Translation of "Beleidigt" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Beleidigt" in a sentence and their turkish translations:

- Sei nicht beleidigt!
- Seid nicht beleidigt!
- Seien Sie nicht beleidigt!

Alınma.

Ich bin beleidigt.

Ben kırgınım.

Tom ist beleidigt.

Tom dargın.

Tom war beleidigt.

Tom kırgındı.

Ich habe dich beleidigt.

- Seni kırdım.
- Sizi rencide ettim.
- Sizi gücendirdim.

Tom hat mich beleidigt.

Tom bana hakaret etti.

Tom ist leicht beleidigt.

Tom kolayca kırılır.

Tom war nicht beleidigt.

Tom rahatsız edilmedi.

Er hat mich öffentlich beleidigt.

O, bana herkesin önünde hakaret etti.

Er hat unsere Mannschaft beleidigt.

Bizim takıma hakaret etti.

Habe ich dich irgendwie beleidigt?

Seni kızdıracak bir şey yaptım mı?

Hast du mich gerade beleidigt?

Az önce bana hakaret ettin mi?

Er hat mich grundlos beleidigt.

Nedensiz olarak bana hakaret etti.

Tom hat mich öffentlich beleidigt.

Tom halkın içinde bana hakaret etti.

Ich bin nicht so leicht beleidigt.

Ben kolayca kırılmam.

Ich hoffe, Tom war nicht beleidigt.

Tom'un kırgın olmadığını umuyorum.

Ich wurde von dem Polizisten beleidigt.

Ben polis tarafından rahatsız edildim.

- Warum sind Sie beleidigt?
- Warum sind Sie eingeschnappt?
- Warum ist er eingeschnappt?
- Warum ist er beleidigt?

- O niçin kızgın?
- O niçin öfkeli?

Ich war beleidigt durch ihre ungehobelten Manieren.

Onun kaba davranışı tarafından rencide edildim.

Er fühlte sich beleidigt und wurde zornig.

Kendine hakaret edildiğini hissettiğinde o sinirlendi.

- Sie beleidigte ihn.
- Sie hat ihn beleidigt.

O ona hakaret etti.

- Tom beleidigte Mary.
- Tom hat Mary beleidigt.

Tom, Mary'ye hakaret etti.

Maria tat so, als wäre sie beleidigt.

Mary hakaret edilmiş gibi davrandı.

Tom tat so, als wäre er beleidigt.

Tom hakaret edilmiş gibi davrandı.

Sei nicht beleidigt. Tom ist zu jedem so.

- Alınmana gerek yok. Tom herkese karşı böyledir.
- Gücenme. Tom herkese karşı böyle.

Tom erschoss den Mann, der ihn beleidigt hatte.

Tom kendisine hakaret eden bir adamı vurup öldürdü.

Tom wusste nicht, dass er jemanden beleidigt hatte.

Tom birine hakaret ettiğini bilmiyordu.

Er hat sie beleidigt. Deshalb wurde sie ärgerlich.

O ona hakaret etti. Onun sinirlenme nedeni budur.

Du hast überhaupt keinen Grund, dich beleidigt zu fühlen.

Gücenmiş hissetmek için kesinlikle hiçbir nedenin yok.

Sie schien sich durch seine Worte beleidigt zu fühlen.

O, onun söylediklerinden gücenmiş gibi görünüyordu.

Ich bitte um Entschuldigung, falls ich dich beleidigt habe.

- Seni kırdıysam özür dilerim.
- Seni üzdüysem özür dilerim.
- Seni incittiysem özür dilerim.

Tom hat Mary beleidigt, deshalb ist sie so aufgebracht.

Tom Mary'ye hakaret etti. Bunun sebebi çok üzgün olmasıdır.

Ich kann ihm nicht verzeihen, da er mich öffentlich beleidigt hat.

O beni herkesin içinde aşağıladığı için onu affedemiyorum.

Man muss aufpassen, was man zu Leuten sagt, die leicht beleidigt sind.

- Kolay rencide olan insanlara ne söyleyeceğinize dikkat etmelisiniz.
- Alıngan insanlara söyleyecekleriniz konusunda dikkatli olmak zorundasınız.

- Sie beleidigten ihn und seine Frau.
- Sie haben ihn und seine Frau beleidigt.

Onlar ona ve eşine hakaret ettiler.