Translation of "Nincsenek" in Turkish

0.023 sec.

Examples of using "Nincsenek" in a sentence and their turkish translations:

- Nincsenek eszméletüknél.
- Nincsenek tudatuknál.

Onlar bilinçsiz.

- Nincsenek rokonai.
- Nincsenek hozzátartozói.

Onun akrabaları yok.

- Tominak nincsenek barátai.
- Tomnak nincsenek barátai.

Tom'un arkadaşları yok.

Nincsenek épületalapok;

Temel atmak yok,

Nincsenek tapasztalatai.

O deneyimden yoksundur.

Nincsenek barátai.

Onun hiç arkadaşı yoktur.

Nincsenek ellenségeim.

Düşmanlarım yok.

Nincsenek vetélytársaim.

Hiçbir rakibim yok.

Nincsenek barátaim.

Hiç arkadaşım yok.

Nincsenek szabályok.

Kurallar yoktur.

Nincsenek barátaid?

Hiç arkadaşınız yok mu?

Nincsenek titkaink.

Hiçbir sırrımız yok.

Nincsenek kétségeim.

Benim hiçbir şüphem yok.

Nincsenek túlélők.

Hayatta kalan yok.

Nincsenek gyermekeim.

Çocuklarım yok.

Nincsenek itt.

Onlar burada değil.

Nincsenek áldozatok.

Hiç kurban yok.

Nincsenek tanúk.

Hiç tanık yok.

Nincsenek határok.

Sınır yok.

Nincsenek kérdéseink.

Hiç sorumuz yok.

Nincsenek garanciák.

Hiçbir garanti yok.

Nincsenek kifogásaim.

Herhangi bir itirazım yok.

Nincsenek gyerekeim.

Hiç çocuğum yok.

Nincsenek gyermekei.

Onun hiç çocuğu yok.

Nincsenek biztosítékok.

Hiç güvence yok.

Nincsenek vesztesek.

Kaybedenler yok.

Nincsenek könyveim.

Benim kitaplarım yok.

Nekem nincsenek kisgyerekeim,

Küçük çocuklarım yok.

Egyáltalán nincsenek terveim.

Benim hiçbir planım yok.

Nincsenek szuvas fogaim.

Hiç diş çürüğüm yok.

Neki nincsenek gyerekei.

Onun hiç çocuğu yok.

Nincsenek kanadai barátaim.

Hiç Kanadalı arkadaşım yok.

Nincsenek közeli barátaim.

Hiç yakın arkadaşım yok.

Ők nincsenek készen.

- Onlar hazır değiller.
- Hazır değiller.

Még nincsenek itt.

Onlar henüz burada değil.

Ma nincsenek óráid?

Bugün derslerin yok mu?

Még nincsenek otthon.

Onlar henüz evde değil.

Tomnak nincsenek barátai.

Tom'un hiç arkadaşı yok.

Nincsenek erkölcsi értékei.

O hiçbir ahlaki değere sahip değil.

Nincsenek további részletek.

Daha fazla ayrıntı yok.

Tomnak nincsenek ellenségei.

Tom'un hiç düşmanı yok.

Tamásnak nincsenek gyerekei.

Tom hiç çocuğa sahip değildir.

Nincsenek saját ötletei.

Onun kendi fikirleri yok.

Itt nincsenek homoszexuálisok.

Burada hiç homoseksüel yok.

Nincsenek óriási pénzügyi stresszhelyzeteim.

Öyle büyük ekonomik sıkıntım da yok.

Sajnálom, ezek nincsenek raktáron.

Üzgünüm, ama onlar stokta yok.

Még mindig nincsenek biztonságban.

Onlar hala güvende değiller.

Nincsenek rózsák a kertben.

Bahçede güller yoktur.

Igazán nincsenek jó prioritásaid!

Gerçekten doğru önceliklere sahip değilsin!

Tomnak nincsenek igazi barátai.

Tom'un hiç gerçek arkadaşı yok.

Az eszperantóban nincsenek kivételek.

Esperantoda istisnalar yoktur.

Az egereknek nincsenek unokáik.

Farelerin torunları yoktur.

Attól tartok, nincsenek tapasztalataim.

Korkarım ki hiç deneyimim yok.

- Nem mozognak.
- Nincsenek mozgásban.

- Onlar hareket etmiyorlar.
- Onlar taşınmıyorlar.

- Nincs problémánk.
- Nincsenek gondjaink.

