Translation of "Uso" in Turkish

0.021 sec.

Examples of using "Uso" in a sentence and their turkish translations:

- Eu não uso.
- Não uso.
- Eu não o uso.
- Não o uso.

Onu kullanmam.

- Eu uso isto.
- Eu uso isso.

Ben bunu kullanıyorum.

Eu uso Twitter.

Twitter kullanırım.

Não uso óculos.

Gözlük takmam.

- Este é para uso interno.
- Isso é para uso interno.

Bu dahili kullanım içindir.

Eu uso esse computador.

Ben o bilgisayarı kullanırım.

Eu uso o Firefox.

Firefox kullanırım.

Como eu uso isto?

Bunu nasıl kullanırım?

Eu não os uso.

Onları kullanmam.

Eu não uso Facebook.

Ben Facebook kullanmıyorum.

Eu não uso drogas.

Uyuşturucu kullanmam.

Eu raramente uso gravata.

Ben nadiren kravat takıyorum.

Eu não uso relógio.

Ben bir saat takmam.

Eu não uso maquiagem.

- Ben makyaj yapmıyorum.
- Ben makyaj yapmam.

- Estou usando o Twitter.
- Eu uso Twitter.
- Eu uso o Twitter.

- Twitter kullanıyorum.
- Ben Twitter kullanıyorum.
- Twitter kullanırım.

- Eu não uso mais o Facebook.
- Não uso mais o Facebook.

Artık Facebook kullanmıyorum.

- Eu quase nunca uso o Facebook.
- Quase nunca uso o Facebook.

Ben neredeyse hiç Facebook kullanmıyorum.

Uso uma pedra como peso.

Ağırlık için de taş kullanacağım.

Eu uso lentes de contato.

Kontakt lens kullanıyorum.

Uso a Internet no banheiro.

Ben banyoda internet kullanırım.

Eu uso um marca-passo.

Benim bir kalp pilim var.

Uso óculos somente para ler.

Yalnızca okumak için gözlük takıyorum.

Este é um uso obsoleto.

Bu eski bir kullanımdır.

É para meu uso pessoal.

O benim kişisel kullanımım için.

Eu não uso papel toalha.

Kağıt havlu kullanmıyorum.

Eu uso o tamanho 37.

37 numara giyerim.

Eu geralmente não uso travesseiro.

Genelde yastık kullanmam.

Não uso mais este dicionário.

Bu sözlüğü artık kullanmıyorum.

Eu uso minhocas como isca.

Olta yemi olarak solucan kullanıyorum.

- Eu uso o Google todos os dias.
- Eu uso o Google todo o dia.

Her gün Google kullanırım.

Realmente minimiza o uso de pesticidas

bizim zirai ilaç kullanımımızı minimuma indiriyor aslında

Eles fazem uso do campo magnético

manyetik alandan faydalanıyorlar

Deveríamos fazer uso da energia atômica.

Atom enerjisinden faydalanmalıyız.

Eu raramente uso sacos de plástico.

Plastik torbaları nadiren kullanırım.

Estes instrumentos são de uso comum.

Bu araçlar ortak kullanımdadır.

Essa palavra ainda está em uso.

Bu kelime hâlâ kullanılıyor.

Esta palavra é de uso comum?

Bu kelime yaygın olarak kullanılıyor mu?

Esta máquina é de grande uso.

Bu makine çok faydalıdır.

Fadil fez uso de suas habilidades.

- Fadıl becerilerini kullandı.
- Fadıl becerilerini uygulamaya koydu.

Eu quase nunca uso meu telefone.

Telefonumu neredeyse hiç kullanmıyorum.

Uso uma lanterna para iluminar áreas escuras.

Karanlık alanları aydınlatmak için bir el feneri kullanırım.

Ele fez um bom uso da oportunidade.

O, fırsatı iyi kullandı.

Eu uso óculos de sol a noite.

Geceleyin güneş gözlüğü takıyorum.

A vida é curta, portanto uso Python!

Hayat kısa, bu yüzden Python kullanıyorum!

Eu só tenho artigos de uso pessoal.

Yalnızca kişisel eşyalarım var.

No verão eu uso camisas de algodão.

Yazın pamuklu gömlekler giyerim.

Eu uso a internet para fazer negócios.

İnterneti iş yapmak için kullanırım.

Bush não aprova o uso da tortura.

Bush işkence kullanımını hoş karşılamaz.

Eu só trago artigos de uso pessoal.

Ben sadece şahsi eşyalarımı getiriyorum.

Eu uso o mesmo livro que você.

Senin kullandığın aynı kitabı kullanıyorum.

Eu uso os mesmos livros que você.

Ben seninle aynı kitapları kullanıyorum.

O termo não é de uso comum.

Bu terim yaygın olarak kullanılmamaktadır.

Eu não uso gravata todos os dias.

Ben her gün kravat takmıyorum.

Geralmente, uso óculos escuros quando estou dirigindo.

Ben araba kullanırken genellikle güneş gözlüğü takarım.

Fazemos uso de sua carne, leite e ovos

onun etinden sütünden yumurtasından faydalanıyoruz

Eu uso o Yahoo! para buscar na internet.

Ben internette arama yapmak için Yahoo'yu kullanırım.

Eu uso flashcards para estudar o vocabulário francês.

Fransızca kelimeler öğrenmek için okuma fişleri kullanırım.

