Examples of using "Egyáltalán" in a sentence and their turkish translations:
Kesinlikle hayır, değil mi?
Onu hiç okudunuz mu?
Hiç kahve içmiyorum.
Gerekli değildi.
Hayır, hiç de öyle değil.
Hem de hiç.
Benim hiçbir planım yok.
Asla hatalı değilsin.
Onlar mutluluktan uzaklar.
O, zengin olmaktan uzaktır.
Ben onu hiç düşünmüyorum.
Hiç param yok.
O hiç şaşırmış değil.
Bu hiç imkansız değil.
Hiç eğlenmiyorum.
O hiç açık değil.
Hiç uyudun mu?
Onun espri anlayışı yoktur.
Bu hiç karmaşık değil.
Onlar gerçekten arkadaş mı ya?
Hiç anlamıyorum.
Onlar hiç konuşmaz.
Onu zerre kadar tanıyor musun?
Ne fark eder ki?
Benim hiçbir şüphem yok.
- Benden hoşlanıyor musun ki?
- Sen beni sever miydin ya?
O hiç çalışmadı.
Mary hiç makyaj yapmaz.
Bu hiç şaşırtıcı değil.
sağlık hizmetlerinin olmayışı bir yana
Ben hiç aç değilim.
Onu hiç tanımam.
O, benimle hiç konuşmadı.
Dün hiç eğitim görmedim.
- Beni hiç dinliyor musun?
- Beni hiç dinlemiyor musun?
Ben Fransızcayı hiç konuşamam.
Ben hiç yorgun değilim.
"Yorgun musun?" "Hayır, hiç değil."
İngilizceyi hiç konuşamam.
O, hiç İngilizce bilmez.
Neden hiç bana yardım etmiyorsun?
O, hiç Fransızca bilmez.
Hiç komik değildi.
Hiç yorgun görünmüyorsun.
Bu, işe yarıyor mu ki?
Tom hiç ortalarda görünmedi.
Hiç adil değil.
Hiç ilginç değildi.
Hiç de ikna olmadım.
Üzgünüm, benim hiç param yok.
O hiç İngilizce konuşamaz.
Bu hiç de problem değil, değil mi?
Bunu hiç anlayamıyorum.
Kesinlikle korkacak hiçbir şeyin yok.
Bunu hiç anlamıyorum.
- Tom'u hiç sevmiyorum.
- Tom'u hiç sevmem.
- Tom'u günahım kadar sevmem.
Denediğime bile üzgünüm.
Hiç de asabi değilim.
Tom'u tamamıyla hatırlıyor musun?
Ben hiç korkmuyorum.
Tom tamamen hatalı.
Ben Tom'la hiç konuşmadım.
Ben onu son zamanlarda hiç görmedim.
Ben onu hiç beklemiyordum.
Tom hiç akıllı değil.
Hiç acıtmayacak.
Pek de sorun değil.
Ben hiç şaşırmadım.
Ben hiçbir şey göremiyorum.
Hiç utanman yok mu?
Ben Almancayı hiç anlamıyorum.
Onu hiç anlamadım.
O hiç doğru değil.
Ben bunun hakkında hiç düşünmedim.
Tüm olanlar için üzgünüm.
Tom'un kesinlikle düşmanı yok.
- O, hiç tv seyretmez.
- O, hiç televizyon izlemez.
Ben hiç şaşırmadım.
bize seçim olarak görünmüyor?
aynı zamanda nasıl taksi işimizi hızla geliştirebiliriz?
duyduklarım hiç hoşuma gitmedi.
Çünkü hiç de hayal ettiğim gibi görünmüyordu.
ya da hiç ameliyat olmamak.
Eğer hayal etmesi mümkünse.
O, şakayı hiç anlamadı.
Köpeklerden hiç korkmam.
Tom hiçbir şey görmedi.
Tom hiç şaşırmadı.
Bu onu hiç etkilemez.
O sana çok benzemiyor.
Bu hiç yeterli değil.
O kadar da akıllı değilim.