Bir sorunumuz yok.

Lánytestvéreim vannak. Fivéreim nincsenek.

Benim kız kardeşlerim var. Erkek kardeşlerim yok.

Tomnak egyáltalán nincsenek ellenségei.

Tom'un kesinlikle düşmanı yok.

Városaink, közösségeink azonban nincsenek felkészülve.

Şehirlerimiz ve topluluklarımız hazır değil.

A legtöbben nincsenek olyan állapotban.

Çoğunun sağlık durumu seyahat için uygun değil.

Hogy őszinte legyek, nincsenek céljaim.

Dürüst olmak gerekirse benim amaçlarım da yok;

Nincsenek terveim holnapra. Lazítani fogok.

Yarın için hiç planım yok. Ağırdan alacağım.

- Szellemek nincsenek.
- Nem léteznek kísértetek.

Hayaletler yoktur.

Szerintem ezért nincsenek Tamásnak barátai.

Sanırım Tom'un hiç arkadaşının olmamasının nedeni bu.

Ebben a pisztolyban nincsenek töltények.

Bu tabancada hiç mermi yok.

Tom azt mondta, nincsenek fájdalmai.

Tom ağrısı olmadığını söyledi.

Ennek a kabátnak nincsenek zsebei.

Bu montun cepleri yok.

Nincsenek székek ebben a szobában.

Bu odada hiç sandalye yok.

Ebben az országban nincsenek homoszexuálisok.

Bu ülkede hiç homoseksüel yok.

Ebben az országban nincsenek buzik.

Bu ülkede eşcinsel insanlar yok.

Nincsenek illúzióim arról, mindez hogyan hangzik.

Nasıl olacağı konusunda şüphem yok.

Ez becsapós kérdés. Mivel nincsenek csatornák.

Hileli bir soru. Kanalizasyon yok ki.

Boldog az, akinek már nincsenek vágyai!

- Mutlu, artık hiçbir şeyde gözü olmayandır.
- Mutlu odur ki, artık hiçbir şeyde gözü olmasın.

Idegesít, hogy a barátaim nincsenek itt.

Arkadaşlarımın burada olmamaları beni rahatsız ediyor.

Miért nincsenek arab nyelvű audio fájlok?

Neden Arapça ses dosyaları yok?

Nincsenek hülye kérdések, csak hülye emberek.

Aptal sorular yok, yalnızca aptal insanlar var.

Tom azt mondja, hogy nincsenek ellenségei.

Tom hiç düşmanı olmadığını söylüyor.

Nincsenek előítéleteim a külföldi munkavállalókkal szemben.

Yabancı işçilere karşı bir önyargım yok.

és az emberek nincsenek hozzászokva a dühünkhöz.

ve insanlar öfkemizle rahat olmadığı için.

A tulajdonságaim, amik ma nincsenek, talán megvolnának,

Yine de şimdi olmadığım tüm bu şeyler benim için de söylenebilirdi, eğer o on küsur yılı

Nincsenek gyerekei, de azonkívül boldog életet él.

Onun hiç çocuğu yok ama bunun dışında mutlu bir hayat yaşıyor.

- Továbbra sincs bizonyíték.
- Még mindig nincsenek bizonyítékok.

Hâlâ kanıt yok.

Az emberek nincsenek hozzászokva, hogy valaki őszinte.

İnsanlar dürüst olan birine alışkın değildir.

Tom sérülései nincsenek olyan súlyosak, mint Maryé.

Tom'un yaraları Mary'nin ki kadar şiddetli değildi.

- Nincsen játszótársam.
- Nincsenek barátaim, akikkel játszani lehetne.

- Benim oynamak için hiç arkadaşım yok.
- Oyun oynayacak arkadaşlarım yok.

- Ennek a könyvtárnak nincsenek olyan könyvei, amelyek nem angol nyelvűek.
- Ebben a könyvtárban nincsenek nem angol nyelvű könyvek.

Bu kütüphanenin İngilizce olmayan kitapları yok.

Nincsenek szavaim arra a kékségre, ami elém tárult.

Gördüğüm o renkleri tanımlamak için maviye yeni anlamlar yüklemem lazım.

Nincsenek mellette a szülei, hogy taníthassák. Egyedül van.

Ona bir şey öğretecek bir annesi ya da babası yok. Tek başına.

- Nincsenek könyveim, amiket olvashatnék.
- Nincs könyvem, amit olvassak.

Okumak için hiç kitabım yok.