Examples of using "때문입니다" in a sentence and their turkish translations:
tanıma göre doğru olmalı.
aitlik ve topluluk olgusu var.
işe yaramıyor.
tam olarak göremiyordu.
Maceralar yaratır. Mimarinin kendisi de bir maceradır.
bu canlı atmosfer içindeki dünyalıları temellendiren şeyler.
Çünkü kolay.
gün geçtikçe ucuzluyor.
sebebi öyle olması.
hipotalamusta gerçekleşiyor.
Korkak ve şüpheci bir hâle geliyoruz.
orada gerçek oldu bile.
karbon ayrılması olarak bildiğimiz bir işlem ile kara parçaları ve denizler
cerrahi yöntemle alınamaz veya tedavi edilemez hale gelmesidir.
Çünkü mevcut durum kötü.
Buna inanıyorum çünkü ikisine de sahibiz.
Çünkü görüyorsunuz hepimiz geriliriz,
karşı çıkmak için hasta savunucularıyla çalıştı.
Çünkü o dil, onlar için faydalı değil.
östrojenlerimizle dengeli bir biçimde çalışır.
günümüzdeki eğlencenin bizi ayrıştırmasına neden olduğuna inanıyorum.
davranışlarımızı değiştiririz.
çünkü büyük bir sorunumuz olduğunu düşünüyorum.
yapabilir diye düşündüm.
Oradayım, çünkü bu teknik bir mesele.
buzun radarda tamamen transparan olması.
emsalsiz oranlarda azalma yaşanıyor.
...N95 ve düzenli cerrahi maskeleri kullanmamanızı" söylüyor.
Çünkü Covid-19 çok farklı.
ilişki kurabilmeyi bilmek gerektiğine inanıyordu.
Bunu yapmak için buraya kondum.
Çünkü tedavi edilmek, iyileşmenin bittiği anlamına gelmez.
Çünkü bulgular sizi kanıtlamaya zorlar.
interneti iyileştirmeye karşı çıktı.
bütün o bölge, gezegenin nabzı gibi.
çünkü kötümserlikte ayrım gözetmeyen tehlikeler var.
Bizi ayakta tutan kalori.
Bu noktaların büyüme sebebiyse yer çekimi kuvveti.
ve siyahiliğe dair hiçbir duygu yok.
Bunu yapma nedenimiz grev.
birçok teknoloji insanıyla görüştüm,
Çünkü iyi çalışmazsam iyi bir okula gidemeyeceğim,
çünkü pek çok kadın bu değişimleri hissedebiliyor.
kısmen adaletin her zaman kolay olmamasından.
ve birçok insan belirli gürültü seviyelerine maruz kalıyor.
çünkü ilgilendiğimiz kendi teorimize çok bağlıyız.
başkalarını da görüyorsunuz:
mikroplar atıkları etkili bir şekilde parçalayamazlar.
çünkü anlam farklılığı diyalog kurmamızı sağlıyor.
Çünkü o çocuk, hâlâ ebeveynlerini seviyordu.
çünkü düşmanı dosttan ayırmanın tek yolu buydu.
ve herkesin neden bu şekilde tepki verdiğini anlamıyor.
Neden? Çünkü az sayıda gemi ve şamandıraya dayanıyor.
ve kendilerini karşı görüşün rakibi olarak tanımlarlar.
Çünkü ırkçılık hislerle değil, davranışlarla alakalı.
"Gelin bizim için çalışın çünkü bizler 9-9-6 'yız."
çünkü entegrasyon sistematik olarak nefretle savaşıyor.
çünkü şu anda iki büyük şey bizim aleyhimize çalışıyor.
Böyle olmamasının sebebi Türkiye'nin bir otoriter tarafından kurulmuş olması.
Fark ettim ki bu sorunun büyük bir kısmı sistemle ilgili
Çünkü eğer o dili konuşurlarsa çocuk gidip de iş bulamayacak.
Çünkü veriler yine de muhalif teorilerle uyumlu olabilir.
çünkü ben onlara çözülmesi imkansız görünen bir problemin uzmanıyım:
biliyorum ki bu onların bakış açısını ve yaklaşımını değiştirecektir.
çünkü bugün burada, sizlerin karşısındayım.
çünkü farkettim ki kelimeler önemsizdi
bağdaştırmakta rahatlık duyuyorlar.
Çünkü okyanuslardaki plastik parçaların çoğu böyle görünmüyor.
3000 saat gözleyicisi arasındaki fark paha biçilemez.
Altı yeni doğmuş yavru. Birkaç saatlikler.
Sincan bölgesinin Çin için bu kadar önemli olmasının bir nedeni de, enerji kaynakları bakımından zengin olması.