Translation of "Natura" in Turkish

0.018 sec.

Examples of using "Natura" in a sentence and their turkish translations:

- Ami la natura?
- Tu ami la natura?
- Ama la natura?
- Lei ama la natura?
- Amate la natura?
- Voi amate la natura?

Doğayı seviyor musun?

- Amo la natura.
- Io amo la natura.

Doğayı severim.

- Tom è di natura tollerante.
- Tom è di natura clemente.
- Tom è di natura indulgente.

Tom'un bağışlayıcı bir doğası var.

- Dobbiamo preservare la natura.
- Noi dobbiamo preservare la natura.

Doğayı korumalıyız.

- È di natura amichevole.
- Lui è di natura amichevole.

Onun arkadaş canlısı bir doğası var.

- È pigro di natura.
- Lui è pigro di natura.

O, doğası gereği tembel.

- Sono ottimista di natura.
- Io sono ottimista di natura.

- Ben doğuştan iyimserim.
- İyimser bir doğam var.

- Cos'è la natura umana?
- Che cos'è la natura umana?

İnsan doğası nedir?

Arte e natura.

Sanat ve doğa için.

Cultura o natura?

Yetişme şekli midir, fıtrat mı?

O la natura, i flussi della natura, il cambiamento climatico,

Doğayla, doğanın değişimiyle, iklim değişikliğiyle

- Siamo sottomessi alle leggi della natura.
- Noi siamo sottomessi alle leggi della natura.
- Siamo sottomesse alle leggi della natura.
- Noi siamo sottomesse alle leggi della natura.
- Siamo soggetti alle leggi della natura.
- Noi siamo soggetti alle leggi della natura.
- Siamo soggette alle leggi della natura.
- Noi siamo soggette alle leggi della natura.

Biz doğanın kanunlarına tabiyiz.

Scegli bene, nella natura.

Vahşi doğada gireceğiniz mücadeleleri dikkatli seçin.

È debole di natura.

O yaratılıştan zayıftır.

La natura è fantastica.

Doğa harikadır.

La natura è spaventosa.

Doğa korkutucu.

È la natura umana.

İnsanın doğasında var.

Madre Natura è generosa.

Tabiat ana cömerttir.

Tom ama la natura.

Tom doğayı sever.

Dio o la natura.

Tanrı veya doğa.

La natura sta cambiando.

Doğa değişiyor.

La natura è bella.

Doğa güzeldir.

La natura è crudele.

Doğa acımasızdır.

- Qual è la natura del tuo problema?
- Qual è la natura del suo problema?
- Qual è la natura del vostro problema?

Senin sorununun doğası ne?

- Ha per natura una buona memoria.
- Lui ha per natura una buona memoria.

O doğuştan iyi bir hafızasıya sahip.

La natura della tecnologia stessa,

Birincisi, teknolojinin kendi doğası.

Ok, lasciamo fare alla natura.

Tamam, bırakalım da doğa işini yapsın.

È rigenerativo, come la natura,

Tıpkı mahvolmuş yeryüzünü dönüştürüp

È irrispettoso verso la natura.

Doğaya saygısızlık.

Non possiamo sottomettere la natura.

Doğaya boyun eğdiremeyiz.

La natura non conosce confini.

Doğa hiçbir sınır tanımaz.

L'ingegneria genetica migliora la natura?

Genetik mühendisliği doğayı geliştirir mi?

Natura non rompe sua legge.

Doğa kendi kanunlarını asla çiğnemez.

La natura stessa della pace interiore.

ki bu iç huzurunuzun doğasında vardır.

Sopravvivere in natura dipende anche dall'ingegno

Vahşi hayatta kaynaklar bulmalı ve değerlendirmelisiniz.

Sopravvivere in natura dipende anche dall'ingegno,

Vahşi hayatta kaynaklar bulmalı ve değerlendirmelisiniz.

La natura della vita è ciclica.

Yaşamın doğası döngüseldir.

Mi dispiace, ti ripagherò in natura.

Özür dilerim. Aynı şekilde sana geri ödeyeceğim.

La natura è piena di mistero.

Doğa gizemle doludur.

La natura è piena di misteri.

Doğa gizemlerle doludur.

La bellezza della natura è preziosa.

Doğanın güzelliği değerlidir.

Tom è uno scherzo della natura.

Tom bir hilkat garibesi.

Non ne restano che 14,000 in natura.

Vahşi doğada sadece 14.000 pars kaldı.

Sa che non sono assassini per natura.

ve katil doğmadıklarını biliyor.

Insomma, l'Illuminismo va contro la natura umana?

Son olarak, Aydınlanma insan doğasına aykırı mı?

Generalmente in natura è un cattivo segno.

Doğada, bu genellikle kötü bir işarettir.

La natura è un auto senza pilota.

Doğa sürücüsüz bir araba gibi.

L'uomo è un animale sociale per natura.

İnsan doğası gereği sosyal bir hayvandır.

I gatti sono dei cacciatori per natura.

Kediler doğuştan avcılardır.

La natura è molto ricca in Albania.

Arnavutluk'ta doğa çok zengindir.

Gli esseri umani sono pigri di natura.

İnsanlar doğal olarak tembeldirler.

Tutto è soggetto alle leggi della natura.

- Her şey doğanın kurallarına tabidir.
- Her şey tabiat kanunlarına tabidir.

- Penso che tutti debbano sforzarsi per salvare la natura.
- Io penso che tutti debbano sforzarsi per salvare la natura.

