Translation of "Dunkle" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Dunkle" in a sentence and their turkish translations:

Japaner haben dunkle Augen.

Japonların koyu gözleri vardır.

Ich mag dunkle Schokolade.

Ben siyah çikolatayı seviyorum.

Er hatte dunkle Augen.

Onun gözleri koyuydu.

Dunkle Materie ist unsichtbar.

Karanlık madde görünmezdir.

- Er trägt immer dunkle Kleidung.
- Er hat immer dunkle Kleider an.

O her zaman koyu giysiler giyer.

Tom hat eine dunkle Hautfarbe.

Tom koyu tenli.

Sie trägt gerne dunkle Farben.

Koyu renk giymeyi sever.

Tom trägt gerne dunkle Farben.

Tom koyu renkleri giymeyi seviyor.

Tom trägt immer dunkle Kleidung.

Tom her zaman koyu elbiseler giyer.

Ich trage gewöhnlich dunkle Kleidung.

Ben genellikle koyu renk giysiler giyerim.

- Er trägt immer eine dunkle Brille.
- Er hat immer eine dunkle Brille auf.

O her zaman siyah gözlük takar.

Die dunkle See wird zur Bühne...

Karanlık denizlerimiz...

Fast alle Japaner haben dunkle Haare.

Neredeyse tüm Japonlar koyu saça sahiptir.

Tom trägt fast immer dunkle Kleidung.

Tom neredeyse her zaman koyu kıyafetler giyer.

Ich habe die dunkle Straße überquert.

Ben, karanlık bir sokaktan geçtim.

Es war eine sehr dunkle Nacht.

Çok karanlık bir geceydi.

Alle beide hatten dunkle Kleidung angezogen.

Her ikisi de koyu renk kıyafetler giymişti.

Dunkle Wolken sind die Vorzeichen für Regen.

Kara bulutlar yağmur habercisidir.

Er hat dunkles Haar und dunkle Augen.

Onun koyu renk saçları ve koyu renk gözleri vardır.

Es war eine dunkle und stürmische Nacht.

Karanlık ve fırtınalı bir geceydi.

Maria hatte dunkle Ringe unter den Augen.

Mary'nin gözlerinin altında mor halkalar vardı.

Tom hat dunkle Ringe unter den Augen.

Tom'un gözlerinin altında koyu renkli halkalar vardır.

Tom hat immer eine dunkle Brille auf.

Tom her zaman koyu renkli gözlük takar.

Dunkle Nächte wie diese sollten es leichter machen.

Kara geceler işlerini biraz daha kolaylaştıracaktır.

Bei Nacht zeigen selbst Korallen ihre dunkle Seite.

Gece olunca, mercanların bile karanlık yüzü ortaya çıkıyor.

Wir wissen nicht, woraus die dunkle Materie besteht.

Karanlık maddenin neyden yapıldığını bilmiyorum.

Maria hat langes, dunkles Haar und dunkle Augen.

Mary'nin uzun koyu renk saçları ve koyu renk gözleri var.

- Ich habe dunkle Haare.
- Ich habe dunkles Haar.

Koyu renk saçlarım var.

Ich benutze eine Taschenlampe, um dunkle Stellen zu beleuchten.

Karanlık alanları aydınlatmak için bir el feneri kullanırım.

Ich habe gerade die dunkle Seite von Tatoeba entdeckt.

Tatoeba'nın karanlık yönünü kesinlikle keşfettim.

- Jeder Mensch ist ein Mond und hat eine dunkle Seite, die er nie jemandem zeigt.
- Jeder ist ein Mond und hat seine dunkle Seite, die er niemandem zeigt.

Herkes bir aydır, ve hiç kimseye göstermediği karanlık bir yüzü vardır.

- Gewitter sind beängstigend.
- Gewitter sind furchteinflößend.
- Der grollende, dunkle Himmel verströmt unangenehmes Gefühl.

Fırtınalar korkutucu.

Jeder ist ein Mond und hat seine dunkle Seite, die er niemandem zeigt.

Herkes bir aydır, ve hiç kimseye göstermediği karanlık bir yüzü vardır.

Astronomen haben eine Galaxie entdeckt, in der es fast keine dunkle Materie gibt.

Gök bilimciler, içinde hiç karanlık madde bulunmayan bir galaksi keşfettiler.

Jeder Mensch ist ein Mond und hat eine dunkle Seite, die er niemandem zeigt.

Her insan bir aydır ve kimseye göstermediği karanlık bir tarafa sahiptir.

Sie setzte eine dunkle Brille auf, um ihre Augen vor dem Sonnenlicht zu schützen.

Gözlerini güneşten korumak için koyu renk gözlük taktı.

Es ziehen immer mehr dunkle Wolken auf, und es sieht zunehmend so aus, als wollte es regnen.

Bulutlar gittikçe kararıyor ve yağmur yağabilir gibi görünmeye başlıyor.