Examples of using "Senão" in a sentence and their turkish translations:
Bugün yoğunum yoksa kabul ederdim.
- Kavga etmekten başka alternatifimiz yoktu.
- Mücadele etmekten başka seçeneğimiz yoktu.
İtaat etmekten başka bir seçenek yoktu.
Benim kabul etmekten başka seçeneğim yoktu.
Aksi durumda, en temel destekten mahrum kalırlar.
Onun kabul etmekten başka seçeneği olmayacak.
Onun kabul etmekten başka seçeneği olmayacak.
O bebek ağlamaktan başka bir şey yapmaz.
Acele et, aksi halde öğle yemeğine geç kalacaksın.
Benim oraya gitmekten başka seçeneğim yoktu.
Kaçmak için başka bir araç yok.
O her zaman ağlamaktan başka hiçbir şey yapmadı.
kültür meselesi, maddi konular kadar,
Işıkları aç, yoksa çalışamam.
Kendinizi böyle bir durumda bulursanız tahliye ekibi çağırmaktan başka şansınız yok demektir.
Fırtınadan dolayı, evde kalmaktan başka seçeneğimiz yoktu.
Üstündekilerden başka giysisi yoktu.
Gençliğini boş harcama, aksi durumda daha sonra pişman olursun.
Herhangi bir gürültü yapmayın yoksa kuşları korkutup kaçıracaksınız.
Gerçekten yüksek sesle konuşmalısın, yoksa o bizi anlamayacak.
Çalışmaktan başka alternatifimiz yok.
Annemizin yemek artıklarıyla akşam yemeği yapmaktan başka seçeneği yoktu.
Tom'un Mary'nin garajı temizlemesine yardım etmekten başka seçeneği yoktu.
Acele etsen iyi olur, aksi takdirde hava kararmadan önce oraya varamayacaksın.
Eve dönmekten başka seçeneğimiz yoktu.
Aç olmasan bile bir şey yemelisin. Aksi takdirde öğle yemeği vaktine kadar dayanmazsın.
Hey, bu bütün gün yemek masasında mı duruyordu? O, buzdolabına gitmeli yoksa bozulacak.
- Bir insanın yaşama hakkı varsa öyleyse bir insanın aynı zamanda ölme hakkı da olmalı. Eğer yoksa, o zaman yaşamak bir hak değil ama bir zorunluluktur.
- Bir insanın yaşama hakkı varsa, aynı zamanda ölme hakkı da olmalı. Eğer yoksa; o zaman yaşamak bir hak değil, zorunluluktur.
Gözüm sadece sende.