Examples of using "Ugye" in a sentence and their turkish translations:
Değil mi?
Biliyorsun, değil mi?
Onu tanıyorsun, değil mi?
Moral bozucu, değil mi?
Onlar bitkin, değil mi?
- Onu biliyorsun, değil mi?
- Onu biliyorsunuz, değil mi?
Şaka yapıyorsun, değil mi?
Bir şey biliyorsun, değil mi?
Kitabın tamamını okudun, değil mi?
Sen lisanslı bir pilotsun, değil mi?
Kim olduğumu biliyorsun, değil mi?
Hepimizin aklına bazı örnekler geliyor değil mi?
Yüzebilirsin, değil mi?
Daktilo ile yazabilirsin, değil mi?
Onu Tom yaptı, değil mi?
Bir karın yok, değil mi?
Piyano çalıyorsun, değil mi?
Senin bir araban var, değil mi?
Tom'a aşıksın, değil mi?
Tom kendini beğenmiş, değil mi?
Tom aklı başında, değil mi?
O şimdi bitti, değil mi?
Bob buraya geldi, değil mi?
Bu mümkün, değil mi?
Tom gidiyor, değil mi?
Beni unuttun, değil mi?
Sen düşünceni değiştirdin, değil mi?
Korkunç, değil mi?
- Beni tanıyorsun, değil mi?
- Beni tanıyorsunuz, değil mi?
Haklıyım, değil mi?
Dindarsın, değil mi?
O güzel, değil mi?
Kazanmadılar, değil mi?
Bunu tanıyorsun, değil mi?
O sendin, değil mi?
- Hiçbir düşüncen yok, değil mi?
- Hiç fikrin yok, değil mi?
Bir anahtarın yok, değil mi?
Oh, onu fark ettin, değil mi?
Tom'la aynı fikirdesin, değil mi?
Sen onları tanıyorsun, değil mi?
Yardım edeceksin, değil mi?
Onu bilerek yaptın, değil mi?
Tom'u tanıyorsun, değil mi?
Sen Tokyo'da yaşıyorsun, değil mi?
Beni hatırlıyorsun, değil mi?
Tom bir muhasebecidir, değil mi?
Ellerini henüz yıkamadın, değil mi?
Fransızca konuşamazsın, değil mi?
Burada yaşamıyorsun, değil mi?
Hâlâ bekarsın, değil mi?
Kırılganlığı görüyorsunuz, değil mi?
Harika haber! Değil mi?
Her seferinde işe yarıyor, değil mi?
Araba sürebilirsin, değil mi?
- Yüzemezsin, değil mi?
- Yüzme bilmiyorsun, değil mi?
Sen casus değilsin, değil mi?
O evde değil, değil mi?
- Şaka yapıyorsun, değil mi?
- Dalga geçiyorsun, değil mi?
Sen burada yenisin, değil mi?
Sen aşıksın değil mi? Bunu görebiliyorum.
Gitmek zorunda değilsin, değil mi?
Tom son derece utangaç, değil mi?
Tom oldukça kaba, değil mi?
Tom iyi bir gitarist, değil mi?
Tom burada değil, değil mi?
Yalan söylüyorsun, değil mi?
Sen Tom'un arkadaşısın, değil mi?
Bay Tanaka bir doktor, değil mi?
Burada kalmıyorsun, değil mi?
- Beni terk etmeyeceksin, değil mi?
- Beni terk etmeyeceksiniz, değil mi?
Bu gerekli değil, değil mi?
Sen değildin, değil mi?
Gelmiyorsun, değil mi?
- Sen ona gülmeyeceksin, değil mi?
- Ona gülmeyeceksin, değil mi?
Tom çok soru sordu, değil mi?
Fransızcada iyisin, değil mi?
Tom kazanmadı, değil mi?
Sen nedenini biliyorsun, değil mi?
Sorun değil, değil mi?
Onu özlüyorsun, değil mi?
- Yalan söylediğini itiraf ediyorsun, değil mi?
- Yalan söylediğinizi itiraf ediyorsunuz, değil mi?
Bu önemli değil, değil mi?
Sen silahları biliyorsun, değil mi?
Geç kaldın, değil mi?
Neredeyse hazırsın, değil mi?
Tom eğleniyor, değil mi?
Tom bunu istemiyor değil mi?
Tom iyi bir aşçı, değil mi?
Tom şimdi dinleniyor, değil mi?
Tom berbat bir aşçı, değil mi?
Tom Avustralya'da yaşadı, değil mi?
Görüyorsun, değil mi?
Bu cümleyi anlayamıyorsun, değil mi?
Bir Fransız filmi seyretmek istiyorsun, değil mi?
Benetton reklamı gibi,
İngilizce konuşamazsın, değil mi?
- Hapishaneye gitmek istemezsiniz, değil mi?
- Hapishaneye gitmek istemezsin, değil mi?