Examples of using "„treibt" in a sentence and their turkish translations:
Sizi tahrik ediyor
Ben tutkum tarafından yönlendirilirim.
Gitmeni ne sağlıyor?
Tom onu abartıyor.
Bir top nehirden aşağı doğru yüzüyordu.
O, beni deli ediyor.
Hey, siz ikiniz! Ne yapıyorsunuz?
O, odasında ne yapıyor?
Japonya İngiltere ile çok ticaret yapar.
bu da nemin atmosferde hareket etmesini sağlar.
Tom'un burada ne yaptığını merak ediyorum.
Bir çoban köpeği sürüyü çayıra götürür.
Yavaş yavaş sinirleniyorum.
Reklamlar bizi lüks satın almaya teşvik ediyor.
Japonya Amerika ile çok ticaret yapar.
Bu iş beni delirtiyor.
"Tom şimdi ne yapıyor?" "Bilmek istemiyorsun."
- Tom Mary'yi küplere bindirdi.
- Tom, Mary'yi deli etti.
- Tom, Mary'yi çok sinirlendirdi.
En büyük dişinin önderliğindeki sürü ufaklıkları yürümeye zorluyor.
Kızım beni deli ediyor.
Bu mezgitleri kuzeye gitmeye ve daha soğuk bölgeleri aramak için
Bu gürültü beni deli ediyor.
Tom parkta bir yerde.
- Bu şarkı o kadar acıklı ki gözlerimi yaşarttı.
- Bu şarkı o kadar dokunaklı ki gözlerimi yaşarttı.
Kilo kaybetmek için en iyi yol daha az yemek ve daha çok egzersiz yapmak.
Orada ne yapıyorsun?
O zamandan beri ondan bir haber almadım. Doğrusu onun ne yaptığını merak ediyorum.
Bir damlacık havada süzülür ve sonra buharlaşırsa bu virüsün bir süreliğine
Gelgit, döllenmiş yumurtaları resifteki aç karınlardan uzağa savuruyor. Onları derin sulara yolluyor.
- Seni buraya getiren nedir?
- Seni buraya hangi rüzgar attı?
Burada ne yaptığını sorabilir miyim?
Yaşımız denizdeki dev bir dalga gibidir. Kendini onun akışına bırakan, üstünde seyir eder. Ona karşı mücadele eden, batar.