Translation of "Marin" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Marin" in a sentence and their turkish translations:

- Elle s'est mariée à un marin.
- Elle a épousé un marin.
- Elle épousa un marin.
- Elle se maria à un marin.

O bir denizci ile evlendi.

Il est devenu marin.

O bir denizci oldu.

Il a sauvé un marin.

O, bir denizci kurtardı.

Tom jouait le rôle d'un marin.

Tom bir denizci rolü oynadı.

Et il se prend pour un marin !

Ve o kendini bir denizci olarak görüyor.

Nous avons obtenu la base d'un drone marin.

okyanus dronunun doğuşunu sağladık.

Mon fils s'intéressait beaucoup au monde sous-marin.

Oğlum bu aşamada su altındaki her şeyle çok ilgiliydi.

- Marie est un animal marin.
- Marie est un oursin.

Mary bir deniz kestanesidir.

Le sous-marin plongea, pour ne plus jamais émerger.

Denizaltı bir daha yükselmeyecek şekilde battı.

C'est un petit biologiste marin. Il connaît tant de choses.

Şu an ufak bir deniz biyoloğu gibi. Çok şey öğrendi.

Le sous-marin s'est caché dans les profondeurs de l'océan.

Denizaltı, okyanusun derinliklerinde saklandı.

C'est un cerveau sous-marin qui œuvre depuis des millions d'années.

Milyonlarca yıldır çalışan dev bir su altı beyni gibi.

De ma vie, je n'ai jamais vu de sous-marin jaune.

Hayatımda sarı bir denizaltı hiç görmedim.

Je n’aimerais pas être un marin, j’ai une peur bleue de l’eau.

Sudan korktuğum için denizci olmak istemiyorum.

Le sous-marin dut sourdre au travers d'une fine couche de glace.

Denizaltı yüzeye doğru ince bir buz tabakasını yarıp geçmek zorunda kaldı.

L'apprenti marin, assis sur un tabouret dans un bar, commanda une bière en attendant son panier de fish and chips.

Bir barda bir taburede oturan denizci çırağı balık ve cips sepetini beklerken bir bira ısmarladı.