Translation of "Bienen" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Bienen" in a sentence and their turkish translations:

Denke wie Bienen

tıpkı arılar gibi düşünün

Bienen machen Honig.

Arılar bal yapar.

Achte auf Bienen.

Arılara dikkat edin.

Wer isst Bienen?

Kim arı yer?

Was fressen Bienen?

Arılar ne yer?

Blumen ziehen Bienen an.

Çiçekler arıları çeker.

Die Bienen essen Nektar.

Arılar nektar yer.

Bienen geben uns Honig.

Arılar bize bal temin eder.

Honig wird von Bienen hergestellt.

Bal, arılar tarafından üretilir.

Hummeln sind größer als Bienen.

Bombus arıları arılardan daha büyüktürler.

Tom ist allergisch auf Bienen.

Tom'un arılara alerjisi var.

Bienen versorgen uns mit Honig.

Arılar bizim için bal sağlar.

- Viele Bienen starben im Laufe des Winters.
- Viele Bienen starben während des Winters.

- Bir sürü arı kışın öldü.
- Kış boyunca birçok arı öldü.

Bienen fliegen von Blume zu Blume.

Arılar çiçekten çiçeğe uçarlar.

Stehlt den Bienen nicht den Honig!

Arılardan bal çalma!

- Tom ist allergisch auf Bienen, Hornissen und Wespen.
- Tom hat eine Bienen-, Hornissen- und Wespenallergie.

Tom'un arılar, eşek arıları ve yaban arılarına karşı alerjisi vardır.

Die Mädchen sind so fleißig wie Bienen.

- Kızlar, arılar kadar meşguller.
- Kızlar arılar gibi meşguller.

Wie viele Bienen leben in einem Bienenstock?

Bir kovanda kaç tane arı yaşıyor?

Wieso sterben Bienen, nachdem sie gestochen haben?

Arılar neden soktuktan sonra ölürler?

In der Zwischenzeit können Bienen Ameisen nichts antun.

bu arada arılar karıncalara hiçbir şey yapamazlar.

Wo Bienen sind, ist der Honig nicht ferne.

Arıların olduğu yerde, bal uzak değildir.

In ihrem Nest ist eine Königin. Genau wie Bienen

yuvalarında bir kraliçe vardır. Tıpkı arılar gibi

Heute Nacht habe ich geträumt, dass ich Bienen esse.

Dün gece rüyamda arı yediğimi gördüm.

- Tom ist Imker.
- Tom ist Bienenzüchter.
- Tom züchtet Bienen.

Tom bir arıcı.

Aber es gibt keine Vögel oder Bienen, um Pollen zu verbreiten.

...polenlerini saçacak kuş veya arı yoktur geceleri.

Bücher sind Bienen, die Blütenstaub von einem Geist zum andern tragen.

Kitaplar bir akıldan diğerine polen taşıyan arılardır.

Tausende Bienen schwingen ihre Flugmuskeln und erzeugen genug Wärme für den Bienenstock.

Binlerce arı, kanat kaslarını titreterek kovanı sıcak tutmaya yetecek kadar ısı üretiyor.

Ein Stich könnte sie töten. Aber zum Glück ist den Bienen zu kalt, um anzugreifen.

Sokulacak olursa ölebilir. Ama neyse ki arılar saldıramayacak kadar üşüyor.

Die Heimat der Vögel ist der Wald, die Heimat der Fische ist der Fluss, die Heimat der Bienen sind die Blumen und China ist die Heimat der kleinen Kinder. Wir lieben unsere Heimat von Kindsbeinen an, genauso wie die Vögel den Wald, die Fische den Fluss und die Bienen die Blumen lieben.

Kuşların vatanı ormandır, balıkların nehir, arıların çiçekler ve Çin de küçük çocukların vatanıdır. Biz çocukluğumuzdan beri vatanımızı kuşların ormanı, balıkların nehri, arıların çiçekleri sevdiği gibi seviyoruz.

Kommentatoren haben das Geräusch der Vuvuzelas abwechselnd als "nervtötend" und "satanisch" beschrieben und es mit "einer Stampede von wütenden Elefanten", "einem ohrenbetäubenden Schwarm von Heuschrecken" , "einer Ziege auf dem Weg zur Schlachtbank", " einem gigantischen Stock voll sehr wütender Bienen" und "einer Ente auf Drogen" verglichen.

Maç spikerleri vuvuzelaların seslerini "rahatsız edici" ve "şeytani" gibi çeşitli şekillerde tarif ettiler ve onu "gürültücü fillerin izdihamı", "sağır eden çekirge sürüsü", "katliam yolundaki bir keçi", "çok kızgın arılarla dolu büyük bir kovan" ve "hızlı ördek"'e benzettiler.