Examples of using "Aby" in a sentence and their turkish translations:
Nedenini anlamak için
Ben yemek için yaşarım.
yanmamak için,
Papa'ya İsa karşıtı dedi
Karmaşık bir konu
birkaç yenilgi yaşamış olmak gerekir.
Ondan oturmasını rica etti.
Erkek kardeşine yetişmek için koştu.
Yürüyüş için dışarı çıktı.
Ben onun daha sık yazmasını isterim.
Linda şarkı söylemek için ayağa kalktı.
Lambaya açmak için bir, kapatmak için iki kez dokunun.
Buraya gelmek bir hataydı.
Kıvılcım çıkartmak için ateş çeliği kullanacağım.
günlük hayattaki olağanüstü şeyleri görebilmeleri
...çünkü ailelerinin geçimini sağlamak zorundalar.
Lütfen mektupları postalamayı unutma.
Onların buraya geç geldiklerinden emin ol.
Tom'un arabayı yıkamasını istiyorum.
- Gerçeği bilmeyi hak ediyor.
- O, gerçeği bilmeyi hak ediyor.
Seni korumak için her şeyi yaparım.
Tom'un sana yardım etmesini istedim.
Devam etmek için sebep olmadığını anlıyorum.
Sen, şiir için doğdun.
Onlar yanını söndürmek için birlikte çalıştılar.
Ben sağlıklı kalmak için düzenli olarak spor yaparım.
Onu bulmak için bir saatimiz var.
Başlamaya hazır mısın?
Artık konuşma sırası bende.
Uyuyamayacak kadar çok mutluydum.
Tom Mary'ye dikkatli olmasını söyledi.
Hoşnutsuzluğumu ifade etmek için yazıyorum.
Akciğerin genel yapısını hatırlatmak amacıyla,
gün ve gece boyunca hayatta kalmak.
Alt kısma ulaşabilirsem... Oradan yakacağım!
Pes edemeyecek kadar ilerledik,
Artık dünyamızı ölçmenin zamanı,
Zaman geçirmek için caddelerde dolaştım.
Doktor ona daha fazla egzersiz yapmasını tavsiye etti.
Otobüs yolcuları almak için durdu.
O kışın bitmesini epeydir özledi.
Tom treni yakalamak için koştu.
Kelimelerin anlamlarını bulmak için sözlük kullanırız.
Üniversiteye elektronik eğitimi için girdi.
Polis silahını teslim etmesi için suçluyu ikna etti.
Tom, Mary'yi korumak için her şeyi yapar.
Bu konuda konuşma bir zaman kaybı.
Aileme bakmak için çok çalıştım.
Tom'un bir asker olmasını istemiyorum.
Onun olmasına izin vermezdim.
Tom bir araba satın almak için bankadan kredi çekti.
Çocukların yatma zamanı geldi de geçiyor.
- Onlar gerçekten arkadaş mı?
- Gerçekten arkadaşlar mı?
Tom'un bize inanacağını sanmıyorum.
Tom'un bizi duyacağını sanmıyorum.
İnsanları bize yardım etmeleri için ikna etmem gerekiyor.
Tom'a onu yapmaması söylendi.
Tom'un işini kaybetmesini istemiyorum.
Tom'un bana biraz ödünç para vermesini istedim.
Babanın sana yardım etmesini rica et.
Onlar onları tutuklamak için gönderilen askerlere saldırdılar.
- Ders çalışmak için çok yorgundu.
- Çalışamayacak kadar yorgundu.
Uçağı görmek için çok bulutluydu.
Tom'un sana yardım etmesini istemiyor musun?
O, erkek kardeşini kurtarmak için kan verdi.
Bu çıngıraklı yılan görebiliyor ama gözleriyle değil.
Yabancı bir lisan öğrenmek çok fazla pratik gerektirir.
Öncelikle erken kalkman gerekiyor.
O üzülecek bir şey değildir.
Sen zaten onu kendi başına yapacak kadar büyüksün.
Ben sadece insanların beni sevmesini istiyorum.
Hepimiz aynı şeyin olmasını istiyoruz.
Nerede olduğumuzu hiç kimsenin bilmesini istemiyorum.
Elbette, vinç kullanmak için bir lisans gerekli.
Plaja gitmek için hâlâ çok soğuk.
İngilizce eğitimi için Londra'ya gitti.
Bugün duş almak için zamanım yoktu.
Tom'a odasında kalmasını söyledim.
Tom Mary'ye köpeği beslemesini hatırlatmak zorunda kaldı.
Genellikle basit mesajları iletmek için el hareketlerini kullanırız.
Tom bir avukat tutamayacak kadar çok fakir.
Tom'un onu yapmasını istemeyeceğim.
Bu problemin en iyi çözümü bu.
Oturacak ve konuşacak zamanım yok.
O öyle davranmak için çıldırmış olmalı.
Mary için çiçekler almayı hatırladın mı?
Ondan toplantıda konuşmaması rica edildi.
Şimdi bundan bahsetmek hala çok erken.
Tom bir şey unutmuyor mu?
Tom Mary ile konuşmak için durdu.
Harika şairlere sahip olmak için büyük izleyiciler olmalıdır.
Çoğu zaman geldiğiniz yolu işaretlemek de iyi bir fikirdir.
yeni bir tür robot göstermek istiyorum.
hatta üç kere bakmak zorunda kaldım.
Şehirde başarılı olmak için... ...hayvanların caddelerde dolaşmayı öğrenmesi gerekir.
Hapiste olmak büyük bir yalnızlık çekmek demekti. Hayatta kalmak için
Keşke şimdi Beth burada benimle olsa.
Babası ona ona her şeyi anlattırdı.