Examples of using "Direto" in a sentence and their turkish translations:
Direkt olacağım.
Sadede gel!
Sadede gel.
Doğruca eve gidiyorum.
O bir direkt uçuş mu?
- Doğru eve gideceğim.
- Direkt eve gideceğim.
Doğruca eve git.
Dürüst ve açık ol.
Geyiği bırakalım.
Doğruca plaja gidelim.
Doğruca yatmaya gittiler.
Tom doğruca yatağa gitti.
Doğruca yatmaya gittim.
Tom doğruca eve gitti.
Tom hemen konuya girdi.
Tom heteroseksüel bir erkek.
Gustavo doğruca eve gitti.
- Doğruca eve gittim.
- Doğrudan eve gittim.
Doğruca yatmaya gitti.
Biz kuzeye doğru yöneldik.
O, doğrudan onun gözüne baktı.
Kimisiyse daha direkt bir rota tercih ediyor.
O, bu konuda açıktır.
Yemek yiyeceğiz ve sonra doğruca yatmaya gideceğiz.
Sanırım doğruca Boston'a gitmeliyiz.
- Sadede geleceğim. Kovuldun.
- Hemen konuya gireceğim. Kovuldun.
Tom Boston'a direkt uçuş aldı.
Tom kapıya doğru gitti.
O bir şişeden portakal suyu içti.
İşten sonra direkt eve giderim.
suyu bıraktığın zaman niye düz düşüyo madem ivmeli bişey
O bayılır bayılmaz onu doğruca kliniğe götürdük.
İşten erken çıktım ve doğruca eve gittim.
Meşgul olduğunu görebiliyorum, bu yüzden hemen konuya gireceğim.
Bir otelde oda kiraladım ve doğruca yatmaya gittim.
Bu kaya duvarlar yolumuzu kapatıyor. Bu yüzden biraz dolaşacağız.
Tom Mary'nin ne kadar yorgun olduğunu gördü ve ona doğruca yatağa gitmesini söyledi.
Bunun yerine, yaşadığınız yere veya çalıştığınız kimselere
O genellikle doğru sözlü ve içten ve bu sebeple onunla tanışanların güvenini kazanır.