Translation of "‎함께" in Turkish

0.122 sec.

Examples of using "‎함께" in a sentence and their turkish translations:

그리고 아버지와 함께 그 곳에 함께 앉았습니다

Bu yüzden yıkıldım ve orada onunla oturdum

그들과 함께 혼신의 힘을 다해 함께 일했습니다.

onlarla kan, ter ve göz yaşları içinde çalıştılar.

함께 해나가야 합니다.

İş birlikte başlıyor.

남성들과도 함께 일해야겠죠.

Ayrıca erkeklerle de çalışmalıyız.

벽을 함께 칠하면서

O duvarları boyarken

경험을 함께 나누고

Orada tecrübelerini paylaşırlar.

함께 자원을 모았습니다.

tüm kaynaklarını seferber ediyorlar.

새들과 벌레들이 함께

Kuşlar, böcekler

저희 지역 공동체와 함께

ve deprem sonrası bu korkunç dönemi atlatmalarında onlara yardım etmek için

'#커피대화'를 함께 하겠느냐고 물어보세요.

ve #dialoguecoffee görüşmesi önerisinde bulunun.

함께 힘을 모아야 합니다.

Birlikte çalışmak zorundayız,

함께 기후변화와 싸워야 합니다.

birlikte iklim değişikliğine karşı savaşmalı,

만나서 함께 노래 부르고

Birlikte şarkılar söyledik,

다섯가지의 행성과 함께 말이죠.

beş gezegeni var

1,400명이 함께 만든 기적입니다.

yerlerden gelen 1400 insanı bir araya getirmek bir mucizedir.

소리와 함께 장난을 치죠.

Adeta ses ile flört ediyor.

건축물은 바람과 함께 어울립니다.

Ve bu binalar gerçekten rüzgârla flört ediyor;

‎작은 가족들이 함께 모여듭니다

Küçük aileler birbirlerine yaklaşır.

칸타바이와 함께 은행에 갔습니다.

Kantabai ile bankaya gittim.

저는 제 아버지와 함께

Babamla birlikte profesyonel güreş

상대와 함께 이야기해 보십시오.

birisiyle iletişime geçmek için çaba gösterin.

우리 함께 해낼 수 있습니다.

Bunu yapabiliriz.

함께 일하는 것에 즐거움을 느꼈습니다.

Eğleniyorlardı.

그는 100%의 유죄선고율과 함께

%100 mahkumiyet oranına sahipti,

그리고 우리는 함께 힘을 합쳤죠.

Her şeyi birlikte çözdük.

벽을 함께 칠할 시간이 찾아왔어요.

zaman duvarları boyama zamanı.

함께 그 미래를 끌어 안읍시다.

Bunu beraber kucaklayalım.

함께 우리 목소리를 내야 합니다.

birlikte seslerimizin tekrar duyulmasını sağlamalıyız.

커뮤니티에서 함께 하는게 왜 좋은지?

paylaşmak istediği bir şey var mı?

평화를 위해 함께 일을 하면서

ve barış için birlikte çalışarak

격려와 함께 약간의 우려도 있었어요.

Cesaret verici ancak birazcık şüpheciydi.

줄리어드 대학을 함께 졸업한 토비는

Juilliard'tan birlikte mezun olduktan sonra

집에서 가족과 함께 있고 싶었어요.

ve evde ailemle olmam gerekiyordu.

다른 6개국과 함께 권력 서열에서

her biri 159 ülkeye vizesiz olarak erişen diğer altı ülke ile

이제 가장 신성한 순간을 함께 합니다.

ve siz de genç bir süngerin

개와 함께 해변을 달렸을 수도 있죠.

veya bunun gibi sahilde koşarak zaman geçirmişsinizdir

한 엄마와 아기와 함께 있도록 했어요.

bir anne ve bir küçük çocuğu koyup

함께 하고 싶은 공동체를 직접 찾아가서

Dâhil olabileceğiniz toplulukları arayın,

그래서 남편과 함께 아이들이 뛰어 놀

Bu yüzden o ve kocası oraya gittiler ve ortaokuldaki çocukları için

이런 사람들이 함께 살고 일하고 있습니다.

Bu insanlar birlikte çalışıyor ve yaşıyorlar.

하지만 함께 노력하면 바로잡을 수 있습니다.

Fakat birlikte çalışarak bunu düzeltebiliriz.

