Translation of "Abre" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Abre" in a sentence and their turkish translations:

Abre uma janela.

Bir pencere aç.

Abre a caixa.

Kutuyu aç.

Abre o portão.

Kapıyı açın.

- Comida deliciosa abre o apetite.
- Comida boa abre o apetite.

Lezzetli yemek iştah uyandırır.

- Comida boa abre o apetite.
- Comida gostosa abre o apetite.

Lezzetli yemek iştah açar.

Esta porta não abre.

Bu kapı açılmaz.

Ela abre a janela.

O pencereyi açar.

- Abra!
- Abram!
- Abre!
- Abri!

Açın!

Esta janela se abre?

Bu pencere açılır mı?

Ela abre a porta.

O, kapıyı açar.

Quando abre o correio?

Postane ne zaman açılır?

Jim abre a porta.

Jim kapıyı açar.

Quando o banco abre?

Banka ne zaman açılıyor?

Ele abre a carta.

Mektubu açıyor.

- A que horas essa loja abre?
- A que horas aquela loja abre?

Bu mağaza ne zaman açılır?

- Você abre a porta para mim?
- O senhor abre a porta para mim?
- A senhora abre a porta para mim?

Benim için kapıyı açar mısınız, lütfen?

Tom nunca abre aquela janela.

Tom o pencereyi asla açmaz.

Por favor, abre a janela.

Lütfen pencereyi aç.

A que horas você abre?

Ne zaman açıyorsunuz?

Esta loja abre aos domingos?

Bu mağaza pazar günleri açık mı?

A loja abre às 9h.

Mağaza sabah 9:00'da açılır.

- Abram os olhos.
- Abra os olhos.
- Abre os olhos.
- Abre os teus olhos.

Gözlerini aç.

O banco não abre aos domingos.

Banka, Pazar günleri açık değil.

A que horas o restaurante abre?

Restoran ne zaman açılır?

- Abre a garrafa.
- Abra a garrafa.

- Şişeyi aç.
- Şişeyi açın.

O supermercado abre às dez horas.

Supermarket saat onda açılır.

Abre a janela, fazendo um favor.

- Pencereyi aç lütfen.
- Pencereyi aç, lütfen.

- Abra a porta.
- Abre a porta.

Kapıyı aç.

O clube abre de que horas?

- Kulüp saat kaçta açılır?
- Kulüp kaçta açılıyor?

O banco não abre aos sábados.

Banka cumartesi günleri açık değil.

O museu não abre aos domingos.

Müze Pazar günleri açık değil.

Aos domingos, o museu não abre.

Pazar günleri müze açık değil.

- Abre teu coração.
- Abra seu coração.

Kalbini aç.

Ele quase nunca abre um livro.

O, neredeyse hiç kitap açmaz.

A que horas o banco abre?

Banka saat kaçta açılıyor?

- Abre a janela.
- Abra a janela.

Pencereyi aç.

A loja também abre à noite.

Mağaza gece de açıktır.

O clube abre a que horas?

Kulüp kaçta açılıyor?

- Abra a porta!
- Abre a porta!

Kapıyı aç!

Por que não abre uma conta poupança?

- Neden bir birikim hesabı açmıyorsun?
- Neden bir tasarruf hesabı açmıyorsun?

Abre o coração e me conta tudo.

Kalbini aç ve bana her şeyi anlat.

A nova loja abre na próxima semana.

Yeni mağaza önümüzdeki hafta açılıyor.

- Abra sua mente.
- Abre a tua mente.

Aklınızı açın.

Este museu não abre às segundas-feiras.

Bu müze pazartesi günü açık değil.

Hoje o shopping abre a porta naquele dia

Bugün avm o gün kapı açıyorlar

- Hoje estamos fechados.
- Hoje esta loja não abre.

Bugün kapalıyız.

Quando uma porta se fecha, outra se abre.

Bir kapının kapandığı yerde, başka bir kapı açılır.

- Abra um pouco a porta.
- Abre um pouco a porta.

- Biraz kapıyı aç!
- Kapıyı biraz aç!

Tom abre o portão todas as manhãs às 8:00.

Tom her sabah 8:00'de kapıyı açar.

O mundo é um livro e cada passo abre uma página.

Dünya bir kitaptır ve her adım bir sayfa açar.

Esse banco abre às 9h da manhã e fecha às 3h da tarde.

Banka, 09:00 'da açılır ve 15:00 'de kapanır.

- Abra a sua boca!
- Abre a boca!
- Abram a boca!
- Abra a boca!

- Ağzını aç!
- Ağzınızı açın.

- Abra a sua boca!
- Abra a boca.
- Abre a boca.
- Abram a boca!

Ağzınızı açın.

Dizem que esse homem tem uma chave-mestra que abre todas as portas da cidade.

Onlar bu adamın şehrin tüm kapılarını açan, usta bir anahtara sahip olduğunu söylüyor.

- Abre a janela, fazendo um favor.
- Por favor, abra a janela.
- Abra a janela, por favor.

Pencereyi aç lütfen.

- Abra a porta para que entre meu gatinho.
- Abre a porta para que entre meu gatinho.

Kedimin girmesi için kapıyı aç.