas.

Tom gözyaşlarını tutmaya çalıştı.

Tom trató de disolver la pelea.

Tom kavgayı bitirmeye çalıştı.

Tom trató de ocultar su adicción.

Tom bağımlılığını gizlemeye çalıştı.

- Tom trató de llamar a Mary numerosas veces.
- Tom trató de llamar a Mary varias veces.

Tom Mary'yi defalarca aramaya çalıştı.

- Ella intentó nadar.
- Ella trató de nadar.

O yüzmeye çalıştı.

Él trató de averiguar contra qué iba.

O, onun neye karşı olduğunu bulmaya çalıştı.

Él trató de concentrarse en la carta.

Mektuba yoğunlaşmaya çalıştı.

Tom trató de seducir a su secretaria.

Tom sekreterini baştan çıkarmaya çalıştı.

Ella trató de persuadir a su padre.

O, babasını ikna etme girişiminde bulundu.

Tom trató de convencerme de hacer eso.

Tom onu yapmam için beni ikna etmeye çalıştı.

Tom trató de sonreír, pero no pudo.

Tom gülümsemeye çalıştı, ama yapamadı.

Él trató de apuñalarme por la espalda.

O beni arkadan bıçaklamaya çalıştı.

Él trató de compensar el tiempo perdido.

Kaybedilen zamanı telafi etmeye çalıştı.

Ella no trató de evadir la verdad.

O, gerçekten kaçmaya çalışmadı.

Tom trató de mantenerse lejos de Mary.

Tom Mary'den uzak kalmaya çalıştı.

Tom trató de levantarse, pero no pudo.

Tom ayağa kalkmaya çalıştı fakat kalkamadı.

Tom trató de hablar, pero no pudo.

Tom konuşmaya çalıştı, ama yapamadı.

- Tom capturó a un lobo y trató de amansarlo.
- Tom capturó un lobo y trató de domesticarlo.

Tom bir kurt yakaladı ve onu evcilleştirmeye çalıştı.

- El profesor lo trató como uno de sus estudiantes.
- El profesor la trató como una de sus estudiantes.

Profesör ona öğrencilerinden biri gibi davrandı.

El hombre trató de instalar su propia antena.

Adam kendi antenini kurmaya çalıştı.

Tom trató de meterse entre Mary y John.

Tom Mary ve John'un arasına sığışmaya çalıştı.

Alguien trató de estallar nuestro edificio de oficinas.

Birisi bizim ofis binamızı havaya uçurmaya çalıştı.

Dick trató en vano de resolver el problema.

Dick o problemi çözmek için boşuna çalıştı.

Era extranjera y como tal se le trató.

O bir yabancı idi ve bu şekilde tedavi edildi.

Ella trató en vano de ocultar su temor.

Korkusunu boşuna gizlemeye çalıştı.

Tom trató de llegar a fin de mes.

Tom iki ucu bir araya getirmeyi denedi.

Mi madre trató de reconciliar a la pareja.

Annem çifti barıştırmaya çalıştı.

Ella ni siquiera trató de hacer lo correcto.

O, doğru şeyi yapmayı bile denemedi.

Ella trató de convencerlo de organizar un boicot.

O, onu bir boykot düzenlemesi için ikna etmeye çalıştı.

Tom trató de sacar una respuesta de Mary.

Tom Mary'den bir yanıt almaya çalıştı.

- El profesor la trató como una más de sus estudiantes.
- La profesora la trató como una más de sus estudiantes.

Profesör ona öğrencilerinden biri gibi davrandı.

Ella trató de investigar la verdad tras ese rumor.

Söylenti hakkındaki gerçeği bulmaya çalıştı.

Ella trató de prevenir que se difundiera el rumor.

O, söylentinin yayılmasını engellemeye çalıştı.

Tom trató de convencer a Mary de no ir.

Tom gitmemesi için Mary'yi ikna etmeye çalıştı.

Él trató de ocultar lo que realmente estaba pasando.

Gerçekte ne olup bittiğini gizlemeye çalıştı.

El trató de cazar al pájaro pero no pudo.

