Examples of using "Permettre" in a sentence and their turkish translations:
Ona izin veremeyiz.
Buna gücümüz yetmez.
Buna izin vermeyi reddediyorum.
Buna izin vermeyi reddediyorum.
Onu göze alamayız.
- Buna gücümüz yetmez.
- Bunu göze alamayız.
Sana izin veremem.
Buna artık kimin gücü yetebilir?
Ona gücüm yetmez.
Biz daha fazla hatayı göze alamayız.
Biz artık bunu göze alamayız.
Onu yapmak için maddi olarak gücümüz yeter mi?
Ben bir avukatı göze alamam.
Burada kalmamıza izin verdiğiniz için teşekkürler.
Böyle pahalı bir eve kimin gücü yeter?
Seni kaybetmeyi göze alamayız.
Onu yapmana izin veremem.
Uzun tatillere maddi gücüm yetmez.
Bunun sürmesine izin veremem.
Bunu satın almaya gücüm yetmez.
- Yeni bir araba almayı göze alamam.
- Yeni bir araba almaya gücüm yetmez.
- Yeni bir araba almak için param yok.
Param buna da yetmiyor.
Bizim sistemimiz bunu cerrahi girişim olmadan yapabilir.
Fakat bu duyarsızlığın bedelini ödeyemeyiz
O kadar çok ödemeyi göze alamam.
Seyahat edecek zamanım yok.
Böyle bir şeye nasıl gücün yetebiliyor?
Keşke öyle bir araba satın alabilsem.
Şimdi gitmeme izin verir misiniz, lütfen?
Onu yapmayı göze alamadım.
Tom'un bir otomobil sahibi olmaya gücü yetemez.
- Ziyan edecek tek kuruşum yok.
- Tek bir yeni boşa harcamayı göze alamam.
ve geçmişte olanla yaşamama izin verdim.
Öyle bir şeyi satın almayı göze alamam.
- Jack, yeni bir bisiklet satın almayı göze alamaz.
- Jack'in yeni bir bisiklet satın almak için parası yok.
Karşılayamayacağımız bir lüks.
- Yeni bir arabayı göze alamam.
- Yeni bir arabaya gücüm yetmez.
- Yeni bir arabaya param yetmez.
Yeni bir araba satın almayı göze alamıyoruz.
Yeni bir araba almayı göze alamam.
- Kullanılmış bir arabayı almaya gücüm yetmez.
- İkinci el araba almaya param yetmez.
Bir tatile parasal gücüm yetemez.
Yeni bir araba için parası yok.
Mektubu okumama izin vermedi.
Tom emekli olmayı göze alamaz.
Hâlâ onu yapmaya gücüm yetmiyor.
Almayı göze alamamamız bir risk.
Tom istediği bisikleti almayı göze alamadı.
Tom çocuklarını üniversiteye göndermeyi göze alamaz.
İstediğim bilgisayarı almaya param yetmiyor.
Fakat herkesin ülkeyi terk edecek maddi durumu yok.
Ben buna izin veremem.
Kral uyuyor ver onun uyandırılmasına müsaade edemeyiz.
Lütfen gitmeme izin verin.
Artık onu göze alabileceğimizi sanmıyorum.
imkan sağlamak için zorlu engellerin üstesinden geliyorlar.
Evi şöyle dursun, onun araba almaya bile gücü yetmez.
Ben bir kitap için 40 doları göze alamam!
Bunu göze alamayız.
- Böyle bir evi Tokyo'da kiralamaya gücüm yetmez.
- Tokyo'da böyle bir ev kiralamaya bütçem elvermez.
Ben böylesine pahalı bir restoranda yemek yemeği göze alamam.
Mahsuru yoksa.
O bunu göze alamazdı.
Tom'un araba sahibi olamaz. Benzin çok pahalı.
Onlar bizden vazgeçmiş olsa bile biz birbirimizden ve çocuklarımızdan
Bu mağazada herhangi bir şey almayı göze alamıyorum.
Aniden o kadar çok kitaba parasal gücümün yetmeyeceğini hatırladım.
Yeni bir tane şöyle dursun, kullanılmış bir arabayı almaya gücüm yetmez.
Sizinki gibi öyle iyi bir kamera alamam.
Onun bir araba alması için yeterli parası yok.
Bazı insanlar gücü yetmediği için doktora gitmez.
- Üzgünüm, burada kalmanıza izin veremem.
- Üzgünüm, burada kalmana izin veremem.
Bir araba satın almaya gücüm yetmez.
O tür arabayı satın almayı göze alamayacağımızı benim kadar iyi biliyorsun.
Onun evlenmeye gücü yetmiyor.
Gitmek istemiyorum değil, gitmeyi göze alamıyorum.
O her gün, dışarıda yemek yerdi, ancak şimdi buna gücü yetmiyor.
O, yeni bir araba almayı göze alamaz.
Projeyi tamamlamak için daha çok zaman ayırmamız gerektiğini söylediğinde Tom'un kesinlikle bir fikri vardı.
Seyahat kendime izin veremediğim bir lüks.
Yaşlı olmanın bir avantajı gençken almayı göze alamadığın her şeyi artık istememendir.
Bir bisiklet satın almayı göze alamadım.
Gücüm yeter yetmez dünya seyahati yapmayı planlıyorum.
Ben, 300 doların üzerindeki bir kamerayı maddi olarak karşılayamam.
Almaya gücüm yeter yetmez yeni bir araba almayı planlıyorum.