Examples of using "Znalezienie" in a sentence and their turkish translations:
En uygun çözümü bulmak biraz zaman alacak.
Avrupa'da bir iş bulmak, zor, ama mümkündür.
Bu durumda kuru ağaç bulmak neredeyse imkânsız.
Geri dönüp medeniyeti farklı yollardan bulmaya çalışalım mı?
Gece hızla yaklaşırken bu devasa sürünün uyuyacak bir yer bulması gerek.
Kar yüzünden ormanın zemininde yiyecek bulmak pek mümkün değil. Başka yerlere bakmalı.