Translation of "голод" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "голод" in a sentence and their turkish translations:

принесет нам безработицу, голод и голод

işsizliği, kıtlığı ve açlığı getirecek bize

От таких вещей, как голод, голод, малярия

Açlık, kıtlık, sıtma gibi şeylerden

- Я чувствовал лёгкий голод.
- Я почувствовал лёгкий голод.

Biraz aç hissettim.

Нам грозил голод.

Açlık burnumuzun dibinde.

Том почувствовал голод.

Tom acıkmaya başladı.

Голод - лучшая приправа.

Açken insana her şeyin tadı güzel gelir.

Голод — лучший соус.

Açlık en iyi sosdur.

Голод – лучший повар.

Açlık en iyi aşçıdır.

Голод не знает законов.

Açlık hiçbir yasayı tanımaz.

Я чувствую лёгкий голод.

Biraz acıkmaya başladım.

Я начинаю испытывать голод.

Acıkmaya başlıyorum.

Голод — приправа для еды.

Açlık da yemeğin lezzetini artırıcı bir çeşni olarak düşünülebilir.

Объедки не надолго утолят голод.

Artıklar açlıklarını uzun süre bastırmayacaktır.

Голод подтолкнул его к воровству.

Açlık onu çalmaya tahrik etti.

Без сомнения, голод - лучшая приправа.

Açlığın en iyi sos olduğunu söylemeye gerek yok.

Голод — один из четырёх всадников Апокалипсиса.

Kıtlık, Mahşerin Dört Atlısı'ndan biri.

Запах пищи вызвал у меня голод.

Yemeğin kokusu beni acıktırdı.

Голод убил более 36 миллионов человек.

Kıtlık 36 milyondan fazla insanı öldürmüştü.

Голод может заставить людей делать глупости.

Açlık insanlara aptalca şeyler yaptırabilir.

- Куска хлеба было не достаточно, чтобы утолить его голод.
- Куска хлеба было недостаточно, чтобы утолить голод.

Bir parça ekmek onun açlığını tatmin edecek kadar yeterli değildi.

Голод и болезни идут рука об руку.

Hastalık ve kıtlık birlikte giderler.

- Я немного проголодался.
- Я чувствую лёгкий голод.

Biraz acıkmış hissediyorum.

Наказание за нехватку — это голод и неполноценное питание.

Açlık ve yetersiz beslenme gibi çok az bir zaafı var.

Голод вынудил мальчика украсть деньги из кассового аппарата.

Açlık çocuğu yazar kasadan para çalmak için zorladı.

- Мне начинает хотеться есть.
- Я начинаю испытывать лёгкий голод.

Ben biraz aç hissetmeye başlıyorum.

- Том почувствовал голод.
- Том хотел есть.
- Том захотел есть.

Tom aç hissetti.

Народ терзала война, голод и чума. До трети населения погибло.

Halk savaş,veba ve kıtlık yüzünden terörize edilmişti.Halkın 1/3'ü ölmüştür.

- Я хочу есть и пить.
- У меня голод и жажда.

Ben açım ve susuzum.

Голод для него был абстрактным понятием; у него всегда было достаточно еды.

Onun için açlık soyut bir kavramdı. Onun daima yeterli yiyeceği vardı.

- Ты знаешь, что такое быть по-настоящему голодным?
- Ты знаешь, что такое настоящий голод?

Gerçekten aç olmanın nasıl bir şey olduğunu biliyor musun?

Он начал чувствовать голод, поэтому он кинул в реку небольшой камень, чтобы убить рыбу.

O acıkmaya başladı, bu nedenle bir balık öldürmek için ırmağa küçük bir taş attı.

Она начала чувствовать голод, поэтому она кинула в реку небольшой камень, чтобы убить рыбу.

O acıkmaya başladı, bu yüzden bir balık öldürmek için nehre küçük bir taş attı.