Examples of using "Mühe" in a sentence and their turkish translations:
Lütfen zahmet etmeyin.
Yarın daha güçlü dene.
Deniyoruz.
Tom'un çabaları ödüllendirildi.
Emeğine sağlık.
Yeterince gayret etmiyorsun.
Gelecek sefer daha çok çalış.
Daha çok deneyebiliriz.
Daha çok çalışacağım.
Daha çok çalışmalıyız.
Daha çok çalışmalısın.
O çok çalışır.
İngilizce öğrenmek zor bir iştir.
O buna değer.
Tom çok çalışır.
Gerçekten çok denedik.
Yeterince çok denemedin.
Bu, okuman için kolay bir kitap.
Zahmete deymez.
O bir zaman ve çaba kaybıydı.
Çok fazla çalışıyorsun.
Tom çok fazla çabalıyor.
Gelecekte daha iyisini yapmak için çalış.
Tom gerçekten sıkı çalışıyor.
Sonunda çaba ile her şey iyi olacak.
Ben çok çalışıyorum.
Çekilen zahmete sonuna kadar değmişti.
Onu aramak için zahmet etmeyin.
Çok denedim.
Sana ayak uydurmaya çalışacağım.
Sakin ol ve elinden geleni yap.
Tüm çabalarına rağmen o başarılı olmadı.
Onun evini bulmada biraz sorun yaşadım.
Gelecek sefer daha iyi bir iş çıkar.
Yeterince çok denemedin.
Belki çok çalışıyorsunuz.
Biraz daha denemelisin.
Deneyeceğime söz veriyorum.
- Tom kibar olmaya çalıştı.
- Tom kibar olmayı denedi.
Tom gülmemeye çalıştı.
Tom esnememeye çalıştı.
Şu andan itibaren daha çok çalış.
- O geçinmek için zor bir zaman geçirdi.
- Geçimini sağlamakta zorluk çekti.
Bu problemi çözmede zorluk çektim.
Tom kesinlikle çok çabalıyor.
Onu tamir etmeye ne gerek var?
Tom'un daha sıkı çalışması gerekirdi.
Tom bunu yapmak için çok uğraştı.
Tom meşgul görünmek için elinden geleni yaptı.
Seni hayal kırıklığına uğratmamaya çalışacağım.
Onlar öğretmenlerinin sorusuna güçlükle cevap verdi.
O beni ona yazma sorunundan kurtaracak.
O, çok çalıştı, ama başaramadı.
O çok çalıştı fakat başarısız oldu.
Attığın taş ürküttüğün kuşa değmez.
Unut gitsin. O buna değmez.
Gelecek sefer biraz daha çok çalışmalıyım.
Tom denemedi bile.
Denemedin bile.
Tom'a ayak uydurmaya çalışacağım.
Onlara ayak uydurmaya çalışacağım.
Ona ayak uydurmaya çalışacağım.
Ona ayak uydurmaya çalışacağım.
Tom'un tek bacağı üzerinde durma sorunu var.
Tom çok çalıştı, ancak başarısız oldu.
Tom, Mary'ye daha fazla çalışması gerektiğini söyledi.
Gerçekten sıkı çalıştım.
Bu mektubu cevaplamak için zahmet etmeyin.
Gerçekten daha çok çalışmalıyız.
Bırak zeki çocuklar uğraşsınlar demiş
Biraz daha çabayla.
Tom'un çoğunlukla olayları hatırlama sorunu var.
Sadece komşu gibi olmaya çalışıyorum.
Ödevimize çaba sarf ettik.
Tom panik olmamaya çalıştı.
- İnkâr etmeye çalışma.
- Boşuna inkâr etme.
O, sınıf arkadaşların ayak uydurmak için mücadele etti.
Başını ağrıtmaya değmez.
Her sabah erken kalkmaya gayret edeceğim.
Daha çok çabala.
Çok çalıştığını biliyorum.
Daha sıkı çalışmalıydın.
Daha çok çalışmazsan, başarısız olursun.
Güçlükle ayağa kalkabilirim.
Tom daha çok çabalar.
Onunla arkadaş olmak için elimden gelenin en iyisini yaptım.
Bütün problemleri kolaylıkla çözdü.
O beni istasyonda uğurlama zahmetine girdi.
Zavallı adama yardımcı olmak için zahmete girdi.
- Çabaya değmez.
- Bu çabaya değmez.
- Onun yolculuğu iptal etmesini ikna etmeye çalışarak zor bir zaman geçirdim.
- Onu yolculuktan vazgeçirmeye çalışırken epey zorlandım.
Bana kitabı gönderme zahmetinde bulundu.
Ben elimden geleni yaptım.
Merhametliliğini ve kendi adıma çabalarını takdir ediyorum.
Tom kırk yılda bir saçını tarama zahmetine katlanır.
Sana bu hediyeyi satın almak için çok çalıştık.