Translation of "Pressão" in Turkish

0.018 sec.

Examples of using "Pressão" in a sentence and their turkish translations:

Sem pressão

baskı uygulamıyor

E vamos aplicar pressão

ve baskı uygulayalım

Ele cedeu a pressão.

Baskıya boyun eğdi.

Queremos medir sua pressão.

Biz senin kan basıncını ölçmek istiyoruz.

- Me deixe verificar a sua pressão.
- Me deixe ver a sua pressão.

Kan basıncını kontrol edeyim.

Tom está sob muita pressão.

Tom çok baskı altında.

Eu trabalho melhor sob pressão.

Baskı altında daha iyi çalışırım.

- Tenho pressão alta.
- Sou hipertenso.

Yüksek tansiyonum var.

Como está sua pressão sanguínea?

Tansiyonunuz nasıl?

O povo está sob pressão.

İnsanlar baskı altındadır.

Deixe-me medir sua pressão arterial.

Tansiyonunu ölçmeme izin ver.

A sua pressão sanguínea está baixa.

Tansiyonun düşmüş.

A sua pressão sanguínea está alta.

Tansiyonun çıkmış.

Tom admite que está sob pressão.

Tom baskı altında olduğunu itiraf ediyor.

A enfermeira mediu a minha pressão sanguínea.

Hemşire benim kan basıncımı ölçtü.

- Como posso baixar minha pressão alta sem remédios?
- Como posso baixar minha alta pressão sanguínea sem medicamentos?

İlaç almadan yüksek tansiyonumu nasıl düşürebilirim?

E desde que mantenha a pressão nesta direção,

Basınç bu tarafa doğru gidiyor.

Quando a pressão aumenta, a temperatura também aumenta.

Basınç arttıkça sıcaklık artar.

Porque o quartzo sob pressão gera eletricidade quando vibrado

çünkü basınç altındaki kuartz titreşim verildiğinde elektrik üretir

O que você está cozinhando na panela de pressão?

Basınçlı kabın içinde ne pişiriyorsun?

Senti uma pressão no meu ombro e me virei.

Omzumun üzerinde baskı hissettim ve geri döndüm.

Vários políticos exerceram uma forte pressão sobre o comitê.

Birçok siyasetçi komite üzerine güçlü bir baskı uygulamıştır.

Saiu-se bem hoje. Tomou boas decisões, algumas sob pressão.

Ama bugün çok iyiydiniz. Yoğun baskı altında bile çok iyi kararlar verdiniz.

E eu estava a ficar doente por causa da pressão.

Ve üstümdeki baskıdan dolayı hastalanıyordum.

O pulso e a pressão arterial do paciente estão normais.

Hastanın nabız ve tansiyonu normal.

O Tom diz que a sua pressão está muito alta.

Tom tansiyonunun çok yüksek olduğunu söylüyor.

Tem recetores especiais que detetam ondas de pressão de peixes que passam.

Vücudundaki özel pullar geçen balıkların yaydığı basınç dalgalarını algılıyor.