Examples of using "Folyamatosan" in a sentence and their turkish translations:
Olmaya devam ediyor.
Her şey değişiyor.
O her zaman bana yalan söylüyor.
Seni bilgilendireceğim.
Haberdar olmaya çalışıyorum.
Tom'u ağırlamayı devam ettir.
- Beni bilgilendirin.
- Beni gelişmelerden haberdar et.
Onun hakkında düşünmeyi durduramıyorum.
- Hiç ilaç kullanmıyor musun?
- Hiç ilaç almıyor musun?
ve sürekli kendime soruyordum:
Çad gölü küçülmeye devam ediyor.
Neden hep Tom hakkında konuşuyorsun?
- Tom saatine bakıp durdu.
- Tom saatine bakıp duruyordu.
- Tom habire saatine bakıyordu.
O, her zaman babasını etkilemeye çalışıyordu.
Sürekli onun hakkında düşünmemeye çalış.
Benzinin maliyeti yükselmeye devam ediyor.
Tom sık sık kendisiyle çelişir.
O sürekli konuşuyordu.
Bu sırada bu ilaçların fiyatları 2012'den beri %68 artarak
Bununla birlikte, kadın olmak hakkında birçok şey öğrenirken
radar bazlı tansiyon aletlerinin prototipleri var.
Eski gelenekler kaybolmaya devam ediyor.
Göçmenler sürekli bir akış içinde ülkeye giriş yaptılar.
- Vücutta sürekli serbest radikaller bulunur.
- Bedende sürekli serbest radikaller meydana gelir.
Aklımızın bir yerinde bu fikirlere sahip olduğumuzda,
Bu hissiyat arka planda sürekli varlığını devam ettirebilir
Biz geldiğimizden beri Tom'un sinirleri bozuldu.
Tom sürekli ilerleme kaydetti.
Arabam stop etmeye devam ediyor.
Sen ve plastik beynin, sürekli çevrendeki dünya tarafından şekillendiriliyor.
Ancak bilim adamları bu sayının artmasını bekliyor.
Son yıllarda, bir asker olarak hizmet etmenin itibarı sürekli düşürüldü.
Diğer türler sadece yanıp söner. Bunlar ise bir dakikaya kadar hiç durmadan parlayabilirler.
Nüfusta sürekli bir artış vardı.
Yağmaya devam ediyor.
Coimbra Üniversitesi 1290 yılında kurulmuştur. Avrupa'da ve dünyada sürekli çalışmakta olan en eski üniversitelerinden biridir.