Sanırım doğayı korumak için herkes çaba göstermek zorunda.

Le forme che la natura assembla con sapienza,

doğanın ustalıkla yaptığı bu şekiller

Della natura generosa e formativa di una specie

ve meydan okuyan koruyucu bir türün

Mi arrampico o cerco degli indizi nella natura?

Ağaca mı tırmanayım, çevrede ipucu mu arayayım?

Cattiva decisione. Non ci si oppone alla natura!

Bu kötü bir karardı. Doğayla savaşmaya çalışmayın!

In natura, si appollaiano nelle cavità degli alberi.

Vahşi doğada ağaç kovuklarına tünerler.

Due cose ricordo sempre, quando vado nella natura.

Vahşi doğadayken unutmamanız gereken iki şey vardır.

Che per me si traduce in anti-natura,

bu da doğa karşıtı demek

I giapponesi vivono in armonia con la natura.

Japonlar doğayla uyum içinde yaşarlar.

La legge nasce dalla disperazione della natura umana.

Hukuk, insan doğasının çaresizliğinden doğar.

Non potete andare contro le leggi della natura.

Doğanın yasalarına karşı gelemezsiniz.

I canti tradizionali nascono dai suoni della natura.

Türkü doğa seslerinden doğar.

- Ai bambini non piacciono le persone che distruggono la natura.
- Ai bambini non piace la gente che distrugge la natura.

Çocuklar doğayı tahrip eden insanlardan hoşlanmazlar.

- Al giorno d'oggi tendiamo a dimenticare i benefici della natura.
- Al giorno d'oggi noi tendiamo a dimenticare i benefici della natura.

Bugünlerde doğanın faydalarını unutmaya meyilliyiz.

Dopo otto giorni di trekking e canoa nella natura,

dağ başında sekiz günlük doğa yürüyüşü ve kanodan sonra

Ma, come tutto in natura, ha un suo ruolo.

fakat doğadaki her şey gibi bir yere sahiptir.

La natura si rivela a noi in immagini uniche,

Zaman penceresinden dünyaya baktığımızda

A volte nella natura le cose prendono pieghe inaspettate.

Bazen vahşi doğada işler beklenmedik şekilde sonuçlanabilir.

In natura non si può sempre dipendere dalla tecnologia.

Vahşi doğada, her zaman teknolojiye güvenemezsiniz.

L'altra parte della risposta viene dalla natura del giornalismo,

Cevabın diğer bir kısmı da gazeteciliğin doğasından geliyor,

Secondo l'esperta, i rinoceronti non sono assassini per natura.

Ancak uzmanlar, gergedanların doğuştan katil olmadığını savunur.

Abbiamo il potere di mettere la natura al centro.

...merkezlerine doğayı yerleştirme gücüne sahibiz.

Sapete, è nella natura di molte aziende e organizzazioni

İnsanlardan sadece işe gelip çalışmalarını istemek

Questo bel giardino deve più all'arte, che alla natura.

Bu güzel bahçe doğadan çok sanata borçludur.

Dobbiamo imparare a vivere in armonia con la natura.

Doğayla uyum içinde yaşamayı öğrenmeliyiz.

Gli elfi hanno una forte connessione con la natura.

Cinlerin doğayla güçlü bir bağlantısı vardır.

- Le persone di questo villaggio vivono in armonia con la natura.
- La gente di questo villaggio vive in armonia con la natura.

Bu köyün insanları doğayla uyum içinde yaşarlar.

Io credo che la natura delle relazioni sia cambiata radicalmente

Bence son 30 yılda ilişkilerin doğası

Quando la natura ti offre la possibilità di mangiare, coglila!

Vahşi yaşam size bir besin fırsatı sunarsa onu değerlendirirsiniz!

La nostra buona natura è stata ostacolata da diverse forze;

İyi huylu doğamız bazı güçler tarafından engellendi

E questo non si applica solo all'arte o alla natura.

Ve bu sadece sanat ve doğayla kısıtlı kalmaz.

In natura, il cibo diventa più scarso con l'arrivo dell'inverno.

Kış yaklaştıkça vahşi doğada yiyecek iyice azalıyor.

Offre l'ambiente perfetto per far tornare gli animali alla natura...

hayvanların vahşi yaşamlarına dönmeleri için mükemmel bir ortam sağlıyor.

La natura è troppo debole per resistere al nostro intelletto,

doğanın zekâmız karşısında çok zayıf olduğu anlayışı...

Stavo ottenendo così tanto dalla natura e ora potevo dare.

Doğadan o kadar çok şey almıştım ki artık geri verebiliyordum.

Se la natura fosse una banca, la avrebbero già salvata.

Doğa bir banka olsaydı onu zaten kurtarırlardı.

Cézanne ha saputo dipingere la natura in un modo nuovo.

Cézanne doğanın yeni bir biçimde nasıl resmedileceğini biliyordu.

Mangiare nella natura è sempre rischioso e adesso siamo nei guai.

Vahşi doğada bir şey yemek her zaman risklidir ve şimdi başımız belada.

O dormiremo dietro l'albero usando ciò che la natura ci offre?

Yoksa bu ağacın arka tarafına girip doğanın bana verdiğini mi kullanacağız?

Oppure andremo dietro all'albero usando ciò che la natura ci offre?

yoksa bu ağacın arka tarafına gidip doğanın bana verdiğini mi kullanacağız?

Quando cerchi il cibo nella natura non puoi fare lo schizzinoso!

Vahşi doğada yiyecek ararken seçiçi olamazsınız!