저희는 조금씩 조금씩 파트너들와 함께 일하며,

Böyle az az, ortaklarımızla çalışarak,

함께 힘을 모아서 빙하의 건전성을 감시하고

Bir arada buzulların sağlığını gözlemlemek için çalışmak,

그와 함께 경험하며 동시에 창조해 갑니다.

yaşadığı deneyimi onunla beraber yaşayabiliyorduk,

인생 최고의 동반자들과 함께 있으면서 말이죠.

tedaviyi alabilecekler.

‎오직 어미와 새끼만이 ‎오랫동안 함께 지냅니다

Sadece analar ile yavruları yakın ve uzun süreli ilişki sürdürür.

저는 다른 몇몇 사람들과 함께 해고되었습니다.

Birkaç kişiyle birlikte kovuldum.

여러분도 기꺼이 저와 함께 하길 바랍니다.

Umarım bana katılmaya isteklisinizdir,

저와 함께 한번 시간을 거슬러 내려 가봐요.

Benimle zamanda yolculuk yapmanızı istiyorum,

그녀는 아들과 함께 멕시코에서 살해당할까봐 무섭다고 말했습니다.

Mesika'da oğlu ve kendisinin öldürülmesinden korkuyordu.

그의 경험은 그가 죽으면 함께 사라지게 생겼습니다.

Yine de deneyimi onunla beraber ölecek

나머지 88%와 함께 협력해야 한다는 것이죠.

kalan yüzde 88 ile çalışmanız gerektiği.

다른 사람들과 함께 보는 것을 좋아할 것입니다.

bu aktiviteyi gösteriş ve başarıyla yapan başkalarını da

그래서 너희 스트리밍 하는데 잠깐 함께 하려고

ve düşündük de bir canlı yayın sırasında aranıza katılalım dedik.

함께 하는 관심사를 통해 유대감을 형성하는 세상

Ortak ilgi alanlarımızın bizi yakınlaştıracağı

"전체주의자, 히틀러스러운, 무서운" 등의 표현들과 함께 말이죠.

"Orwelci, Hitlerci, Korkunç."

젊은 전문가들과 함께 일을 할 기회가 얻어

yan yana çalışma imkânı ediniyorlar,

거의 매일 함께 울다 따로 울다 그랬어요.

Ya sadece o ya sadece ben ya da birlikte, her gün ağladık.

교육자들은 다른 위대한 교육자들과 함께 일하고 싶어하고

eğitimciler diğer harika eğitimcilerle çalışmak

‎서로 함께 있는 게 ‎아주 편하지는 않습니다

Yan yana olmaktan pek hazzettikleri söylenemez.

세계에서 가장 유명한 프로레슬러들과 함께 하루를 보냈어요.

tüm gün sahne arkasında oturdum,

누군가와 함께 할 무언가가 있는 환경 말입니다.

ve kapsayıcı bir yerde çalıştığımızı düşünelim.

‎칼라하리에서 함께 작업한 ‎전문 사냥꾼에게서 ‎영감을 얻었습니다

ve Kalahari'de çalıştığım usta izcilerden ilham aldım.

아타튀르크는 해방된 여성들과 함께 있는 것을 즐깁니다

Eşitlik taraftarı kadınları görmekten hoşlanırdı.

언제까지라도 함께 그것에 대해 말할 수 있는 것을요.

sonsuza dek konuşacağımız bir şeyler.

루이지애나 남부 지역 공동체의 다른 사람들과 함께 있었죠.

Orada Güney Louisiana topluluklarının diğer üyeleriyle birlikte duruyordum;

우리는 함께 "미래를 위한 금요일"을 시도해보기로 했습니다.

ve birlikte bu "Fridays For Future" işine bir şans vermemiz gerektiğini düşündük.

'72종의 위험한 동물들: 아시아'는 특출난 동물들과 함께 계속됩니다

ve zamanın ötesine geçebilmelerine saygı ve hayranlık duyun. Altyazı çevirmeni: Levent Aladağ

결정은 당신 몫이고 함께 갈 테니 당신이 결정하세요

Yetki sizde, bu konuda benimlesiniz. Karar sizin.

모두 함께, 우리들은 바로 우리의 세상을 보여주고 있습니다.

Toplu olarak, bizler dünyanın nasıl göründüğüyüz.

