Translation of "Gründe" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Gründe" in a sentence and their turkish translations:

Solange unsere Gründe dafür,

İyi bir gün geçirmemize dair

Die Gründe sind verständlich.

Nedenleri anlaşılabilir.

Ich hatte meine Gründe.

Kendimce nedenlerim vardı.

Tom hat seine Gründe.

Tom'un kendi sebepleri var.

Wir hatten unsere Gründe.

Bizim nedenlerimiz vardı.

Die Gründe sind wie folgt.

Nedenler aşağıdaki gibi.

Ich habe meine eigenen Gründe.

Benim kendi nedenlerim var.

Es gibt einige oberflächliche Gründe.

Birkaç yüzeysel nedenler var.

Und deshalb sind ihre wahren Gründe

bu sebeple gerçekleşme sebeplerini

Wir kennen die Gründe nicht genau

Bunun neden olduğunu tam olarak bilmiyoruz

Er hat seine Gründe dafür dortzubleiben.

Orada kalmak için onun nedenleri var.

Tom muss seine Gründe gehabt haben.

Tom'un nedenleri olmalıydı.

Die Gründe unseres Misserfolgs sind die folgenden.

Başarısızlığımız için nedenler aşağıdaki gibidir.

Es scheint dafür mehrere Gründe zu geben.

Bunun için birkaç neden var gibi görünüyor.

Sie hatte gute Gründe, die Scheidung einzureichen.

Boşanma davası açmak için iyi bir nedeni vardı.

Ich habe gute Gründe, Tom zu hassen.

Tom'dan nefret etmek için iyi nedenlerim var.

Tom hat seine Gründe für sein Handeln.

Tom'un onu yapmak için nedenleri var.

Es gab mehrere Gründe für diesen Unfall.

Bu kaza için birkaç neden vardı.

Er hat gute Gründe, das zu glauben.

Buna inanmak için iyi dayanakları var.

Das Schicksal wird schon seine Gründe haben.

- Kader onun nedenleri vardır.
- Kaderin elbet bir bildiği vardır.

Ich hatte gute Gründe, das zu tun.

Onu yapmak için iyi bir gerekçem vardı.

Tom hatte gute Gründe, dort nicht hinzugehen.

Tom'un gitmemesi için iyi bir sebebi vardı.

Eigentlich einer der Gründe für die ungelösten Geheimnisse

aslında çözülemeyen sırların sebeplerinden bir tane de bu olabilir

Du hast sicher gute Gründe, ärgerlich zu sein.

Kızgın olmak için nedenlerin var sanırım.

Was sind die hauptsächlichen Gründe dieser negativen Begleiterscheinungen?

Bu negatif doğal sonuçların arkasındaki ana nedenler nedir?

Es gibt viele gute Gründe, es nicht zu tun.

Onu yapmamak için bir sürü iyi nedenler var.

- Sie ist wegen gesundheitlicher Gründe abwesend.
- Sie fehlt krankheitshalber.

- O, hastalıktan dolayı mevcut değil.
- O, hastalıktan dolayı yoktur.

Er führte Gründe an für unseren Bündnisschluss mit dieser Nation.

O, o ülke ile ittifak kurmamızı savundu.

Ganz ehrlich: Ich verstehe die Gründe für solche Taten nicht.

Dürüst olmak gerekirse, bu tür eylemlerin nedenlerini anlamıyorum.

Tom hat schon seine Gründe dafür, das nicht zu tun.

Tom'un bunu yapmamak için nedenleri var.

Denn ich weiß, dass sich, wenn man Leuten die Gründe erklärt,

Çünkü insanlarla nedenler hakkında etkileşime geçtiğimizde

Die Gründe dafür entschlüsseln wir erst allmählich. Vielleicht, um Beute anzulocken.

Nedenini daha yeni yeni anlamaya başlıyoruz. Belki de av çekmek içindir.

Einer der Gründe war, Angriffe auf die Hagia Sophia zu verhindern.

bunun sebeplerinden bir tanesi Ayasofya'ya yapılacak saldırıları engellemekti

Es gibt viele gute Gründe, warum du es nicht tun solltest.

- Onu yapmaman için çok sayıda sebep var.
- Onu yapmaman için çok sayıda nedenler var.

Ich nehme an, dass Tom schon seine Gründe dafür haben wird.

Tom'un onu yapması için sebepleri olduğunu umuyorum.

Ich bin sicher, dass Tom gute Gründe hatte, das zu tun.

Tom'un onu yapmak için iyi nedenleri olduğundan eminim.

Wege findet der, der will. Wer nicht will, der findet Gründe.

Bir şeyi yapmak isteyen bir yol bulur. İstemeyen ise mazeret.

Einer der größten Gründe dafür war die größte Kirche in der Region

bunun sebeplerinden en önemlisi bölgenin en büyük kilisesi orasıydı

- Tom erläuterte die Gründe für seine Entscheidung.
- Tom erläuerte die Hintergründe seiner Entscheidung.

Tom, kararının nedenlerini açıkladı.

- Ich weiß zwar nicht, welche, aber ich bin mir sicher, dass Tom seine Gründe dafür hat, Maria nicht einzustellen.
- Ich weiß nicht, warum, aber ich bin mir sicher, dass Tom seine Gründe hat, Maria nicht anzustellen.

Niçin olduğunu bilmiyorum, Fakat Tom'un Mary'yi çalıştırmamak için nedenleri olduğundan eminim.

Das ist einer der Gründe, warum ich glaube, dass kein Orang-Utan je einen Menschen getötet hat.

tarihte orangutan kaynaklı hiç insan ölümü olmamasının sebebi bence bu.

Angst vor Immigration ist einer der Gründe, warum Großbritannien dafür votiert hat, die Europäische Union zu verlassen.

Göç ile ilgili kaygı Büyük Britanya'nın Avrupa birliğinden ayrılmak için oy verme nedenlerinden biridir.

Einer der Gründe dafür ist die unterschiedliche Haltung Japans im Vergleich zu anderen Ländern, was das Bildungswesen angeht.

japonya ve diğer ülkeler arasındaki farklılığın nedenlerinden biri eğitime bakışlarıdır.