Examples of using "쉽지" in a sentence and their turkish translations:
Kolay olmayacak.
Ama bu zor olacak.
Bu yolculuk kolay olmayacak.
Geri tırmanmanın, o kadar da kolay olacağını sanmıyorum.
İyi iş! Bu çölde hayatta kalmak kolay değil
Fakat sessizlik, bugünlerde oldukça nadir bir şey
uymak ve kan basıncı ilaçlarını ayarlamak zor.
kısmen adaletin her zaman kolay olmamasından.
Tahmin edebileceğiniz gibi bunların hiçbiri kolay değil.
Ama bu kadar açık bir alanda avlanmak zor.
Tek sorun şu ki Büyük Kanyon pek ulaşılır değil.
Deneyimlerime dayanarak koyun yakalamanın kolay olmadığını biliyorum.
Fakat bu engin, tekdüze kumullarda karanlıkta yol bulmak zor.
Fakat yüksek sesler ve parlak ışıklar kafa karıştırıcı.
Fakat yağmur ormanının gece gürültüsünde iletişim kurmak zor. Kolugo'nun buna çözümü daha çok yeni keşfedildi.
Artık güvende, biraz da akıllandı. Bu yoğun, karanlık yağmur ormanlarında ayrı düşmemek zor olabiliyor.