Examples of using "Fényt" in a sentence and their turkish translations:
Ben ışık gördüm.
- Ben ışığı görebiliyorum.
- Anlayabiliyorum.
Işıkları kararttım.
Çoğu ateş böceği ışığını açıp kapatır.
Işığı söndür.
Bir ayna ışığı yansıtır.
Su ışığı yansıtır.
Siyah kumaş ışık emer.
çünkü tüm kırmızı ışığı filtreliyoruz.
Sonra istersek ışığı tekrar beyne odaklayabilir
Küçülen Ay, çok az ışık anlamına gelir.
En ufak ışığa karşı bile hassas gözleri...
Güneş ışık ve ısı verir.
yani ışığı farklı yansıtıyorlar.
ışık yaymıyor veya soğurmuyor.
- Işığı kapat.
- Işığı kapatın.
- Mary gökyüzünde garip bir mavi ışık gördü.
- Mary gökyüzünde tuhaf mavi bir ışık gördü.
Çünkü kan kırmızı ışık ve kızılötesini absorbe ediyor.
Işık ve sesi kullanarak nöronları aktive edebilir veya durdurabilirsiniz,
Yapay ışıktan faydalanan köpek balıkları, gece geç saatlere kadar avlanabiliyor.
Huzurları bozulunca kimyasal reaksiyon aracılığıyla ışık üretiyorlar.
Ama ışık yaymıyor ya da soğurmuyor
Einstein Güneş'in yerçekiminin ışığı eğeceğini önceden haber verdi.
Gözlerinde bulunan yansıtıcı katman çok az olan ışığı kuvvetlendirir.
Gözlerinde bulunan aynaya benzer hücreler var olan düşük ışığı kuvvetlendiriyor.
uçak ve havaalanlarında, H1N1 gibi virüslerin
Devasa gözleri ışığı âdeta kana kana içiyor. Böylece karanlıkta çok çevik hareket edebiliyor.
Kıvırcık tarantulanın sekiz ufak gözünün pek ışık algıladığı söylenemez.
Hatta bu ışığı avlanmakta da kullanıyor olabilirler. Belki de sadece gösterinin tadını çıkarıyorlardır.
Biliyoruz ki, bir kedinin gözleri bir insanın gözlerinden çok daha fazla ışık aldığı için geceleri rahatlıkla görebilir.