Examples of using "„wussten" in a sentence and their turkish translations:
Herkes bilirdi.
Onlar hiçbir şey bilmiyorlardı.
Hepimiz o konuyu biliyorduk.
Bunu herkes biliyordu.
Yeterince biliyorduk.
- Herkes biliyordu.
- Herkes bilgi sahibiydi.
ve biz bilmiyor muyduk?
Biz onu zaten biliyorduk.
Onların hepsi biliyorlardı.
Onlar zaten biliyorlardı.
Bunun hakkında her şeyi biliyorduk.
Onlar nasıl bildiler?
Hepimiz bunu biliyordu.
Hasta olduğunu biliyorduk.
Herkesin bunu bildiğini sanıyordum.
Biz ne olduğunun farkındaydık.
Tom ve Mary bunu biliyordu.
Senin orada olduğunu bilmiyorduk.
Biz onu başından beri biliyorduk.
Geleceğini biliyorduk.
Evli olduğumu biliyordun.
Bunu biliyorduk.
Ben hariç herkes onu biliyordu.
Herkes onun hakkında biliyordu.
Tom'un geç kalmayacağını biliyorduk.
Onu biliyorduk.
Tom ve Mary bilmiyordu.
Onlar bildiğimi biliyordu.
Tom'un kazanacağını biliyorduk.
- Hırsızlar ne yapıyor olduklarını biliyorlardı.
- Hırsızlar ne yaptıklarını biliyordu.
Çiftçiler ne yapacağını bilmiyordu.
Önce ne yapacaklarını bilmediler.
Demem o ki bu insanlar ne yaptığını biliyor.
Biz ne yapacağımızı bilmiyorduk.
Tom'un zorda olduğunu herkes biliyordu.
Etçil kaplumbağaların olduğunu biliyor muydun?
Ofisteki herkes Tom'un sorunları hakkında biliyordu.
Biz onu başından beri biliyorduk.
Herkes onun geri dönmeyeceğini biliyordu.
Köpeklerin bize havlayacağını biliyorduk.
- Hangi arabaya binileceğini bilmiyorduk.
- Hangi arabaya binmemiz gerektiğini bilmiyorduk.
ve bizim bundan 25 yıl öncesine kadar haberimiz dahi yoktu
İlk olarak ne yapacaklarını bilmiyorlardı.
Kiminle buluşmaları gerektiğini dahi bilmiyorlardı.
Nereye gideceklerini bile bilmiyorlardı.
Ne yapacaklarını bile bilmiyorlardı.
Onlar bile neye baktıklarını bilmiyordu.
Bizim orada olduğumuzu onlar bile bilmiyordu.
Onlar, Mary'ye güvenebileceklerini biliyorlardı.
Herkes bunu biliyordu ama umursamadım.
Öğrenciler nasıl bir yanıt vereceklerini bilmiyorlardı.
Öğretmenin geç kalmayacağını biliyorduk.
Onun onları sevmediğini insanlar biliyordu.
Hangi otobüse bineceğimizi bilmiyorduk.
Bir şey yapılması gerektiğini biliyorduk.
- "Bunun hakkında bilgi sahibi miydin?" "Neyin hakkında?"
- "Bu konuda bilgi sahibi miydin?" "Hangi konuda?"
Onların hangi trende olacaklarını bilmiyorduk.
Ne bulduklarını bile bilmiyorlardı.
Onun bir gün olacağını biliyorduk.
Başka ne yapacağımızı bilmiyorduk.
ve ben doğmadan önce işitme engeli ile ilgili hiçbir şey bilmiyorlardı.
O günlerde insanlar zaten dünyanın yuvarlak olduğunu biliyorlardı.
Herkesin bunu bildiğini sanıyordum.
- Tom'un yaptığı lakayıt el hareketini nasıl yorumlayacağımızı bilemedik.
- Tom'un elleriyle yaptığı küçümseyen jesti nasıl yorumlayacağımızı bilmiyorduk.
Herkes onu biliyordu.
Bunu zaten biliyordun, değil mi?
Onun yanlış olduğunu biliyordun.
Bunu o zaman biliyor muydunuz?
Onu zaten biliyor muydun?
Bunu önceden biliyor muydun?
Onlar metali demir cevherlerinden nasıl eriteceğini biliyordu.
Bilmiyor musun?
ve Norveçlilerin bildiği ilk şey yaklaşan silahların parıltısını görmekti.
Tom'un Fransızcayı iyi konuşabildiğini herkes biliyordu.
Tom'un burada olduğunu nasıl bildin?
Tom'un ehliyeti olmadığını biliyor muydun?
Tom ikili bir hayat sürdü. Birbirleriyle ilgili hiçbir şey bilmeyen iki ailenin babasıydı.
Bunu zaten biliyordun, değil mi?
- Bütün bunları nasıl bildin?
- Bütün bunlardan nasıl haberdar oldun?
Fransızların "simetri" ve "asimetri" arasındaki farkı işitmediklerini biliyor musunuz?
Onun bir kat mülkiyeti aldığını biliyor muydun?
Bildiğimi biliyordun.
Tom'un yalnız olduğunu biliyor muydun?
Kanadalı olduğumu nasıl bildin?
Tom'un Boston'da hiç bulunmadığını nasıl bildin?
Onu biliyor muydunuz?
Senin onu bildiğine eminim.
Tom'un bir oğlu olduğunu biliyor muydun?
Onun olacağını nasıl bildin?
Tom'un üç çocuğu olduğunu biliyor muydun?
Kaplumbağaların yumurtladığını bilmiyor muydun?
Tom'un eskiden Fransızca öğretmeni olduğunu biliyor muydun?
Tom'un yorgun olduğunu bilmiyor muydun?
Google'ın tüm web arama geçmişinizi tuttuğunu ve size reklam sunmak için e-postalarınızın içeriğine baktığını biliyor muydunuz?