Examples of using "Lebenden" in a sentence and their turkish translations:
Onlar bir ayıyı canlı yakaladılar.
mikrobiyal aktiviteler ile toprakta parçalanarak
Kedi canlı bir fare ile oynuyordu.
Ben sadece yaşamdan korkarım!
Filler bugün yaşayan en büyük kara hayvanlarıdır.
Canlı bir balinayı asla görmedim.
Yaşayanların sayısı ölülerinkinden daha azdı.
Doktor canlı hastayı morga gönderdi.
Bu, yaşayan balıklar için ya boğulmak demek ya da ölümüne ezilmek.
Vahşi, özgür bir hayvan tarafından bütünüyle kabullenilmek
Canlı bir ıstakozu kaynar su dolu bir kaba atmak acımasızca.
- Bu kahrolası köyde yaşayan köylülerin çoğunluğu ne okuyabiliyor ne de yazabiliyor.
- Bu kasvetli köyde yaşayan köylülerin çoğunluğu ne okuyabiliyor ne de yazabiliyor.
- Bu kahrolası köyde yaşayan köylülerin çoğu cahildir.
- Bu kasvetli köyde yaşayan köylülerin çoğu cahildir.
Yaşam, yaşayanlara aittir ve yaşayan, değişim için hazırlanmalıdır.
Her sabah canlı bir kurbağa ye ve günün geri kalan kısmında sana daha kötü bir şey olmayacak.