Examples of using "Ordinato" in a sentence and their turkish translations:
- Ne sipariş ettin?
- Ne emrettin?
Bir şey sipariş ettin mi?
Önceden sipariş verdin mi?
Pizza sipariş ettiniz mi?
Onu kim ısmarladı?
Zaten sipariş verdim.
Ben bunu sipariş etmedim.
Sana çıkmanı emrettim.
O üç tane akşam yemeği sipariş etti.
O, üç akşam yemeği ısmarladı.
Bir pizza sipariş ettik.
- Tom ne sipariş etti?
- Tom ne emretti?
O ısmarladığım şeydir.
Ben düzenliyim.
Kırk dakika önce sipariş verdik.
Onu sipariş ettiğimi sanmıyorum.
Tom'un düzenli olduğunu düşünüyorum.
Tom düzenli, değil mi?
Kitabı sipariş ettin mi?
İki hamburger sipariş ettim.
Yemek sipariş ettik.
Tom bunu emretti.
Çok fazla yemek sipariş ettik.
O, henüz akşam yemeği sipariş etmedi.
Köpeğe oturmasını emrettin, değil mi?
Amazon.com.'dan bir kitap sipariş ettim.
Yurt dışından bazı yeni kitaplar sipariş ettik.
Dün bir Türkçe gramer sipariş ettim.
O henüz akşam yemeği sipariş etmedi.
- O, köpeğin oturmasını emretti.
- Köpeğe otur komutu verdi.
- Köpeğe oturması komutunu verdi.
O, köpeğe oturmasını emretti.
Tom çok düzenli, değil mi?
Kitabı İngiltere'den sipariş etti.
Ben yeni mobilya ısmarladım.
Sadece bir bira ısmarladım.
Bu pizzayı kim sipariş etti?
Onu sipariş etmedim.
Ona çenesini kapatması emredildi.
Buradaki kimse pizza sipariş etmedi.
Tom her zaman temiz ve düzenli.
Bu benim siparişim değil.
Bu kitapları Almanya'dan sipariş verdim.
O bir bardak çay ısmarladı.
Ben onu zaten sipariş etti
Kitabı İngiltere'den ısmarladım.
Çikolatalı dondurma sipariş ettim.
Tom'un dairesi çok düzenli.
O bir bira sipariş etti.
Bir pizza sipariş ettim.
Pizza ısmarladım.
Biz pembe ısmarladık fakat mavi aldık.
Tom bu içkiyi sana ısmarladı.
Tom'a bunu yapmasını emrettim.
Tom yemeği henüz sipariş etmedi.
- Tom ıstakoz sipariş etti.
- Tom ıstakozu sipariş etti.
- Tom ıstakozu ısmarladı.
Benim sipariş verdiğim bu değil.
Tom zaten bir pizza sipariş etmiş olabilir.
O bir tane sipariş etti.
O bir tane sipariş etti.
Biz bir tane sipariş ettik.
Köpeğe oturmasını emrettik.
Onlar köpeğe oturmasını emretti.
O düzgün ve temiz.
Bir tane ısmarladım.
Tom öğle yemeği sipariş etti.
O bize biftek ısmarladı.
Kitabı İngiltere'den ısmarladım.
Onlar büyük bir pizza sipariş ettiler.
Çinli misafirlerimiz akşam yemeği için bir köpek sipariş etti.
Tom'un yapmamı emrettiği şeyi yaptım.
İngiltere'den birkaç kitap ısmarladım.
Tom pizza ısmarladı.
Biz Çin yemeği ısmarladık.
Tom düzenli değildir.
Ben yeni mobilya ısmarladım.
Tom bir bira sipariş etti.
Pizzayı kim sipariş etti?
Tom pizza sipariş etti.
Bu masa sipariş ettiğimden farklı.
Ben suşi sipariş ettim ve John tempura.
Tom bir dondurma sipariş etti.
Tom bir biftek sipariş etti.
Sami kahve sipariş etti.
Sen düzenlisin.
Mary bir tane sipariş verdi.
Sonunda bir tane sipariş ettim.
Londra'dan bir kitap sipariş ettim.
Telefonda bir pizza ısmarladım.
O bir bardak çay ısmarladı.
O bir bardak çay ısmarladı.
- Tom düzenli.
- Tom düzenlidir.
Köpeğe oturmasını emrettim.
Ben internette pizza sipariş ettim.
O, bana kapıyı kapatmamı emretti.
İki çay ve üç kahve ısmarladım.
Tom düzenli, değil mi?
Onlara odayı terk etmelerini emrettim.
Tom titiz değildir.
Tom köpeğe oturmasını emretti.