Tom usa o mesmo dicionário que eu uso.

Tom benim kullandığım aynı sözlüğü kullanır.

Você deveria fazer bom uso do seu tempo.

Sen zamanını iyi kullanmalısın.

A educação nacional não forçou o uso deste Zoom

bu Zoom u kullanmaya Milli eğitim zorlamadı

Não uso um anel de brilhante, mas sou feliz.

Ben bir elmas yüzük takmıyorum, ama mutluyum.

Eu discuti com Tom sobre o uso da maconha.

Tom'la esrar kullanımı hakkında tartıştım.

Eu uso um secador para secar o meu cabelo.

Saçımı kurutmak için saç kurutma makinesi kullanırım.

A Igreja Católica não aprova o uso de preservativos.

Katolik Kilisesi prezervatif kullanımına göz yummamaktadır.

Num tempo como este eu uso meu casaco velho.

Böyle havada eski ceketimi giyerim.

Tom talvez não recupere nunca o uso das pernas.

- Tom bacaklarını bir daha kullanamayabilir.
- Tom'un bacakları tutmayabilir.

Este é um livro sobre o uso moderno do inglês.

Bu, modern İngilizce kullanımına ilişkin bir kitap.

Ao estudar geografia, você deve fazer uso constante de mapas.

Coğrafya okurken sürekli harita kullanmalısın.

Fadil estava procurando maneiras de alimentar seu uso de drogas.

Fadıl uyuşturucu alışkanlığını besleyecek yollar arıyordu.

Por isso, decidi que queria fazer uso do meu superpoder infantil

Böylece çocukluğumdaki süper gücümü kullanıma sokmaya karar verdim,

Mas nas noites mais escuras... ... faz uso de um sexto sentido.

Fakat daha karanlık gecelerde... ...altıncı bir his devreye giriyor.

Minha filha diz que eu sou antiquada porque não uso celular.

Kızım eski kafalı olduğumu söyler çünkü cep telefonu kullanmam.

Eu tenho uma máquina de costura, mas eu raramente a uso.

- Bir dikiş makinem var ama onu çok nadir kullanıyorum.
- Bir dikiş makinem var ama onu nadiren kullanırım.

"Há uma mensagem visual que vem do uso de uma máscara:

"Yüz maskesi kullanmanın bir görsel mesajı var:

Eu uso frequentemente SSH para ter acesso remoto aos meus computadores.

Uzak bilgisayarlarıma erişmek için sık sık SSH'ı kullanırım.

- Eu nem sempre uso protetor solar.
- Nem sempre passo protetor solar.

Ben her zaman güneş losyonu kullanmam.

Vou atar isto a este lado e uso a corda para atravessar.

Halatı bu tarafa bağlayacağım ve karşıya geçmek için onu bir hat gibi kullanacağım.

Além disso, eles poderiam produzir eletricidade naturalmente sem o uso de motores.

üstelik motor kullanmadan elektriği doğal yolla üretebiliyorlardı

Há uma regra que diz respeito ao uso de facas e garfos.

Bıçak ve çatal kullanımı ile ilgili olarak bir kural vardır.

- Façamos uso de nosso tempo com sabedoria.
- Utilizemos sabiamente o nosso tempo.

Zamanımızı akıllıca kullanalım.

O uso de instrumentos ópticos com este produto aumenta os riscos à visão.

Bu ürünle birlikte optik aletlerin kullanımı göz tehlikesini artıracaktır.

O endereço de e-mail com que você entrou já está em uso.

Girmiş olduğunuz e-posta adresi zaten kullanımda.

O uso efetivo de desinfetantes é um assunto importante no controle de infecções nos hospitais.

Dezenfektanın etkin kullanımı hastanelerde enfeksiyon kontrolü ile ilgili olarak önemli bir konudur.

Mas quando ela pediu dois sanduíches e uso o cupom, o preço de cada sanduíche

Fakat bir alana bir bedava kuponunu kullanarak iki sandviç sipariş ettiğinde...

Eu não uso um relógio, mas os observadores devem olhar imediatamente para um relógio de pulso.

Ben saat kullanmıyorum ama saat kullananlar hemen bir kol saatine baksınlar

De acordo com a lei, a discriminação, a vida ou o uso de lençóis são proibidos.

Yasaya göre ferace, yaşmak veya çarşaf giymek yasaklanmıştır

- Eu não uso mais óculos.
- Eu deixei de usar óculos.
- Eu não preciso mais usar óculos.

Artık gözlük takmıyorum.

- Após o uso, retorne a faca ao seu lugar.
- Depois de usar a faca, coloque-a no lugar.

Bıçağı kullandıktan sonra lütfen onu olduğu yere geri koyduğundan emin ol.

É dificil para os consumidores dizerem se o uso do cupom é justo ou distorcido e também geralmente

Tüketiciler için bir alana bir bedava kampanyasının adil ya da yanıltıcı olduğunu söylemek zor olabilir ve...

Para conquistar o auditório, o orador recorreu ao uso de técnicas retóricas que ele aprendera em seus cursos de comunicação.

Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu.

Evite o uso prolongado do console. Para ajudar a evitar tensão ocular, dê uma pausa de uns 15 minutos a cada hora de jogo.

Kumanda panelinin uzun süreli kullanımdan kaçının. Göz yorgunluğunu önlemek için, oyunun her saati boyunca yaklaşık 15 dakikalık bir mola verin.