Translation of "área" in Turkish

0.039 sec.

Examples of using "área" in a sentence and their turkish translations:

- Yo estaba en el área.
- Yo estuve en el área .

Ben alandaydım.

Esa área fue excavada

o bölge kazıldı

El área estaba tranquila.

Bölge sessizdi.

¿Conoces bien el área?

Bölgeyi iyi tanıyor musun?

Encontré un área muy especial

Büyük bir yosun ormanının koruduğu

Abandona esta área ahora mismo.

Şimdi bu bölgeyi terk et.

No entres en esa área.

O bölgeye gitmeyin.

Por los expertos en el área.

bir hakemlik sürecinden geçer.

Noté un área de su casa

evindeki bir bölümü fark ettim,

Sí, Lydia estaba en esa área.

Evet, Lidya o bölgedeydi

Puedo ver un área muy grande

ben çok geniş bir alanı görebiliyorum

Creo que tocamos un área sensible.

Görünen o ki hassas bir noktaya dokunduk.

El río inundó una extensa área.

Nehir geniş bir alanı su altında bıraktı.

En esta área está prohibido cazar.

Avlanmak bu alanda yasaklanmıştır.

Rara vez nieva por esta área.

Bu alanda nadiren kar yağar.

El agua escasea en este área.

Bu bölgede su kıtlığı var.

No camines fuera de esta área.

Bu alanın dışında yürümeyin.

¿Cuál es tu área de especialización?

Uzmanlık alanın ne?

Fracturaré su atención en esta área estrecha.

Bu sınırlı alan üstündeki odağınızı dağıtmaya çalışacağım.

Está buscando un área oscura y tranquila.

Karanlık, sessiz bir alan arıyor.

Para apoyar la investigación en esta área

bu alandaki araştırmaları desteklemek

Ni siquiera saben sobre el área debajo

altındaki bölgeden haberleri dahi yok

Tengo una picazón en mi área púbica.

Benim kasık bölgemde bir kaşıntım var.

Hay muchos animales salvajes en esta área.

Bu alanda birçok yabani hayvanlar var.

¿La playa está cerca de esta área?

Bu alana yakın plaj var mı?

Tom es una autoridad en esa área.

Tom konu hakkında bir otorite.

Debimos hacer esto y luego cubrir el área".

Şöyle yapmalı ve potayı savunmalıydık."

Esta área se llama Tierra de los Dragones

Bu bölge, Ejderhalar Diyarı olarak bilinir

Es arriesgado que entres solo en esa área.

Senin tek başına oralara gitmen risklidir.

¿Cuánto cuesta una casa promedio en su área?

Bölgenizdeki ortalama bir evin değeri nedir?

Nunca consideraría construir una casa en esta área.

Ben bu alanda bir ev inşa etmeyi asla düşünmezdim.

Parece que toda el área es un lago congelado.

Tüm bu bölge, donmuş bir göle benziyor.

Infectar a las personas en el área y enfermarlas

bölgedeki insanlara bulaşıp hasta edip

Evitar que las personas vengan al área donde viven

insanların yaşadığı bölgeye gelmesini engellemek

El área residencial es agradable para vivir en ella.

Bu yerleşim alanı yaşamak için rahat.

Hay siete hombres y cuatro mujeres en mi área.

Benim bölümümde yedi erkek ve dört kadın var.

- Había pasado mucho tiempo que no veía libélulas en esta área.
- Había pasado mucho tiempo que no veía matapiojos en esta área.

Bu bölgede herhangi bir yusufçuk gördüğümden beri uzun zaman oldu.

La producción de vegetales va en crecimiento en nuestra área.

Bölgemizde sebze üretimi artmaktadır.

¿Cuál es la fórmula para calcular el área del círculo?

Dairenin alanı için hangi formül kullanılır?

La escaramuza escala rápidamente, esparciéndose a través de una gran área.

Çatışma hızlıca büyüyor, ve araziye yayılıyor.

