Translation of "Warnte" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Warnte" in a sentence and their turkish translations:

Tom warnte Maria.

Tom, Mary'yi uyardı.

Tom warnte sie.

Tom onları uyardı.

Er warnte uns.

O bizi uyardı.

Er warnte seine Schüler.

Öğrencilerini uyardı.

Tom warnte Maria vor Johannes.

Tom John hakkında Mary'yi uyardı.

Ich warnte sie davor, hierherzukommen.

Onu buraya gelmemesi için uyardım.

- Der Arzt warnte ihn vor dem Rauchen.
- Der Arzt warnte ihn davor zu rauchen.

Doktor sigaraya karşı onu uyardı.

Er warnte mich vor der Gefahr.

O, tehlike ile ilgili uyardı.

Ich warnte ihn vor der Gefahr.

Ben tehlike hakkında onu uyardım.

Er warnte seine Schwester vor diesem Mann.

Kız kardeşini o adam hakkında uyardı.

- Ich habe sie gewarnt.
- Ich warnte sie.

Onu uyardım.

Das Radio warnte uns vor einer möglichen Überflutung.

Radyo sel olasılığı hakkında bizi uyardı.

Er warnte uns, nicht den Raum zu betreten.

O, bizi odaya girmememiz için uyardı.

Tom warnte Maria davor, allein dorthin zu gehen.

Tom Mary'yi oraya yalnız gitmemesi için uyardı.

Tom warnte mich, dass es hier laut werden würde.

Tom buranın gürültülü olacağı konusunda beni uyardı.

Meine Mutter warnte mich, dass ich dich nicht heiraten solle.

Annem, seninle evlenmemem konusunda uyardı.

Tom warnte mich, dass ich mich von Maria fernhalten solle.

Tom Mary'den uzak kalmam için beni uyardı.

Der Lehrer warnte uns, dass die Prüfung schwierig sein wird.

Öğretmen testin zor olacağı konusunda bizi uyardı.

Tom warnte Maria, dass sie nicht mit Johannes dorthin gehen solle.

Tom Mary'yi oraya John ile gitmemesi için uyardı.

Der Lehrer warnte mich, dass ich mich nicht zum Unterricht verspäten solle.

Öğretmen okula geç kalmamam için beni uyardı.

- Tom warnte mich vor der Gefahr.
- Tom hat mich vor der Gefahr gewarnt.

Tom tehlike ile ilgili beni uyardı.

Im Radio warnte man uns vor dem bevorstehenden Erdbeben und wir begannen unsere Sachen zusammenzusuchen.

Radyo önümüzdeki deprem hakkında bizi uyardı ve eşyalarımızı toplamaya başladık.

Frau Brown warnte Beth, dass sie, falls sie nicht ordentlich esse, dauerhaft übergewichtig sein werde.

Bayan Brown, o uygun şekilde yemek yemezse, kalıcı kilolu olacağı konusunda Beth'i uyardı.

Frau Brown warnte Beth, dass sie immer zu schwer sein wird, wenn sie nicht vernünftig isst.

Bayan Brown Beth'i eğer makul şekilde yemezse her zaman çok ağır olacağı konusunda uyardı.

Tom warnte Maria, dass Johannes nur Ärger machen würde; sie schlug seine Warnung jedoch in den Wind.

Tom John'un beladan başka bir şey olmadığı konusunda Mary'yi uyardı, o onun uyarısını görmezden geldi.