Translation of "Súlyos" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "Súlyos" in a sentence and their turkish translations:

Súlyos következményei lesznek.

Ciddi sonuçları olacak.

Tom súlyos beteg.

Tom ağır hasta.

Súlyos vízhiány van.

Aşırı bir su sıkıntısı var.

Súlyos történelmi rendellenességet mutat.

önemli bir tarihi sapma olmuştur.

Nem súlyos az állapota.

Durumunuz ciddi değil.

Van egy súlyos probléma.

Ciddi bir sorun var.

Súlyos helyzetekkel néznek szembe.

Onlar ciddi bir durumla karşı karşıya.

Tom állapota nem súlyos.

Tom'un durumu ciddi değil.

Ez egy súlyos probléma.

Bu büyük bir sorun.

Súlyos csapás éri a földet.

insanoğlunun çıkarlarına karşı faaliyette.

Súlyos csapás éri a földet.

Kargaşa her yeri etkisi altına aldı!

Ennek pedig súlyos hatásai lehetnek.

O ince tersine dönüşün büyük sonuçları olabilir.

Tomnak súlyos érzelmi problémái voltak.

Tom'un ciddi duygusal sorunları vardı.

A trauma során tapasztalt súlyos stressz

Travma sırasında hissedilen aşırı stres seviyelerinin

és átváltott a kevésbé súlyos bűnözésre.

alt düzey, adi suçlara bir geçiş olarak algılandı.

Súlyos problémát hagyva a jövő generációinak,

milyarlarca kilo ağırlığındaki tek kullanımlık plastik ambalajları

Súlyos sebeik ellenére, mindannyian jókedvűek voltak.

Ciddi yaralarına rağmen onların hepsi iyi ruh hali içindeydi.

Még soha nem voltál súlyos beteg?

Senin hiç ciddi bir hastalığın olmadı değil mi?

A gyermekmunka súlyos társadalmi probléma Brazíliában.

Çocuk işçiliği Brezilya'da ciddi bir sosyal sorundur.

Amikor olyan súlyos ütést kapott a fejére,

o dövüşte kafasına çok kötü bir darbe almıştı,

Ez súlyos következményekkel járhat műtéti beavatkozás esetén.

Bunun ameliyatlar için ciddi sonuçları olabilirdi.

- Vajon súlyos-e a betegsége? - Remélem, nem!

"O ağır hasta mı?" "Umarım değildir."

Egy kis hibának is súlyos következménye lehet.

Küçük bir hata bile büyük sonuçlar doğurabilir.

A kis dolgoknak gyakran súlyos következményeik vannak.

- Küçük şeyler genellikle büyük sonuçlar doğurabilir.
- Küçük şeyler genellikle büyük sonuçlara sahiptir.

Van néhány súlyos probléma, amit meg kell oldani:

Ele alınması gereken bazı zor sorunlar var:

- Milyen súlyos a veszteség?
- Milyen nagy a kár?

Hasar ne kadar kötü?

Úgy érzik, hogy egy sor súlyos válság előtt állnak.

Bir dizi önemli krizle yüz yüze olduklarını hissediyorlar.

A probléma túl súlyos ahhoz, hogy meg lehessen oldani.

Sorun çözülemeyecek kadar zor.

Ezen a héten egy súlyos meghűlés akadályozott engem a tanulásban.

Kötü bir soğuk algınlığı bu hafta çalışmamı engelledi.

Idegen növények és állatok betelepítése súlyos károkat okozhat az ökoszisztémában.

Yabancı bitkilerin ve hayvanların tanıtımı ekosistemler için ciddi hasara sebep olabilir.

Nagyon veszélyes sport, ahol egy kis hiba is súlyos sérüléshez vezethet.

Bu hafif bir hatanın ciddi yaralanmalara yol açabileceği çok tehlikeli bir spor.

Marinak súlyos csapást jelentett, hogy elvesztette az állását, amelyet annyira szeretett.

Bu denli sevdiği işini kaybetmesi Meryem'e büyük bir darbe oldu.

Sőt, a súlyos asztmás betegem akkor van igazán bajban, ha csendben van.

Aslında ağır astımlı hastam sessizken daha çok risk altında oluyor.