Translation of "Einwohner" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Einwohner" in a sentence and their turkish translations:

Die Stadt hat viele Einwohner.

Şehrin büyük bir nüfusu vardır.

Die Stadt hat etwa 100.000 Einwohner.

Kentin nüfusu 100 bin civarındadır.

Brasilien hat fast 200 Millionen Einwohner.

Brezilya'nın hemen hemen 200 milyon nüfusu vardır.

Wie viele Einwohner hat New York?

New York'un nüfusu nedir?

Japan hat weniger Einwohner als Amerika.

Japonya'nın nüfusu Amerika'dan daha azdır.

Die Einwohner rebellierten gegen den Gebieter.

- Halk yöneticiye karşı ayaklandı.
- İnsanlar yöneticiye karşı isyan etti.

Niue zählt gerade einmal 1400 Einwohner.

Niue'nin nüfusu sadece 1400'dür.

10 % der Einwohner kommen aus Japan.

Sakinlerinin % 10'u Japonya'dan geliyor.

Diese Stadt hat eine Million Einwohner.

Bu şehrin bir milyon sakini var.

Weißt du, wie viel Einwohner Boston hat?

Boston'un nüfusunun ne olduğunu biliyor musun?

Venedig hat jetzt weniger als 60000 Einwohner.

Venedik artık 60.000'den az nüfusa sahiptir.

Weißt du, wie viele Einwohner Australien hat?

- Avustralya'da kaç kişi yaşıyor biliyor musun?
- Avustralya'da kaç kişinin yaşadığını biliyor musun?

Sagen zwei Drittel aller Einwohner der USA: "Nie."

Birleşik Devletler genelindeki insanların üçte ikisinin cevabı "Hayır" oldu.

Die Einwohner waren von einer langanhaltenden Dürre geplagt.

Yerlilere uzun süre kurak havayla işkence yapıldı.

Mehr als 70 Prozent der Einwohner begünstigen das Programm.

Sakinlerin %70'inden fazlası programı destekliyor.

Tōkyō hat mehr Einwohner als jede andere Stadt in Japan.

Tokyo'nun Japonya'daki herhangi bir şehirden daha büyük nüfusu var.

Mehr als die Hälfte der Einwohner sind gegen den Plan.

Oturanların yarısından fazlası plana karşı çıkıyor.

Stattdessen muss er feststellen, dass 90%der Einwohner Moskaus geflohen sind.

Ama onun yerine şehir sakinlerinin %90'ın kaçtığını öğrendi

Das Großherzogtum Luxemburg hat 563 000 Einwohner, von denen 46 % Ausländer sind.

Lüksemburg Büyük Dükalığı 563.000 nüfusa sahiptir ve bunların %46'sı yabancıdır.

Es war unzweifelhaft, dass die Einwohner dieser Insel abscheuliche Verbrechen verübt hatten.

Bu adanın sakinlerinin korkunç suçlar işledikleri kesin idi.

Durch Lichtverschmutzung können 80 Prozent der Einwohner Nordamerikas nicht die Milchstraße sehen.

Işık kirliliği, Kuzey Amerika'daki insanların yüzde 80'inin Samanyolu'nu görmesini engelliyor.

- Bukarest hat eine Bevölkerung von 2,1 Millionen Einwohnern.
- Bukarest hat 2,1 Millionen Einwohner.

Bükreş 2.1 milyon nüfusa sahiptir.

- China hat etwa achtmal so viele Einwohner wie Japan.
- Die Einwohnerzahl Chinas ist etwa achtmal so groß wie die Japans.

Çin'in nüfusu Japonya'dan yaklaşık sekiz kat daha büyüktür.

- Mehr als die Hälfte der Anwohner sind gegen den Plan.
- Mehr als die Hälfte der Einwohner sind gegen den Plan.

Oturanların yarısından fazlası plana karşı çıkıyor.

- Die Bevölkerungszahl Japans liegt bei 120 Millionen.
- Japan hat eine Bevölkerung von etwa hundertzwanzig Millionen.
- Japan hat etwa hundertzwanzig Millionen Einwohner.

Japonya'nın nüfusu yaklaşık 120 milyondur.

Ohne Zweifel findet sich auf dieser Welt zu jedem Mann genau die richtige Ehefrau und umgekehrt; wenn man jedoch in Betracht zieht, dass ein Mensch nur Gelegenheit hat, mit ein paar hundert anderen bekannt zu sein, von denen ihm nur ein Dutzend oder weniger nahesteht, darunter höchstens ein oder zwei Freunde, dann erahnt man eingedenk der Millionen Einwohner dieser Welt leicht, dass seit Erschaffung ebenderselben wohl noch nie der richtige Mann der richtigen Frau begegnet ist.

Kuşkusuz bu dünyada her erkeğin ve kadının evlenmek için huyu huyuna, suyu suyuna tamamen denk birisi mutlaka vardır; fakat bir insanın sadece birkaç yüz kişiyle tanışma fırsatı bulduğu, bu birkaç yüz kişi içinden belki bir düzinesini yakından tanıdığı, bu bir düzinenin de ancak birkaçıyla dost olduğu göz önüne alınır ve de dünyada milyonlarca insanın yaşadığı hatırda tutulursa kolayca görülür ki dünya yaratıldığından beri doğru erkek doğru kadınla muhtemelen daha hiç karşılaşmamıştır.