- Kuşu yakalamaya çalıştı ama başaramadı.
- Kuşu yakalamaya çalıştı ama yakalayamadı.

- Tom trató de no bostezar.
- Tom intentó no bostezar.

Tom esnememeye çalıştı.

Tom corrió hacia la puerta y trató de salir.

Tom kapıya koştu ve dışarı çıkmaya çalıştı.

Trató de convencerlo para que no rechazara la oferta.

O, teklifi reddetmemesi için onu ikna etmeye çalıştı.

Trató de convencerlo para que fuera a la reunión.

O, onu toplantıya katılması için ikna etmeye çalıştı.

Tom trató de enseñarle a Mary a jugar bridge.

Tom Mary'ye nasıl briç oynanacağını öğretmeye çalıştı.

Tom trató de impedir que Mary abriera la puerta.

Tom Mary'nin kapıyı açmasını engellemeye çalıştı.

Tom trató de hacer que Mary aceptara nuestra propuesta.

Tom Mary'ye önerimizi kabul ettirmeye çalıştı.

Tom trató de averiguar la respuesta por sí solo.

Tom cevabı tek başına bulmaya çalıştı.

Tom trató de ajustar la temperatura de la ducha.

Tom duşun sıcaklığını ayarlamaya çalıştı.

La policía trató de separar las dos pandillas hostiles.

Polis, iki düşman çeteyi ayırmaya çalıştı.

El profesor la trató como una de sus estudiantes.

Profesör ona öğrencilerinden biri gibi davrandı.

Trató en vano de poner fin a su debate ardiente.

Onların hararetli tartışmaya bir son vermek için boşuna uğraştı.

Mary trató de ocultar lo que estaba pasando en realidad.

Mary, gerçekte ne olup bittiğini gizlemeye çalıştı.

Ella trató de levantar la caja, pero lo vio imposible.

O, kutuyu kaldırmaya çalıştı fakat bunu imkansız buldu.

Tomás trató de parar la pelea entre María y Juan.

Tom, Mary ve John arasındaki kavgayı ayırmaya çalıştı.

Él trató de reunir los fragmentos de un jarrón roto.

O, kırık bir vazonun parçalarını bir araya getirmeye çalıştı.

Tom trató de abrir la puerta, pero estaba con llave.

Tom kapıyı açmaya çalıştı, ama o kilitliydi.

Tom trató de convencer a María de quedarse en Boston.

Tom Boston'da kalması için Mary'yi ikna etmeye çalıştı

Trató de encajar de nuevo el pendiente en su oreja.

O tekrar küpeyi kulağına takmaya çalıştı.

Tom trató de advertirle a Mary, pero ella lo ignoró.

Tom, Mary'yi uyarmaya çalıştı ama o ona aldırmadı.

Tom trató de conseguir que Mary le ayudara a John.

Tom Mary'yi John'a yardım ettirmeye çalıştı.

Tom trató de impedir que Mary se uniera al ejército.

Tom Mary'nin orduya katılmasını engellemeye çalıştı.

Tom trató de impedir que Mary fuera a la Policía.

Tom Mary'nin polise gitmesini engellemeye çalıştı.

Tom trató de meterse a la habitación cerrada con llave.

Tom kilitli odaya girmeye çalıştı.

La mujer excitada trató de explicar el accidente en un respiro.

Heyecanlı kadın kazayı bir nefeste açıklamaya çalıştı.

El niño trató de arrancar la rama muerta con un serrucho.

Genç, kuru dalı kesmeye çalıştı.

Él trató de dejar de fumar varias veces pero no pudo.

O birkaç kez sigarayı bırakmak için çalıştı, ancak başarısız oldu.

¿Oíste de la vez que Tom trató de matar a Mary?

Tom'un Mary'yi öldürmeye çalıştığı zaman hakkında bir şey duydun mu?

- Mary trató de confortar a Tom.
- Mary intentó consolar a Tom.

Mary Tom'u rahatlatmaya çalıştı.

Tom trató de recoger sus llaves con los dedos del pie.

Ayak parmaklarıyla anahtarlarını almaya çalıştı.