Translation of "Kínai" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Kínai" in a sentence and their turkish translations:

- Kínai.
- Ő kínai.

- O Çinli.
- O, Çinlidir.

Kínai.

O, Çinlidir.

Kínai vagyok.

- Ben Çinliyim.
- Çinliyim.

Kínai vagy?

Sen Çinli misin?

- Ki a kínai tanára?
- Ki a kínai tanárod?

Çince öğretmenin kim?

Kínai állami vállalatoknál

Çin'de hükûmetin yönettiği fabrikalarda

Kínai nyelvet tanítok.

Ben Çince öğretirim.

Kínai ételt rendeltem.

Çin yemeği sipariş ettim.

Ez nekem kínai.

Bu benim için bir Çinli.

A barátnőm kínai.

Kız arkadaşım Çinli.

Kínai keresztény vagy muszlim,

Çinli Hristiyanlar ve Çinli Müslümanlarla

Hány kínai barátod van?

Kaç tane Çinli arkadaşın var?

Kínai szavakat mondok ki.

Çince sözcükleri telaffuz ediyorum.

Szeretem a kínai kaját.

- Çin mutfağını severim.
- Çin yemeğini severim.
- Ben Çin yemeğini severim.

Sohasem ettem kínai ételt.

Hiç Çin yemeği yemedim.

Kínai stílusú ruhát hord.

O Çin tarzı giysiler giyer.

Szeretjük a kínai ételeket.

Biz Çin yemeğini severiz.

Aranyosak a kínai csajok.

Çinli kızlar tatlıdır.

A papír kínai találmány.

Kağıt bir Çin icadıdır.

Az abakusz kínai találmány.

Abaküs bir Çin icadıdır.

Végül, a kínai piac hatalmas.

Ve son olarak Çin pazara devasa.

Olvastál-e már kínai verset?

Hiç Çin şiiri okudun mu?

Hol van egy kínai étterem?

Çin restoranı nerede?

Tamás egy kínai cserediákkal randizik.

Tom bir Çinli değişim öğrencisi ile çıkıyor.

Az Auldey egy kínai márka.

Auldey bir Çin markasıdır.

Ez egy régi kínai szokás.

Bu eski bir Çin geleneği.

Kínai cégek rögtön átvennék a helyüket.

Çin merkezli şirketlerin devreye girebileceği yönünde.

Pekingi kacsát ettünk a kínai étteremben.

Çin restoranında Pekin ördeği yedik.

Engem mindig lenyűgözött a kínai kultúra.

Çin kültürü ile ilgili her zaman hoşnuttum.

Tudsz ajánlani egy jó kínai éttermet?

İyi bir Çin restoranı tavsiye edebilir misin?

Melyeket egyébként cenzúrázna a központosított kínai internet.

için elimden geldiğince hızlı tepki vermeye çalıştım.

Hagyhatjuk figyelmen kívül a kínai internet növekedését,

Çin'deki internetin büyümesi gözardı edilmemeli

- Ez nekem kínai.
- Nekem ez kínaiul van.

- Konuya Fransız kaldım.
- Anladıysam Arap olayım.

Tom útbaigazítást akart egy jó kínai étteremhez.

Tom iyi bir Çin lokantası adresi istedi.

A kínai újév 40 napos utazási ideje alatt

40 günü aşkın bir seyahat dönemi bulunan Çin yeni yılında,

Azt kérdezte, hogy szeretem-e a kínai ételeket.

O, Çin yemeğinden hoşlanıp hoşlanmadığımı sordu.

Tom azt mondta, hogy unja a kínai kaját.

Tom, Çin yemeği yemekten sıkıldığını söyledi.

Tom azt mondja, sosem kedvelte a kínai kaját.

Tom Çin yemeğini hiç sevmediğini söyler.

A kínai asztrológia szerint 2016 a Vörös Majom éve.

Çin astrolojisine göre 2016 kırmızı maymun yılıdır.

A kínai nyelvtan nem olyan bonyolult, mint a tagalog.

Çince dil bilgisi Tagalogunkinden daha az karmaşıktır.

A fölbukkanó cégek közül több a közel-keleti és kínai.

Ortaya çıkan şirketlerin çoğu Orta Doğu ve Çin'den geliyor.

Ennek eredményeképpen nagyszerű kínai termékek, mint a WeChat és a Weibo,

Sonuç olarak da Çin'in WeChat ve Weibo gibi ürünleri,

Mi a különbség az egyszerűsített és a hagyományos kínai írásjelek között?

Basitleştirilmiş Çince ve geleneksel Çince arasındaki fark nedir?

- Még nem írok jól kínai nyelven.
- Még nem írok jól kínaiul.

Çinceyi hâlâ iyi yazmıyorum.

Ismerek egy Wang nevű embert, ő segít nekem a kínai nyelv tanulásában.

Bana Çince dilimle yardımcı olan Wang adında bir kişiyi tanıyorum.

Néhányan úgy gondolják, hogy egy angol anyanyelvűnek nehéz a kínai nyelvet megtanulni, de én nem értek egyet ezzel.

Bazı insanlar ana dili İngilizce olanların Çince öğrenmelerinin zor olduğuna inanmaktadır fakat ben aynı fikirde değilim.

"Eszperantó: európai vagy ázsiai nyelv" című tanulmányában Claude Piron kimutatta a hasonlóságot az eszperantó és a kínai nyelv között, így cáfolta azt a gondolatot, hogy az eszperantó tisztán európai nyelv.

"Esperanto: Avrupa veya Asya dili" denemesinde Claude Piron, Esperanto ve Çince arasındaki benzerliği gösterdi ve Esperanto'nun yalnızca Avrupa merkezli olduğunu ortaya koydu.