Los que están enfermos lo llevan a esa área para sanar

hastası olanlar iyileştirmek için o bölgeye götürüyor

Esta explosión afectó directamente el área de 2 mil kilómetros cuadrados

bu patlama 2 bin kilometre kare alanı doğrudan etkiledi

Sintió que amenazar a un prominente área, habitada por ciudadanos romanos,

Roma yurttaşlarının ikamet ettiği böyle öne çıkan bir bölgeyi tehdit etmenin...

El área de la habitación es de dos metros y medio.

Odanın alanı iki buçuk metre karedir.

- ¿Eres de aquí?
- ¿Eres de por aquí?
- ¿Tú eres del área?

- Siz bu mahallenin çocuğu musunuz?
- Siz bu civardan mısınız?

Más que nunca, se requiere una reforma al área de salud.

Her zamankinden daha fazla bir sağlık bakım sistemi reformu gerekli.

- ¿Cuál es tu área de especialización?
- ¿En qué campo estás especializado?

Hangi alanda uzmansın?

Pero estaba bien, porque yo tenía décadas de experiencia en el área.

ama bunda sorun yoktu çünkü bu alanda onlarca yıllık deneyimim vardı -

El área alrededor del helado que se derretía estaba plagada de hormigas.

Eriyen dondurmanın etrafındaki alan karıncalarla kaynıyordu.

Este es por lejos el mejor restaurante de mariscos en el área.

Bu, bu bölgede bugüne kadar en iyi deniz ürünleri restoranıdır.

De allí al área formada por las líneas de fuerza que entran nuevamente

oradan tekrar içeriye giren kuvvet çizgilerinin oluşturduğu alana

- Por aquí hay muchos animales salvajes.
- Hay muchos animales salvajes en esta área.

Buralarda bir sürü vahşi hayvan var.

Me preguntó si tenía experiencia en esa área, y le dije que no.

O bana bu alanda deneyimimin olup olmadığını sordu ve ben hayır dedim.

Aquellos que quieren que su oración sea aceptada están respirando nuevamente en esa área

duasının kabul olmasını isteyenler yine o bölgede soluğu alıyorlar

Ella ha estado invirtiendo su energía en ayudar a los pobres de esa área.

O, o bölgedeki yoksullara yardım etmek için onun enerjisine yatırım yapıyor.

Tom le aconsejó a Mary que no condujera tan rápido en un área escolar.

Tom Mary'ye bir okul bölgesinde çok hızlı sürmemesini tavsiye etti.

El carro de Sami fue encontrado abandonado en una área residencial en El Cairo.

Sami'nin arabası Kahire'deki bir yerleşim bölgesinde terk edilmiş bulundu.

Mary siguió a su amigo hasta el hotel ya que ella no conocía bien el área.

Mary arkadaşını otele kadar takip etti çünkü bölgeyi iyi bilmiyordu.

Había trescientas cajas de cartón llenas de ropa vieja preparadas para ser enviadas al área afectada.

Afet bölgesine gönderilmek üzere hazır eski giysiler ile dolu üç yüz karton kutu vardı.

Las personas que viven en esta área se están muriendo debido a la falta de agua.

Bu alanda yaşayan insanlar su yokluğu nedeniyle ölüyor.

Aquí están los puntos otra vez de forma que puedas ver cómo la proyección conserva el área

Yine noktalar burada, böylece projeksiyonun şekli bozarken

Japón consta de cuatro islas mayores, más de tres mil menores, y tiene aproximadamente el área de California.

Japonya dört büyük ada ve 3.000'in üzerinde küçük adadan oluşur ve alan olarak hemen hemen Kaliforniya'ya eşittir.

En realidad está bloqueando, pero esta vez la mujer muere nuevamente en un área diferente al mismo tiempo esta vez.

Aslında engelliyor fakat kadın yine bu sefer aynı saatte farklı bir bölgede farklı bir şekilde yine ölüyor

Después de la construcción de una o dos grandes fábricas en una ciudad o cerca de ella, la gente viene a buscar trabajo, y pronto comienza a desarrollarse un área industrial.

Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.