Examples of using "Fatos" in a sentence and their turkish translations:
Gerçekleri karşılaştırın.
Gerçekleri bilelim.
Gerçekleri göz önünde bulundurun.
Gerçekler kimin umurunda?
- O, gerçekleri yalanladı.
- O, gerçekleri inkar etti.
- O, gerçekleri reddetti.
Gerçeklerle yüzleşelim.
Biz gerçeklerle yüzleşmek zorundayız.
Gerçekler nedir?
Aşağıdaki gerçekleri göz önünde bulundurun.
Gerçekler korkutucu.
Ama gerçekler değişmiyor
Fakat gerçekler bunlar
- Gerçeklerle yüzleşmen gerekir.
- Gerçeklerle yüzleşmelisin.
O, gerçekleri bilebilir.
Gerçekleri görmezden gelmek istemiyoruz.
Gerçeklerle yüzleşmeliyiz.
Senin gerçeklerle yüzleşmen gerekir.
Gerçekler açık değildir.
Doktorlar bazı şaşırtıcı gerçekleri keşfettiler.
Onun argümanı gerçeklere dayalıydı.
Gerçekleri yeterince iyi biliyorum.
Tüm gerçeklere ihtiyacımız var.
Gelin birazda gerçekleri konuşalım o zaman
Bu yüzden birilerinin bize gerçekleri anlatması gerek
Onun teorisi gerçeklere dayanmıyor.
Onun iddiası gerçeklere dayalı değildi.
Bu hikaye gerçek olaylardan esinlendi.
Gerçekler ve rakamlar kendileri için konuşur.
sadece konuşmalarının yüzde 25'ini bilgi aktarmaya
Doğrusu da bu zaten. Fakat ya gerçekler?
Gerçeği mümkün olduğunca açık şekilde açıkla.
Bilgelik, yalnızca gerçekleri bilmekten ibaret değildir.
Hikaye gerçeklerle bağdaşmıyor.
O zaman içerisinde gerçekleri öğrenecek.
Tek gerçek bilim, gerçeklerin bilgisidir.
Televizyonda virüsün gerçeklerini anlatan kişiyi tutukluyorlar.
Hikâyeler, tek başına salt bilgiden 2 ile 10 kat daha hatırlanabilir.
Her biyoloji, anatomi, antropoloji, etnoloji ya da psikoloji öğrencisi bu gerçeklere aşinadır.
Kitaplar olmasaydı, her nesil kendisi için geçmişin gerçeklerini yeniden keşfetmek zorunda kalacaktı.
Öldürmüyor mu? Gerçeklerden kaçmayalım artık. Aaa doğru doğru, gripten ölen daha çok insan var sonuçta.
Olgun insanlar fikirler hakkında konuşur, aydınlar gerçekler hakkında, ve sıradan insanlar da ne yedikleri hakkında konuşurlar.
Gerçeklere bağlı kal.
Bu, hayatın bir gerçeği.