Examples of using "Браун" in a sentence and their turkish translations:
Von Braun'du.
Bay Brown bir doktordur.
- Bay Brown bir doktor mu?
- Bay Brown bir doktor mudur?
Bay Brown diye birinden telefon var.
Bay Brown bir yün tüccarıdır.
Brown bizim İngilizce öğretmenimizdir.
- Bayan Brown'la konuşabilir miyim?
- Bayan Brown ile konuşabilir miyim?
O sırada Bay Brown hastaydı.
Bay Brown Harvard'da öğretmenlik yapıyor.
- Onun Bay Brown olduğunu düşünüyorum.
- Sanırım o Bay Brown'dur.
- Bence o Bay Brown.
- Sanırım o Bay Brown.
Bayan Hughes, bu Peter Brown.
Bay Brown gözlüğünü arıyor.
Bay Brown bize İngilizce öğretiyor.
Bay Brown Japonca'yı çok iyi konuşur.
Bay Brown bizim sınıfın sorumlusu.
Bir Bay Brown telefonda seni istiyor.
"Noeli anlamıyorum," dedi Charlie Brown.
Bay Brown göründüğü kadar yaşlı değildir.
Bay Brown yöneticinin yokluğunda işten sorumludur.
Dün karşılaştığın adam Bay Brown'dı.
Bay Brown her zaman yanında bir kitap taşır.
Von Braun, Houbolt'un teklifini onayladı, ancak plan yüksek riskliydi.
Von Braun, 2. Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanyası'nın ölümcül V2 roketinin geliştirilmesine öncülük etmişti
daha küçük roketlere fırlatıp Dünya'nın çevresinde yörüngeye yerleştirerek bu sorunu çözmek istedi
Bayan Brown, o uygun şekilde yemek yemezse, kalıcı kilolu olacağı konusunda Beth'i uyardı.