Examples of using "Resta" in a sentence and their turkish translations:
Burada kal.
İletişiminizi sürdürün.
Ayrılıyor mu yoksa kalıyor mu?
Lütfen sakin olun.
Benimle kal, Tom.
Bir dakika burada kal.
Kim kalıyor?
Tom kalıyor.
Kıpırdama!
Bir yere gitme, orada kal.
Bir yere gitme, orada kal.
Geriye kalan tek şey
Yiyecek daha fazla bir şey yok.
Altıya kadar evde kal.
Ne kadar zaman kaldı?
Sadece ben gelinceye kadar pozisyonunu bozma.
Tom inatçı kalır.
"Eğer hastaysanız, evde kalın.
Yol üzerinde kal.
O bir sır olarak kalır.
Tom şüpheli kalıyor.
Burada kal ve onu bekle, lütfen.
Her şey aynı kalır.
Kalan biraz şarap var.
Ne kadar kahve kaldı?
Ne kadar tereyağı kaldı?
Ne kadar su kaldı?
Ne kadar ekmek kaldı?
Tom kalıyor, değil mi?
Biraz su kaldı.
Hiçbir şey aynı kalmaz.
- O, hastalıktan yatağa düştü.
- O, yatakta hastadır.
Ondan iki çıkarsa sekiz kalır.
Onun gitmesi ya da kalması umurumda değil.
Lütfen kal.
Bende sadece bir tane kaldı.
Çok az zamanın kaldı.
Sadece bir günümüz kaldı.
Hiç tuz kaldı mı?
Konuşmamız gereken bir konu daha var.
Ne kadar zamanımız kaldı?
Bellek silinir ama yazılı söz kalır.
Kapı kapalı kalır.
Bizimle burada kal.
Söyleyecek bir şey var mı?
Ne kadar suyumuz kaldı?
Ne kadar yiyeceğimiz kaldı?
Birkaç ciddi sorun devam etmektedir.
Tom huzursuz kalıyor.
Tom gözaltında kalır.
Biraz su kaldı.
Kapı açık kalır.
Ne kadar şarabımız var?
Elimizde sadece bir tane kaldı.
Yapabileceğimiz tek şey kendimizi sıcak tutup beklemek.
Eti sıyrılmış bile olsa çok şeyde kullanabilirsiniz
Bir kaç yıl içinde kalan karbon bütçemizin
O asla uzun süre kalmaz.
O hiç uzun süre kalmaz.
O, onunla temas halinde kalır.
Ya da neden bir dahaki döngüye kadar orada kalmıyor?
Hâlâ bir sürü zamanımız kaldı.
Yiyecek bir şey kalmadı.
Bir kuruş bile param yok.
Fazla zamanım kalmadı.
Çok zamanımız kalmadı.
Yapılacak başka hiçbir şey kalmadı.
Hâlâ bir ayımız var.
Tom barların arkasında kalıyor.
Tom hasta yatağında kalıyor.
Onun çok zamanı kalmadı.
Ne kadar şarap kaldı?
Ne kadar yiyecek kaldı?
Ne kadar pasta kaldı?
Ne kadar bira kaldı?
Ne kadar süt kaldı?
Kaybedecek bir şeyimiz kalmadı.
- Oturmuş olarak kal!
- Oturduğun yerden kalkma!
Odaklı kalın.
Lütfen burada kal.
- Bizi izlemeye devam edin.
- Bizi dinlemeye devam edin.
- Bizden ayrılmayın.
Tetikte ol.
- Yaşamak için az zamanım kaldı.
- Fazla ömrüm kalmadı.
Fakat şimdi benim için bir şey kalmadı.
Çok az kağıt kaldı.
Sorun çözülmeden kalır.
Benim öğrenmem için kalan çok fazla şey var.
Benim yanıtım aynı kalır.
Biraz para kaldı.
Hiç içme suyumuz kalmadı.
Tom asla uzun kalmaz.
Tom, Mary ile temasta kalmaktadır.
Tom'un satacak bir şeyi yok.
Buzdolabında çok tereyağ kalmadı.
Tüm bıraktığım bu.
Şarabı, kadını ve şarkıyı sevmeyen bütün ömrü boyunca bir aptal kalır.
Bu hafta amcam bizimle birlikte kalıyor.