Examples of using "Időm" in a sentence and their turkish translations:
Zamanım var.
Zamanım var.
Zamanım yok.
- Buna vaktim yok.
- Bunun için zamanım yok.
Benim bol zamanım var.
- Zamanım yok.
- Benim zamanım yok.
- Dedikoduyla meşgul olacak zamanım yok.
- Dedikodu ile meşgul olacak zamanım yok.
Oyun için vaktim yok.
Çok vaktim yok.
Uyumak için vaktim yok.
Benim okumak için zamanım yok.
Şimdi zamanım yok.
- Zamanım doldu mu?
- Sürem bitti mi?
Zamanım yoktu.
Zamanım tükeniyor.
Öğrenmek için vaktim yok.
Ne kadar zamanım var?
Zamanım olursa onu yaparım.
Bunu ayrıntılı olarak açıklayacak zamanım yok.
Şu anda vaktim yok.
Şimdi açıklayacak zamanım yok.
Bunun için gerçekten vaktim yok.
Hâlâ zamanım var.
Çok zamanım yok.
Çok zamanım yoktu.
- Onun için zamanım olmadı.
- Ona zamanım olmadı.
Keşke bunu yapacak zamanım olsa.
Şimdi konuşacak zamanım yok.
Şimdi onun için zamanım yok.
Yarın sabah zamanım var.
Ben asla senin için fazla meşgul değilim.
Şimdi onu yapmak için zamanım yok.
Benim şimdi çok vaktim yok.
- Okuyacak zamanım yok.
- Okuyacak vaktim yok.
Zamanım olursa sana yazarım.
Eğlence için hâlâ çok zamanım var.
Onun için ne zamanım nede param var.
Yeterli vaktim var.
- Kitap okumak için zamanım yok.
- Benim kitap okumak için zamanım yok.
Benim ne zamanım nede param var.
- Öğle yemeği yemek için bugün vaktim yok.
- Bugün öğle yemeği yemek için yeterli vaktim yok.
Çok zamanım var.
Benim sadece kahve için zamanım var.
Zamanım olsa sinemaya giderim.
Vaktim olup olmadığını bilmiyorum.
Şimdi bunun için zamanım yok.
Ne kadar zamanım kaldı?
Şimdi senin için hiç zamanım yok.
Zamanım olsa sinemaya giderim.
Seninle zaman geçirmek istiyorum.
Şimdi yazabilirim zamanım var. Ya senin?
Ev ödevimi yapacak zamanım yok.
Konuşmaya hazırlanmak için çok az zamanım vardı.
Ben boş olsam, onun davetini kabul ederim.
Daha fazla zamanım olsa, nasıl dans edileceğini öğrenirim.
Almanca eğitimi almak istiyorum ama zamanım yok.
Eğlenmek için zaman ayıramayacak kadar çok meşgulüm.
Zamanım olup olmadığını bilmiyorum.
Fazla zamanım yok. Onunla ilgilenebilir misin?
Zamanım olursa gideceğim yer budur.
- Bu kitabı okuyacak vaktim yok.
- Bu kitabı okumak için vaktim yok.
Hiç vaktim kalmadı; biraz acele et!
Zamanım olduğunda, restorana giderim.
- Bol zamanım var, ama yeterli param yok.
- Bol bol zamanım var ama yeterli param yok.
Bu kitabı okumak için zamanım yok.
Gerçekten kent merkezine gitmek için vaktim yok.
Zamanım olursa gelirim.
Şimdi benim sıram.
Hasta olmaya vaktim yok.
Fransızca çalışmak istiyorum ama zamanım yok.
İngilizce çalışmak için neredeyse hiç vaktim yok.
Onu yapmak için zamanım olup olmayacağını bilmiyorum.
Keşke seninle kalmak ve konuşmak için zamanım olsa.
O kadar meşgulüm ki ayıracak zamanım yok.
Üzgünüm, ama acele etmek zorundayım. Bunu detaylı açıklamak için vaktim yok.
Sorun şu ki bunun için zamanım yok.
Daha fazla zamanım olsaydı daha iyi yapabilirdim.
Bir sürü param ve onu kullanacak yeterli zamanım var.
Seninle gelmek isterdim ama vaktim yoktu.
Daha fazla zamanım olsaydı daha kısa bir mektup yazardım.
Yeterli zamanım olsa her yıl New York City'ye giderim.
Onu yapmak için çok zamanım var.
Hiç çocuğum olmadığından, gönüllü iş yapmak için ebeveynlerin harcadığından daha çok harcayacak zamanım var.