Examples of using "Látom" in a sentence and their turkish translations:
Evini görüyorum.
Onları görüyorum.
Ali'yi görüyorum.
Tom'u anlayabiliyorum.
Onu görebilirim.
Ben onu nadiren görüyorum.
- İyi yakalayış.
- İyi yakaladın.
Bunu anlıyorum.
Dağın tepesini görebiliyorum.
Onu görürsem inanırım.
Nehri görüyorum.
Ben gemimi görüyorum.
Onu görmüyorum.
Adamı görüyorum.
Kraliçeyi görüyorum.
Seçeneğim olmadığını görüyorum.
Ne yaptığını anlıyorum.
Evinizi görüyorum.
Onu her gün görüyorum.
Tom'u görürüm.
Ben Tom'u görmeyi ummuştum.
- Ben ışığı görebiliyorum.
- Anlayabiliyorum.
Onu gördüğüme sevinmiştim.
Evi görüyorum.
Onun evini görüyorum.
Ben onu oldukça farklı biçimde görüyorum.
- Onunla görüşebildiğim için mutluyum.
- Onu gördüğüme memnun oldum.
Sen aşıksın değil mi? Bunu görebiliyorum.
Göremiyorum.
Neden Tom'dan şüphelendiğini anlayabiliyorum.
Dana ve Corina'yı görüyorum.
Fark göremiyorum.
Haklı olduğumu anlıyorum.
Hareket eden bir şey görüyorum.
Sorunun ne olduğunu anlıyorum.
Tom'un arabasını görmüyorum.
Ben Tom'u hiçbir yerde görmüyorum.
Ben öyle görmüyorum.
Ben bu evi görüyorum.
Onu görürsem ona inanırım.
Onu yalnızca pazartesi günlerinde görüyorum.
- Okyanusu buradan görebiliyorum.
- Buradan okyanusu görebiliyorum.
Bakıyorum da mum almışsın.
Gerçekten çok meşgul olduğunu görüyorum.
günlük olarak bu manzarayı görüyorum.
Onu göreceğimi umuyorum.
Hatalı olduğumu anlıyorum.
Sanırım Tom onu anladı.
Bunu yapmanın hiçbir anlamı olmadığını görüyorum.
Onun kim olduğunu göremiyorum.
Tom'u her gördüğümde sakız çiğniyor.
Onu asla tekrar görmeyeceğim.
- Görmediğime inanmam.
- Gözlerimle görene kadar inanmam.
- Görene kadar inanmam.
Görsel düşünürüm, düşüncelerimi görebiliyorum.
ve bana göre evde bakım iyi işliyor.
Sonunda mutlu olduğunu gördüğüme sevindim.
Onu görüyorum.
Bu konuşmaya devam etmenin amacı olmadığını anlıyorum.
İkinizin tanıştığını anlıyorum.
Denizi ve nehri görebiliyorum.
Güneşi ve ayı görüyorum.
Bunu daha önce yaptığını görebiliyorum.
Fransızca öğrenmeye gerek görmüyorum.
Bunu işte her gün görüyorum.
Meşgul görünüyorsun.
Ben o oyunu görünce, her zaman ağlarım.
Bu resmi görünce hep ağlarım.
Tom burada görmeyi umduğum son kişiydi.
Mary'yi bu durumda görmeye alışamıyorum.
Bir kediyle hiç uyumadığını görüyorum.
Ceketinde bir yeşil yıldızın olduğunu görüyorum.
Senin gülümsemeni görmek güzel.
Şimdiye kadar Tom'u burada tekrar görmeyi ummuyorduk.
Benim ahır yanıp kül olduktan sonra şimdi ayı görebiliyorum.
Bu koltuktan sahneyi iyi göremiyorum.
Neredeyse hazır olduğumuzu düşünüyorum.
Görünüşe göre, sen bunda çok iyisin.
Sonuçların ne olacağını bilmiyorum.
Bunu neden yapmamamız gerektiğine dair hiçbir sebep görmüyorum.
Her gün iyi olup olmadığını kontrol ediyordum. "Bu, son gün mü? Onu göremeyecek miyim?" diyordum.
"Orada, bir sincap" "Ne? Nerede?" "Yukarıda ağaçta. Görüyor musun?" "Evet, onu gördüm!"
Önümüzdeki pazar seni görmeye can atıyorum.
Onu niçin yapmamam gerektiğini anlamıyorum.
Bazen asla tek başıma olmayacağımı düşünüyorum. Ebeveynlerimin her ikisi de yardımıma ihtiyacı var gibi görünüyor.