Examples of using "зоопарк" in a sentence and their turkish translations:
Hayvanat bahçesine gidelim.
Hayvanat bahçesi buradan uzakta değil.
Hayvanat bahçesine gitmek istiyor musun?
Onlar hayvanat bahçesine gittiler.
Hayvanat bahçesine gittim.
Hayvanat bahçesine gittik.
Hayvanat bahçesi nerede?
Hayvanat bahçesine gidelim.
Hayvanat bahçesine gitmek istiyorum.
Kentte bir hayvanat bahçesi var mı?
Hayvanat bahçesi pazartesi günleri kapalıdır.
Dün hayvanat bahçesine gittim.
Hayvanat bahçesine gitmek istedim.
Fil, hayvanat bahçesine getirildi.
Hayvanat bahçesine gittim.
Boston'da bir hayvanat bahçesi var mıdır?
Hayvanat bahçesi her pazartesi kapalı.
Hayvanat bahçesinin nerede olduğunu biliyor musun?
Bu hayvanat bahçesinin adı ne?
Tom erkek kardeşini hayvanat bahçesine götürdü.
Benimle hayvanat bahçesine gitmek ister misin?
- Ülkende bir hayvanat bahçesini ziyaret ettin mi?
- Ülkenizdeki bir hayvanat bahçesini ziyaret ettiniz mi?
Parkta bir hayvanat bahçesi var mı?
O bizi hayvanat bahçesine götürdü.
Tom hayvanat bahçesine gitmemizi önerdi.
Hayvanat bahçesine gitmedim.
Hayvanat bahçesi buraya yakın mı?
Tom Mary'yi hayvanat bahçesine götürdü.
O onu hayvanat bahçesine götürdü.
Tom bizi hayvanat bahçesine götürdü.
Biz ara sıra hayvanat bahçesine gideriz.
Hayvanat bahçesine gitmek hoşuma gidiyor.
Çocuklarını sık sık hayvanat bahçesine götürür.
Babam bizi hayvanat bahçesine götürdü.
Kız kardeşimle hayvanat bahçesine gittim.
Dün hayvanat bahçesine kaç kişi geldi?
Tom oğlunu evcil hayvan çiftliğine götürdü.
Kız kardeşim çocukları hayvanat bahçesine götürdü.
Bu öğleden sonra hayvanat bahçesine gitmek ister misin?
O, onunla birlikte hayvanat bahçesine gitti.
Tom ailesini hayvanat bahçesine götürdü.
Hayvanat bahçesi kentin doğusunda yer alır.
Hayvanat bahçesi buradan uzak mı?
Son kez ne zaman bir hayvanat bahçesine gittin?
Jimmy benim onu hayvanat bahçesine götürmem konusunda ısrar etti.
Birkaç dakikalık yürüyüş onu hayvanat bahçesine getirdi.
Jimmy onu hayvanat bahçesi götürmem için bana yalvardı.
Önümüzdeki pazar günü bir hayvanat bahçesine gideceğim.
Bu öğleden sonra oğlumu hayvanat bahçesine götürüyorum.
Dün otobüsle hayvanat bahçesine gittiler.
Götürmemi isterseniz Tom'u hayvanat bahçesine götürürüm.
Onların fokları beslemesini izlemek için hayvanat bahçesine gidelim.
Bill, küçük erkek kardeşini hayvanat bahçesine götürdü.
Tom ve Mary birlikte hayvanat bahçesine gittiler.
O, onu hayvanat bahçesine götürmemi önerdi.
Tom, Mary'yi hayvanat bahçesine götürmemi istedi.
Tom ve Mary bir tarihte hayvanat bahçesine gitti.
Bu öğleden sonra hayvanat bahçesine gitmek ister misin?
- Dünyanın en büyük hayvanat bahçesi Berlin, Almanya'da yer almaktadır.
- Dünyanın en büyük hayvanat bahçesi Almanya'nın Berlin şehrindedir.
Hayvanat bahçesine gitmeyi mi yoksa sinemaya gitmeyi mi tercih edersin?
Tom Mary'nin kimle hayvanat bahçesine gittiğini bilmiyor.
Tom ve Mary okullarını astılar ve hayvanat bahçesine gittiler.
- Dün hayvanat bahçesine gittim ve iri bir denizayısı gördüm.
- Dün hayvanat bahçesine gittim ve büyük bir deniz ayısı gördüm.
Hayvanat bahçesini ziyaret edinceye kadar bir zürafa görmemiştim.
Ted amca, pandaları göstermek için bizi hayvanat bahçesine götürdü.
Parka gitmektense hayvanat bahçesine gitmeyi tercih ederiz.
Tom'un bizimle hayvanat bahçesine gitmek isteyeceğini sanmıyorum.
Babam beni hayvanat bahçesine götürmek için bir gün ayıracağını söyledi.
Tom hayvanat bahçesine seninle gidiyorsa ben de gideceğim.
Geçen Pazar ailem panda ayıları görmek için hayvanat bahçesine gitti.
Geçen pazar ailem pandaları görmek için hayvanat bahçesine gitti.
Tom başka hiç kimsenin neden hayvanat bahçesine gitmek istemediğini anlayamadı.