Examples of using "Sappia" in a sentence and their turkish translations:
Sanırım Tom biliyor.
Tom'un bildiğine inanıyorum.
- Ben onun İbranice bildiğini sanmıyorum.
- Ben onun İbranice konuşabildiğine inanmıyorum.
- İbranice konuşabildiğine inanmıyorum.
- Onun İbranice konuşabildiğine inanmıyorum.
Bana öyle geliyor ki o her şeyi biliyor.
Niçin benim bilmemi istemiyorsun?
Tom'un ne olduğunu bildiğini düşünüyor musun?
Sanırım o cevap veremez.
Jeff onun nerede olduğunu biliyor gibi görünüyor.
Tom'un bildiğini umuyorum.
Onun onu bilmesini istiyorum.
Nerede yaşadığımı bilmesini istemiyorum.
Nedenini bildiğini düşünüyorum.
Tom'un bunu bilmesini istemiyorum.
Tom'un onu bildiğini sanmıyorum.
- Sanırım Tom yüzmeyi bilmiyor.
- Tom'un yüzmeyi bilmediğini düşünüyorum.
- Bence Tom yüzmeyi bilmiyor.
Kimsenin bilmesini istemiyor.
Sanırım annem biliyor.
Sanırım Tom nedenini biliyor.
Tom'un bir şey bildiğini sanmıyorum.
Umarım Tom bunu nasıl onaracağını bilir.
Onu bilmediğimi düşünüyor musun?
Tom'un balık tutmayı bildiğinden kuşku duyuyorum.
Umarım onu bilirsin.
Tom'un onu bilmesini istiyorum.
Onun bunu bildiğine inanıyorum.
Onun bunu bilmesini istemiyorum.
Onun gerçeği bilmesini istiyorum.
- Senin bunu bilmeni istiyorum.
- Sizin bunu bilmenizi istiyorum.
Sanırım Tom neden burada olduğumu biliyor.
Sanırım Tom ne yaptığını biliyor.
Fransızca bilen birini hatırlıyorum.
Tom'un Fransızca bildiğini sanmıyorum.
- Tom'un onu nasıl yapacağını bildiğini sanmıyorum.
- Tom'un onun nasıl yapılacağını bildiğini sanmıyorum.
Çok şey biliyor gibi görünüyorsun.
O, gerçeği biliyor gibi görünüyor.
- Senin gerçeği bilmeni istiyorum.
- Sizin gerçeği bilmenizi istiyorum.
- Gerçeği bilmeni istiyorum.
- Gerçeği bilmenizi istiyorum.
- Benim kim olduğumu bilmeni istiyorum.
- Benim kim olduğumu bilmenizi istiyorum.
Sanırım Tom zaten biliyor.
Umarım Tom ne kadar şanslı olduğunu bilir.
Bana önceden bilmediğim bir şey söyle.
Bildiğim kadarıyla onların çocukları yok.
Bildiğim kadarıyla, bu akşam bir ders var.
Midori'nin kemanı iyi çaldığından emin misiniz?
Fransızca konuşabilen bir sekretere ihtiyacım var.
Fransızca konuşabilen hiç kimseyi tanımıyorum.
Fransızca konuşabilen bir kişi istiyorum.
Tom'un postanenin nerede olduğunu bildiğini sanmıyorum.
- Tom'un Fransızca konuşabileceğini sanmıyorum.
- Tom'un Fransızca konuşabildiğini sanmıyorum.
Tom'un Mary'nin ne istediğini bildiğini sanmıyorum.
- Tom'un Fransızca konuşmayı bilmediğine şaşırdım.
- Tom'un Fransızca konuşmayı bilmemesine şaşırdım.
Tom'un, bizim burada olduğumuzu bildiğine oldukça eminim.
Fransızca konuşabileceğini sanmıyorum.
Tom cevabı biliyor gibi görünmüyor.
Tom, Fransızca biliyor gibi görünmüyor.
Sanırım nereye gitmek istediğimi biliyorsun.
Tom hiç kimsenin bilmesini istemiyor.
Tom ne yaptığını biliyor gibi görünüyor.
Nerede yaşadığımı bilmesini istemiyorum.
Tom'un gerçekten ne olduğunu bildiğini düşünüyor musun?
Hiç kimse Tom'un nerede olduğunu biliyor gibi görünmüyor.
Sanırım ne demek istediğimi biliyorsun.
- Bilmeni istiyorum.
- Bilmenizi istiyorum.
Tom'un Mary'nin ne kadar endişeli olduğunu bildiğini sanmıyorum.
Sanırım Tom bu oyunu nasıl oynayacağını bilmiyor.
Onlar senin bilmeni istemiyor.
Tom'un Mary'nin neden burada olmadığını bildiğini sanmıyorum.
Tom'un burada olduğumuzu bildiğini sanmıyorum.
O mesele hakkında bir şey bilmemen tuhaf.
Seni sevdiğimi bildiğini sanmıyorum.
Sadece Tom'un onu özleyeceğimizi bilmesini istiyorum.
Tom'un nereye gitmesi gerektiğini bildiğinden emin olmak zorundayım.
Tom'un nasıl yüzeceğini bilmediğinden oldukça eminim.
Ne olduğunu bilmediğimi mi sanıyorsun?
Tom Mary'nin Fransızca konuşabileceğini sanmıyor.
Onu kimin yaptığını hiç kimse bilmiyor gibi görünüyor.
Mary'nin arabayı nerede park ettiğini Tom'un bildiğini sanmıyorum.
Tom Mary'nin onun onu çok sevdiğini bilmesini istiyor.
Tom ve Mary bilmediğimi düşünüyor.
Tom'un geçinmek için yeterli Fransızca bildiğinden eminim.
Endişelenmeyi durdurabileceğimizi bilmenizi istiyorum.
Bu adam bir dilbilimci. Onun bilmesi doğal.
Tom'un Çin dominosu oynamayı bildiği çok uzak ihtimal.
Bence onu biliyorsun.
Onun arkadaşları, benim bildiğim, aynı fikirde değil.
- Bana öyle geliyor ki bu bir suç değil.
- Anlayabildiğim kadarı ile bu bir suç sayılmaz.
Nedenini bildiğini düşünüyorum.
Ben cevabı bildiğini düşünüyorum.
Tom'un onun hakkında bir şey bilmesi çok muhtemel.
Tom'a onun zaten bilmediği neyi söyleyebilirim?
Tom'un satranç oynamayı bilmediğinden oldukça eminim.
Mary'nin bilgisayarını nereden aldığını Tom'un bildiğini sanmıyorum.
Tom yolu biliyor gibi görünüyor.
Konserin saat kaçta başladığını Tom'un bildiğinden emin olmak zorundayım.
Tom Mary'nin John'un yüzebileceğini düşünmediğini söyledi.
Tom'un gerçeği bilmesini istiyorum.
Sanırım Tom Fransızca biliyor.
Ne yapacağını bilmiyor gibi görünüyorsun.