그것과 함께, 저의 모든 트라우마에 대해 생각해 봤어요.

Bununla birlikte yaşadığım tüm travmaları düşündüm:

무심코 그렇게 해서 손해를 입고 불리한 영역과 함께

Böylece girişimci olumsuz kayıplar elde ederek

그리고 그 결과와 함께 살아간 사람들 사이의 이야기를요.

ve sonuçlarıyla yaşayan insanların hikayeleri.

제 친구 리처드 로저스와 함께 우리는 모험을 했습니다.

Arkadaşım Richard Rogers ile maceraya atıldığımızda

이때 먹이 속의 탄소가 함께 심해로 들어가게 됩니다.

besinlerindeki karbonu suyun derinliklerine taşıyorlar,

우리는 세계 공동체로서 이 목표를 함께 이루어야 합니다.

Bu hedeflerin peşinden global bir topluluk olarak gitmeliyiz.

실은 우리가 모두 함께 헤쳐나가야 할 문제임에도 말이에요.

farklı insanların yan projesi gibi olduğunda hata yapıyoruz.

‎그런데 문어가 제 손을 타고 ‎함께 올라오는 거예요

Ama bırakmadı. Elimin üstünde yüzeye geldi.

그것은 다른 EU 국가들과 함께 버건디 빨간색으로 바뀌었다.

diğer AB ülkeleriyle uyumlu olarak bordo kırmızıya geçti.

이것을 여러분과 함께 나눌 수 있어서 오늘 밤 즐거웠습니다.

Bu akşamı sizinle paylaşmak bir zevkti.

그래서 오늘 저는 여러분과 함께 이러한 잘못된 가정들을 돌아보고

Bugün sizleri, önce bu hatalı varsayımların birkaçına götüreceğim

현명한 결정을 내리면 이곳을 함께 빠져나갈 수 있을 겁니다

Akıllıca kararlar verin ve buradan birlikte çıkalım.

이제 다른 사람들과 함께 전 세계에서 살아있고 자라고 있어요.

Ama şimdi, benim paylaşmadığım dünya dolusu diğer zihnin içinde

그럼 이제 최종적으로 중요한 메시지와 함께 결론을 지으려 합니다.

Konuşmamı son ve büyük bir mesajla sonuçlandırayım.

가족과 함께 볼 수 있어서 너무 기뻐" 라고 말이죠.

Ailemle izlediğim için memnunum."

존과 함께 했던 것은 좋았지만 전 정치가 어울리 않았습니다.

John için çalışmayı sevsem de politikada başarılı olamadım.

혹은 누구와 함께 나머지 인생을 보낼지 결정하는 것처럼 중요하든 아니든

veya kiminle yaşlanacağına karar vermek gibi önemli

‎하지만 젊은 수컷은 ‎무리와 함께 좁은 가지에 ‎있을 수가 없습니다

Fakat genç erkeğin dar dalı paylaşmasına izin verilmiyor.

‎강렬해지는 햇살과 함께 ‎새로운 삶이 시작되고 ‎시련은 서서히 ‎기억에서 사라집니다

Güneşin güçlenmesiyle... ...yeni yaşamlar başlar ve zorluklar yavaş yavaş unutulur.

막강한 해군력과 함께 비잔티움 황제와의 무역에서 양보를 얻어내 수익을 올리면서

Güçlü bir donanmaya sahip ve Bizans İmparatoru'nun vermiş olduğu kârlı imtiyazlar ile

하지만 이 사진은 오늘날 톤이 가족과 함께 있는 모습을 보여줍니다.

Bu, Torn'un ailesiyle olan bugünkü fotoğrafı.

여러분들이 믿고 있는 바를 함께 믿고 있는 사람들에게 파는 것이에요.

amaç senin inandığına inanlara satış yapmaktır.

‎하지만 이곳에서는 먼 친척과 ‎완전한 남도 별빛 아래 ‎함께 마시고 몸을 씻습니다

Fakat burada, uzak akrabalarla birbirine tamamen yabancı olanlar yıldızların altında su içip yıkanıyor.

‎다른 원숭이들도 마찬가지죠 ‎이 혹독한 겨울밤을 이겨낼 ‎유일한 방법은 ‎다 함께 뭉치는 겁니다

Onların hayatını da. Bu çetin kış gecelerinden sağ çıkmanın tek yolu sıkı sıkıya sarılmak.